GELİNFENERİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



GELİNFENERİ harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli GELİNFENERİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ELİFİ11, FERLİ11, FENER11, FENNİ11, NEFİR11, NEFER11, ERGİN9, ERGEN9, ELGİN9, ENGEL9, ENGİN9, GELEN9, GELİR9, GİREN9, GENEL9, GEREN9, GELİN9, İNGİN9, İLERİ5, LİNİN5, NELER5


İLERİ


[isim]
  • Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
[sıfat]
  • Önde bulunan

    İleri karakol. İleri hat.

[sıfat]
  • Doğrusundan daha çok gösteren (saat)

    Saat beş dakika ileridir.

[sıfat] [mecaz]
  • Benzerlerini geride bırakmış

    İleri fikirler.

[zarf]
  • Öne doğru, ileri doğru

    Masayı biraz ileri çekelim.

[ünlem]
  • `Amaca doğru durmadan yürü` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

    Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! - Atatürk

[spor]
  • Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ileri (veya ileriye) gitmek
  • ileri almak
  • ileri atılmak (veya çıkmak)
  • ileri geçmek
  • ileri gelmek
  • ileri götürmek
  • ilerisine gitmek
  • ileri sürmek
  • ileri varmak
  • ileriyi görmek

Birleşik Kelimeler: ileri gelen, ileri geri, ileri görüş, ileri gözetleyici, ileri karakol, ileri teknoloji, ileri uç, ileri vites


LİNİN (Kelime Kökeni: Fransızca linin)


[isim] [biyoloji]
  • Hücre çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı

NELER


Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle


ERGİN


[sıfat]
  • Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş

    Ergin yemiş. Ergin ekin.

[hukuk]
  • Kişisel haklarını kendi kullanabilmesi için yasanın gösterdiği on sekiz yaşına gelmiş olan (kimse), reşit

    Oğlunun bilgin, ergin, akıllı uslu olmasını istiyordu. - Nezihe Araz


ERGEN


[sıfat]
  • Döl verebilecek duruma gelmiş olan, erin, yeni yetme, akil baliğ, baliğ

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ergene karı boşamak kolay
  • ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma
  • ergen olmak


ELGİN


[sıfat] [eskimiş]
  • Yabancı, gurbette yaşayan, garip

ENGEL


[isim]
  • Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap, ket

    Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi. - Adalet Ağaoğlu

[spor]
  • Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • engel çıkarmak
  • engel olmak
  • engel tanımamak

Birleşik Kelimeler: engel balığı, engel sınavı, kutup engel, güvenlik engeli


ENGİN


[sıfat]
  • Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi

    O engin denize benzersin ki yavaş yavaş coşar ve coşunca da pek hırçın olursun. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[isim]
  • Açık deniz

    Enginden dönen deniz kuşları sessiz kanatlarıyla başımın üstünde dolaşıyorlar. - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat] [halk ağzında]
  • Değer ve fiyatı düşük olan

    Engin mal.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • engin dallardan murt yememek

Birleşik Kelimeler: engin gönüllü


GELEN


[sıfat]
  • Gelme işini yapan (kimse veya nesne)
[fizik]
  • Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gelen ağam giden paşam
  • gelene git denilmez
  • gelen gideni aratır (veya gelen gidene rahmet okutur)

Birleşik Kelimeler: gelen geçen, gelen giden, ileri gelen


GELİR


[isim]
  • Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat

    Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı. - Mahmut Yesari

Birleşik Kelimeler: gelir dağılımı, gelir düzeyi, gelir kaynağı, gelir ortaklığı, gelir vergisi, millî gelir, ulusal gelir, dar gelirli


GİREN


[isim] [halk ağzında]
  • Hafif bulutlu, sisli hava

GENEL


[sıfat]
  • Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi

    Genel seçim. Genel tarih.

Birleşik Kelimeler: genel af, genel ağ, genel başkan, genel bütçe, genel coğrafya, genel dil bilimi, genelev, genelgeçer, genel gider, genel görünüm, genel görüşme, genel grev, genel kadın, genelkurmay, genel kurul, genel kütüphane, genel müdür, genel ölçek, genel sekreter, genel uygunluk bildirimi, genel yazman, genel yetenek, genel zekâ


GEREN


[isim] [halk ağzında]
  • Kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak

GELİN


[isim]
  • Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gelin almak
  • gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş
  • gelin eşikte, oğlan beşikte
  • gelin etmek
  • gelin gibi süzülmek
  • gelin girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz
  • gelin gitmek
  • gelini ata bindirmişler "ya nasip" demiş
  • gelin olmak
  • gelin yazmak

Birleşik Kelimeler: gelin abla, gelin alayı, gelin alıcı, gelinboğan, gelin böceği, gelin çiçeği, gelinfeneri, gelin hamamı, gelin havası, gelinkuşağı, gelin kuşu, gelin otu, gelinparmağı, gelin teli


İNGİN


[sıfat]
  • Engin (II)

    İngin yerlere gittim mi daha bir iyilik, daha bir ferahlık duyuyorum kendimde. - Nurullah Ataç

[isim] [tıp]
  • Nezle

    Burun ingini. Göğüs ingini. Bağırsak ingini.

Birleşik Kelimeler: bağırsak ingini, göğüs ingini