GAYRİRESMİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



GAYRİRESMİ harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli GAYRİRESMİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GİYİM12, GİYME12, GİYSİ12, GAYRİ11, GİRAY11, SİMGE11, YERGİ11, GİRME10, GİRİM10, GERİM10, MAGRİ10, SİGAR10, SARİG10, SERGİ10, SİYME9, SİMYA9, MİYAR8, SİYER8, SEYİR8, YİRMİ8, MİRAS7, MESAİ7, MERSİ7, RESMİ7, RESİM7, SERİM7, SEMAİ7, ESRAR6


ESRAR (Kelime Kökeni: Arapça esrār)


[isim]
  • Gizler, sırlar

    Yüzüme, tekrar o eski, esrar dolu gözlerle bakıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esrara dalmak

Birleşik Kelimeler: esrar kumkuması, esrar perdesi

[isim]
  • Hint kenevirinden çıkarılan ve kullanılacak miktara göre uyarıcı, sarhoş edici veya uyuşturucu etkileri olan bir madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esrar çekmek

Birleşik Kelimeler: esrar otu, esrar tekkesi


MİRAS (Kelime Kökeni: Arapça mīrās̱)


[isim] [hukuk]
  • Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
[mecaz]
  • Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
[mecaz]
  • Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey

    Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı. - İhsan Oktay Anar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mirasa konmak
  • miras helal, hele al demişler
  • miras yemek

Birleşik Kelimeler: mirasyedi, reddimiras, baba mirası


MESAİ (Kelime Kökeni: Arapça mesāʿī)


[isim]
  • Çalışma, emek

    İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin. - Osman Aysu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesai yapmak
  • mesaiye kalmak

Birleşik Kelimeler: mesai saati, tam mesai, teşrikimesai, yarım mesai


RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)


[sıfat]
  • Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı

    Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]
  • Samimi olmayan, teklifli, ciddi

    Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî


RESİM (Kelime Kökeni: Arapça resm)


[isim]
  • Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri

    Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. - Tarık Buğra

[hukuk]
  • Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç

    Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • resim almak
  • resim çekmek (veya çıkarmak)
  • resim gibi

Birleşik Kelimeler: resim yazı, resmetmek, resmigeçit, resmikabul, baskı resim, cam resim, canlı resim, çıplak resim, çizgi resim, dağlama resim, gölgeli resim, ıstampa resim, kazıma resim, net resim, nevresim, robot resim, saydam resim, temsilî resim, vesikalık resim, yakma resim, atölye resmi, demir resmi, duvar resmi, geçit resmi, işgaliye resmi, kabul resmi, mağara resmi, palamar resmi, tellaliye resmi


SERİM


[isim]
  • Serme işi
[edebiyat]
  • Oyun, roman, hikâye, masal vb. anlatı türlerinde kişilerin ve çevrenin tanıtıldığı, konunun, olayın anlatılmaya başlandığı bölüm

SEMAİ (Kelime Kökeni: Arapça semāʿī)


[isim] [eskimiş] [müzik]
  • Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri
[edebiyat]
  • Sekizer hece ölçüsüyle yazılmış olan halk şiiri türü
[sıfat]
  • Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen (söz)

Birleşik Kelimeler: semai kahvesi, sengin semai, yürük semai, saz semaisi


MİYAR (Kelime Kökeni: Arapça miʿyār)


[isim] [eskimiş]
  • Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü
[mecaz]
  • Ölçüt, ölçü

    Pakize bu son fikri fazla beğenmişti ve itiraf edeyim ki Pakize'nin zevki benim için bir çeşit miyar olmuştu. - Ahmet Hamdi Tanpınar

[kimya]
  • Ayıraç

SİYER (Kelime Kökeni: Arapça siyer)


[isim] [eskimiş]
  • Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap

SEYİR (Kelime Kökeni: Arapça seyr)


[isim]
  • Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş

    Yaşayacak fazla zamanları olmayan bazı dâhiler, olgunluklarını hayatın normal seyrinden çok evvel tamamlamış oluyorlar. - Asaf Halet Çelebi

[denizcilik]
  • Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek yolculuk etmesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • seyre çıkmak
  • seyre dalmak

Birleşik Kelimeler: seyredilmek, seyretmek, seyreylemek, seyrüsefer, kıyı seyri, sahil seyri


YİRMİ


[isim]
  • On dokuzdan sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • İki kere on, on dokuzdan bir artık

    En az yirmi şiiri ezberimdeydi. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: yirmi beşlik, yirmi binlik, yirmibir, yirmi milyonluk, yirmi yaş dişi


SİYME


[isim]
  • Siymek işi

SİMYA (Kelime Kökeni: Arapça sīmiyā)


[isim]
  • Alşimi

GİRME


[isim]
  • Girmek işi

    Bu iyi bir şeydi ama yine de benim yüzümden böyle bir duruma girmesini istemiyordum. - Ayla Kutlu

Birleşik Kelimeler: koltuğa girme


GİRİM


[isim]
  • Girme işi