GALVANİZLENMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



GALVANİZLENMEK harflerini içeren 5 harfli 163 kelime bulunuyor. 5 harfli GALVANİZLENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GAZVE18, GEVME16, EVGİN15, GEVEN15, KAVGA15, MEVZİ15, VİGLA15, AVİZE14, EVAZE14, VEZNE14, VEZİN14, VALİZ14, ZEVAL14, ZELVE14, GAMZE13, GİZEM13, GEZME13, AKVAM12, EZGİN12, EMVAL12, GAZAL12, GAZEL12, GALİZ12, GENİZ12, İVMEK12, KAVİM12, KAVMİ12, MEVLA12, MEVKİ12, MANAV12, MAVNA12, MAVAL12, AVLAK11, ALEVİ11, EVLİK11, EVLEK11, ELVAN11, İLAVE11, KAVAL11, KEVEL11, KEVEN11, KAVİL11, VİLLA11, VEKİL11, AGAMİ10, GELME10, KAMGA10, MANGA10, AZMAN9, AZMAK9, AZAMİ9, AKMAZ9, ELGİN9, EZMEK9, ENGEL9, ENGİN9, ENZİM9, ELZEM9, EMZİK9, EGALE9, GAİLE9, GELEN9, GENEL9, GELİN9, İZLEM9, İLZAM9, KAZMA9, LEGAL9, MİZAN9, MALAZ9, MELEZ9, MAZAK9, NİZAM9, NAMAZ9, ZALİM9, ZAMAN9, ZEMİN9, ANZAK8, ALİZE8, EZANİ8, EZELİ8, EZİNE8, ENKAZ8, İNZAL8, İZALE8, İZLEK8, KAZAN8, NEZLE8, NAZİL8, NAZİK8, NAZAL8, ZANKA8, ZENNE8, ZELİL8, ANMAK6, ANLAM6, ANİME6, ANEMİ6, ALMAN6, ALMAK6, ALLEM6, AMELİ6, AMELE6, AKEMİ6, AKMAN6, EKLEM6, ENLEM6, ELMEK6, EMLAK6, EMLİK6, İNMEK6, İMALE6, İMKAN6, İLMEK6, İMLEK6, İKAME6, İKMAL6, KLİMA6, KAMİL6, KANMA6, KAMAN6, KALEM6, KALMA6, KAİME6, KEMAL6, KEMAN6, KELAM6, KELEM6, LİMAN6, LAMEL6, MİLEL6, MALİK6, MALEN6, MANEN6, MANİA6, MALAK6, MAİLE6, MELEK6, MELAL6, MEKAN6, MELİK6, NEMLİ6, ANLAK5, ANELE5, ANANE5, ALKİL5, ALKAN5, ALENİ5, AKLEN5, AKLAN5, ELLİK5, İLKEL5, KANAL5, KALAN5, KELLE5, KELLİ5, LİKEN5, LAKİN5, NİKEL5, NALAN5, NAKLİ5, NAKİL5, NANİK5


ANLAK


[isim] [ruh bilimi]
  • Zekâ

ANELE (Kelime Kökeni: İtalyanca anello)


[isim] [denizcilik]
  • Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka

ANANE (Kelime Kökeni: Arapça ʿanʿane)


[isim] [eskimiş] [toplum bilimi]
  • Gelenek

    Böyle ufak kasabalarda öteden beri aristokratik bir anane vardı. - Ercüment Ekrem Talu


ALKİL (Kelime Kökeni: Fransızca alkyle)


[isim] [kimya]
  • Alkol kökü

ALKAN (Kelime Kökeni: Fransızca alcane)


[isim] [kimya]
  • Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin

ALENİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalenī)


[sıfat]
  • Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan

    Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: aleni tadat


AKLEN (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)


[zarf] [eskimiş]
  • Akıl gereğince, akıl yönünden

AKLAN


[isim] [coğrafya]
  • Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile

    Karadeniz aklanı.


ELLİK


[isim] [halk ağzında]
  • Eldiven
[denizcilik]
  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İLKEL


[sıfat]
  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

[isim]
  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad
[mecaz]
  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz
[felsefe]
  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum


KANAL (Kelime Kökeni: Fransızca canal)


[isim]
  • Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu

    Süveyş Kanalı.

    Panama Kanalı.

[anatomi]
  • İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol
[coğrafya]
  • İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz

    Mozambik Kanalı.

Birleşik Kelimeler: atmık kanalı, hava kanalı, öd kanalı, reçine kanalı, yarım daire kanalları


KALAN


[sıfat]
  • Kalma işini yapan
[isim] [matematik]
  • Bir çıkarmanın sonucu
[isim] [matematik]
  • Bölme işleminde bölünenden artan sayı

KELLE (Kelime Kökeni: Farsça kelle)


[isim]
  • Koyun, kuzu ve keçinin pişirilmiş başı
[teklifsiz konuşmada]
  • Baş, kafa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelle götürmek
  • kelle koltukta gezmek
  • kelle koparmak
  • kelle koşturmak
  • kelle kulak yerinde
  • kelle sağ olsun da külah bulunur
  • kellesinden olmak
  • kellesini koltuğuna almak
  • kellesini uçurmak
  • kellesini vurdurmak
  • kelleyi koltuğun altına almak
  • kelleyi vermek


KELLİ


[edat] [halk ağzında]
  • `Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz

    Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı


LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
[tıp]
  • Kaşındırıcı bir deri hastalığı

Birleşik Kelimeler: liken bilimi