GERÇEKTEN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



GERÇEKTEN harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli GERÇEKTEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇERGE12, GEÇEK12, GEÇEN12, GEÇER12, GEREÇ12, ERGEN9, GEREK9, GEREN9, TENGE9, ÇENEK8, ÇENET8, ÇEKER8, ERKEÇ8, ERKEN5, ETENE5, ETKEN5, KERTE5, KETEN5, KENET5, NEKRE5, TEREK5, TEKNE5, TEKER5


ERKEN


[zarf]
  • Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı

    Sakın geç kalma, erken gel. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır
  • erken kalktım işime, şeker kattım aşıma

Birleşik Kelimeler: erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı


ETENE


[isim] [anatomi]
  • Döl eşi
[bitki bilimi]
  • Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm

ETKEN


[isim]
  • Etki eden şey, faktör

    Bu sanatçıların çoğunun başarısında dış ülkelerde edindikleri sahne görgü ve kültürü etken olmuştur. - Metin And

[kimya]
  • Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir
[dil bilgisi]
  • Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı

    Kırmak, bilmek etken fiillerdir.

Birleşik Kelimeler: etken fiil, etken madde


KERTE


[isim]
  • İşaret için yapılmış çentik veya iz, kerti
[mecaz]
  • Derece, radde

    Biz proje ve kontrol görevlileri hatta müteahhit, hepimiz birden tozutma kertesine vardık. - Aydın Boysan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kertesine gelmek
  • kertesine getirmek

Birleşik Kelimeler: son kerte


KETEN (Kelime Kökeni: Arapça kettān)


[isim] [bitki bilimi]
  • Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
[sıfat]
  • Bu bitkinin liflerinden yapılmış (dokuma vb.)

    Saçları, yüzü, bolerosu, keten elbisesi, hepsi vücuduna yapışmış. - Ahmet Hamdi Tanpınar

Birleşik Kelimeler: keten helva, keten kuşu, keten tohumu, bataklık keteni, su keteni, yaban keteni


KENET


[isim]
  • İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kenet etmek
  • kenet gibi yapışmak

Birleşik Kelimeler: kenet mili


NEKRE (Kelime Kökeni: Arapça nekre)


[sıfat] [eskimiş]
  • Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci

    Nekre ve zarif, iyi bir hatipti. - Falih Rıfkı Atay


TEREK


[isim] [eskimiş]
  • Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf

TEKNE


[isim]
  • Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap

    Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti. - Yaşar Kemal

[denizcilik]
  • Bir tür küçük deniz taşıtı

    Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda. - Halikarnas Balıkçısı

[denizcilik]
  • Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
[jeoloji]
  • Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
[coğrafya]
  • Havza
[müzik]
  • Ut, tambur vb. çalgılarının sesi yükselten oyuk ve şişkin parçası

Birleşik Kelimeler: tekne kazıntısı, kaba tekne, livarlı tekne, duş teknesi, gangama teknesi, hamur teknesi, mercan teknesi


TEKER


[isim]
  • Tekerlek

    Araba tekeri. Makine tekeri.

[sıfat]
  • Tekerlek biçimde olan

    Bir teker peynir.

[gök bilimi]
  • Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi
[gök bilimi]
  • Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekere çomak sokmak
  • tekerine (veya tekerinin önüne) taş koymak
  • teker meker yuvarlanmak

Birleşik Kelimeler: arka teker, art teker, çevre teker, çiftteker, düzen teker, ön teker, üçteker, yedek teker, Güneş tekeri


ÇENEK


[isim] [bitki bilimi]
  • Tohumda embriyoyu kaplayan etli bölüm

    Bakla, fasulye gibi bitkilerin tohumlarında ikişer çenek bulunur.

[hayvan bilimi]
  • Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri
[hayvan bilimi]
  • Böceklerde ağzın iki yanında bulunan parçalayıcı sert organ

ÇENET


[isim] [bitki bilimi]
  • Açıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk
[hayvan bilimi]
  • İstiridye vb. iki çeneli yumuşakçalarda, kolsu ayaklılarda kavkının iki parçasından her biri

ÇEKER


[isim]
  • Bir tartma aletinin kaldırabildiği ağırlık miktarı

ERKEÇ


[isim]
  • İğdiş edilmiş, üç yaşından büyük erkek keçi

Birleşik Kelimeler: erkeçsakalı


ERGEN


[sıfat]
  • Döl verebilecek duruma gelmiş olan, erin, yeni yetme, akil baliğ, baliğ

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ergene karı boşamak kolay
  • ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma
  • ergen olmak