GÖÇEBELEŞMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



GÖÇEBELEŞMEK harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli GÖÇEBELEŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖÇEBE21, GÖÇMEK20, BÖLMEÇ18, GÖMLEK17, ÇÖMLEK16, ÖLÇMEK16, BÖLMEK15, BELGEÇ15, GEÇMEK14, EŞEKÇE12, ELEMGE11, GELEME11, GELMEK11, ŞEBEKE11, ÇELMEK10, EŞLEME10, BELEME9, EŞELEK9, EKLEME7, ELEMEK7, KELEME7, MELEKE7


EKLEME


[isim]
  • Eklemek işi
[sıfat]
  • Eklenmiş

Birleşik Kelimeler: ekleme dişi


ELEMEK


[-i]
  • Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek

    Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim - Halk türküsü

[mecaz]
  • Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak
[spor]
  • Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek

KELEME


[sıfat] [halk ağzında]
  • Sürülmeden bırakılmış (tarla)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keleme olmak


MELEKE (Kelime Kökeni: Arapça meleke)


[isim]
  • Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık

    Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim. - Necip Fazıl Kısakürek

[ruh bilimi] [felsefe]
  • Yeti

BELEME


[isim]
  • Belemek işi

EŞELEK


[isim] [halk ağzında]
  • Elma, armut, ayva vb. meyvelerin yenmeyen iç bölümü

ÇELMEK


[-i]
  • Ayak uzatarak birisini düşürmek
[spor]
  • Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak
[mecaz]
  • Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak

    Gönlümü çelen bir söz söyle.

[mecaz]
  • Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek

    Bu sözünüz deminkini çeliyor.


EŞLEME


[isim]
  • Eşlemek işi, bağlaşım
[sinema] [televizyon]
  • Görüntü ve ses kuşakları arasındaki bağ, senkronizasyon

Birleşik Kelimeler: bire bir eşleme, dudak eşlemesi


ELEMGE


[isim]
  • Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç

    Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


GELEME


[isim] [halk ağzında]
  • İki yıl sürülmeyen, boş tarla

GELMEK


[-e] [nesnesiz] [-den]
  • Ulaşmak, varmak

    Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş - Bekir Sıtkı Erdoğan

[-e]
  • Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek

    Dediğime geldiniz mi?

[-e]
  • Uygun düşmek

    Caddelerde oturmaya gelmez. - Ömer Seyfettin

[-e]
  • Başlamak, ortaya çıkmak
[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ...-e gelince
  • gel de (veya gelsin de)
  • gel demesi kolay ama git demesi güçtür
  • gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
  • geldik yüze, çıktık düze
  • geleceği varsa göreceği de var
  • gelip çatmak (veya dayanmak)
  • gelip geçmek
  • gel keyfim gel
  • gelsin ... (veya gelsin ... gitsin ...)
  • gel zaman git zaman

Birleşik Kelimeler: gelgeç, gelgel, gelip geçici, gide gele, gitmeli gelmeli, varagele, rastgele, taygeldi, gelgelelim, kendigelen, karşı gelim, tümdengelim, söz gelimi, süregelmek


ŞEBEKE (Kelime Kökeni: Arapça şebeke)


[isim]
  • Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
[mecaz]
  • Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü

    Bütün dünyaya eroin gönderen geniş bir şebekenin peşindeydiler. - Reşat Enis


EŞEKÇE


[sıfat]
  • Kaba

    Kızcağıza eşekçe bir cevap verdim. - Peyami Safa

[zarf]
  • (eşe'kçe) Kaba bir biçimde

GEÇMEK


[-e]
  • Bir yerden başka bir yere gitmek

    Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. - Tarık Buğra

[-den]
  • Bir yandan girip diğer yandan çıkmak

    İplik iğne deliğinden zor geçti.

[-den]
  • Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek

    Eve giderken sizin sokaktan geçeriz.

[-den]
  • Bir duruma uğramak, konu olmak

    Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek.

[-den]
  • Bırakmak, vazgeçmek

    Bana yârden geç derler / Seven yârden geçilir mi? - Halk türküsü

[-de]
  • Yaşamak
[-den]
  • Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak

    Hakkın var. Ne çare ki bizden geçti diye söyleniyor. - Reşat Nuri Güntekin

[-de]
  • Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek

    Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı. - Attila İlhan

[-e] [-i] [-den]
  • Hastalık bulaşmak, sirayet etmek

    Hastalık bana ondan geçti.

[-e] [-den]
  • Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek

    Bu titizlik ona babasından geçmiş.

[-e] [-den]
  • Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek
[-den]
  • Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak

    Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler. - Sait Faik Abasıyanık

[-i]
  • Geride bırakmak, aşmak

    Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti.

[nesnesiz]
  • Tükenmek, bitmek, sona ermek

    Yavaş yavaş bu hırs geçer. - Falih Rıfkı Atay

[-i]
  • Üstünlük sağlamak
[-i]
  • Söylemeden veya bitirmeden atlamak

    O meseleyi geçelim. O bahsi geç!

[-i]
  • Zamanı aşmak, geride bırakmak

    Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu. - Peyami Safa

[-le]
  • Harcamak

    Bütün günüm seni takip etmekle geçti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-i]
  • Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek
[-i] [-den]
  • Birinden meşk etmek

    Bu şarkıyı kimden geçtiniz.

[nesnesiz]
  • Sönmek

    Ocak sönmüş, koru bile geçmişti. - Nabizade Nâzım

[nesnesiz]
  • Sürümü olmak, satılmak
[-e] [-i]
  • Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak

    Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]
  • Kullanımda olmak, tedavülde olmak

    Bu para artık geçmiyor.

[nesnesiz]
  • Kabul edilemez olmak

    Senin paran burada geçmez.

[nesnesiz]
  • Okulda, sınavda başarı göstermek

    Çocuk bu yıl geçti.

[nesnesiz]
  • Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak

    Bu karpuz geçmiş.

[nesnesiz]
  • Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak

    Görmedim, dedi, geçti.

[argo] [yardımcı fiil]
  • Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar

    lska geçmek. Diskur geçmek.

[-e] [-i] [halk ağzında]
  • Çekiştirmek, yermek

    Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • geç! (veya geç efendim!)
  • geçiniz
  • geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni
  • geçti Bor'un pazarı (sür eşeğini Niğde'ye)
  • geçtiği yoldan geçmek

Birleşik Kelimeler: geçgeç, gelgeç, yeregeçen, yolgeçen hanı, genelgeçer, çok geçmeden, ödegeç, serdengeçti, vazgeçmek


BÖLMEK


[-i]
  • Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek

    Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Birliğin bozulmasına yol açmak, parçalamak
[matematik]
  • Bir niceliği iki veya daha çok eşit parçaya ayırmak

Birleşik Kelimeler: bölyönet