GÖVDELENMEK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler



GÖVDELENMEK harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli GÖVDELENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖN13, GÖL13, GÖK13, ÖGE13, DÖL11, DEV11, LÖK9, NEV9, ÖKE9, GEM8, EGE7, GEN7, DEM6, DEK5, EDE5, KEM4, MEN4, NEM4, ELK3, EKE3, KEL3


ELK (Kelime Kökeni: İngilizce elk)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik

EKE


[sıfat] [halk ağzında]
  • Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
[isim] [mecaz]
  • Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk

KEL (Kelime Kökeni: Farsça kel)


[sıfat]
  • Saçı dökülmüş olan (kimse)

    Simitçi kumraldı, saçları dökülmüştü, evet basbayağı keldi adam. - Ahmet Ümit

[mecaz]
  • Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)

    Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Gelişmemiş, cılız (bitki)

    Kel bir ağaç.

[mecaz]
  • İçinde az eşya bulunan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kel başa şimşir tarak
  • kele köseden yardım olmaz
  • keli görünmek
  • keli kızmak
  • keli körü toplamak
  • kelin ayıbını takke örter
  • kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur)
  • kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
  • kel yanında kabak anılmaz

Birleşik Kelimeler: kelaynak, kel kâhya, keloğlan


KEM (Kelime Kökeni: Farsça kem)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kötü, fena (göz, söz vb.)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir

Birleşik Kelimeler: kem göz


MEN (Kelime Kökeni: Arapça menʿ)


[isim]
  • Yasaklama

Birleşik Kelimeler: menedilmek, menetmek, menolunmak


NEM (Kelime Kökeni: Farsça nem)


[isim]
  • Havada bulunan su buharı

Birleşik Kelimeler: nemçeker, nemdenetir, nemölçer, neme yönelim, bağıl nem, mutlak nem, salt nem, ağaç nemi


DEK


[edat]
  • Bir işin, bir durumun sona erdiği zaman veya yer, kadar, değin

    Bir iki adım atıp yanıma dek geliyor. - Zeyyat Selimoğlu

[isim] [eskimiş]
  • Düzen, hile, entrika
[sıfat]
  • Sağlam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deke düşmek


EDE


[isim] [halk ağzında]
  • Ağabey

DEM (Kelime Kökeni: Farsça dem)


[isim]
  • Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
[halk ağzında]
  • Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması
[eskimiş]
  • Soluk, nefes
[eskimiş]
  • İçki
[eskimiş]
  • Koku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem çekmek
  • dem tutmak
  • dem vurmak

Birleşik Kelimeler: her dem

[isim] [eskimiş]
  • Kan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem dökmek

Birleşik Kelimeler: deveranıdem


EGE


[isim]
  • Veli

GEN


[sıfat] [eskimiş]
  • Geniş
[sıfat]
  • Üçgen, dörtgen vb. geometri terimlerinde `kenarlı` anlamıyla kullanılan bir söz

Birleşik Kelimeler: altıgen, beşgen, çeşitkenar üçgen, çokgen, dış çokgen, dik üçgen, dikdörtgen, dikgen, dokuzgen, dörtgen, eşkenar dörtgen, eşkenar üçgen, iç çokgen, ikizkenar üçgen, köşegen, küresel üçgen, ongen, sekizgen, üçgen, yedigen

[sıfat] [halk ağzında]
  • Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış (tarla)

    Yurdumuzun neresinde işlenmemiş bir parça toprak, gen bir tarla görsem seni anarım. - Necati Cumalı

[isim] [biyoloji]
  • İçinde bulunduğu hücre veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal öge

GEM


[isim]
  • Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç

    Kadın dizginleri çekmek istedi fakat hırçın hayvan sert bir boyun hareketi ile gemini kurtardı. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gem almak
  • gem almamak
  • gem almayan atın ölümü yakındır
  • gemi azıya almak
  • gemini kısmak
  • gem vurmak


LÖK


[isim] [halk ağzında]
  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim] [halk ağzında]
  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

NEV (Kelime Kökeni: Arapça nevʿ)


[isim]
  • Çeşit, cins, tür

    Bu kadının hastalığı, isterinin çok şiddetli bir nevidir. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: nevi şahsına münhasır, bir nevi


ÖKE


[isim]
  • Deha sahibi kimse, dâhi