FİNGİRDEK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler



FİNGİRDEK harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli FİNGİRDEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DEF11, FİN9, FER9, FEN9, FEK9, KEF9, ERG7, GRİ7, GEN7, DİN5, DEK5, DİK5, EDİ5, İDE5, ERK3, İRİ3, İNİ3, İKİ3, KİR3, KİN3, KER3


ERK


[isim]
  • Bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar
[mecaz]
  • Sözü geçerlik, istediğini yaptırabilme gücü, nüfuz
[toplum bilimi]
  • Bir bireyin, bir toplumun, başka birey, küme veya toplumları egemenliği, baskısı ve denetimi altına alma, hürriyetlerine karışma ve onları belli biçimlerde davranmaya zorlama yetkisi veya yeteneği

Birleşik Kelimeler: anaerki, ataerki, bey erki, din erki, el erki, soylu erki, takım erki, varsıl erki, yargı erki, zengin erki


İRİ


[sıfat]
  • Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı

    Erdal, nişan halkasına benzediğini fakat taşlarının iri olduğunu söyledi. - Emine Işınsu

Birleşik Kelimeler: iribaş, iri iri, iri kıyım, iri laf, iri yapılı, iri yarı, irili ufaklı, genç irisi


İNİ


[isim] [halk ağzında]
  • Kayın (II)

İKİ


[isim]
  • Birden sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • Birden bir artık

    Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iki ahbap çavuş
  • iki arada bir derede (kalmak)
  • iki arada kalmak
  • iki arslan bir posta sığmaz
  • iki at bir kazığa bağlanmaz
  • iki ateş arasında kalmak
  • iki ayağını bir pabuca sokmak
  • iki baş bir kazanda kaynamaz
  • iki baştan olmak
  • iki cambaz bir ipte oynamaz
  • iki cami arasında kalmış beynamaz
  • iki çıplak bir hamama yakışır
  • iki çift laf (veya lakırtı veya söz) etmek
  • iki deliye bir uslu koymuşlar
  • iki dinle bir söyle
  • iki dirhem bir çekirdek
  • iki el bir baş için
  • iki eli (birinin) yakasında olmak
  • iki eli (kızıl) kanda olsa
  • iki eli böğründe kalmak
  • iki elim yanıma gelecek
  • iki eli şakaklarında düşünmek
  • iki eli yanına gelmek
  • iki emini bir yemin aralar
  • iki gönül bir olunca samanlık seyran olur
  • iki gözü iki çeşme
  • iki gözü iki çeşme ağlamak
  • iki gözüm kör olsun
  • iki hırtı bir pırtı
  • iki kaptan bir gemiyi batırır
  • iki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış
  • iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak
  • iki kat olmak
  • iki kere iki dört eder
  • iki kulak bir dil için
  • iki lafı (veya sözü) bir araya getirememek
  • iki lakırtı etmek
  • iki lakırtıyı bir araya getirmek
  • iki ölç, bir biç
  • iki rahmetten (veya iyilikten) biri
  • iki satır laf etmek (veya konuşmak)
  • iki seksen uzanmak
  • ikisi bir kapıya çıkmak
  • ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar
  • iki söz bir pazar
  • iki testi tokuşunca biri elbet kırılır
  • iki tımar bir yem yerine geçer
  • iki ucu boklu değnek
  • iki ucunu bir araya getirememek
  • iki yakası bir araya gelmemek
  • iki yakasını bir araya getirememek

Birleşik Kelimeler: iki anlamlı, iki ayaklı, iki başlı, iki bir, ikibuçukluk, iki büklüm, iki canlı, iki cihan, iki cinslikli, iki çenekliler, iki çenetli, ikiçifte, iki dilli, iki düzlemli, iki eşeyli, iki evcikli, iki fazlı, iki geçeli, iki gözüm, iki kanatlılar, iki katlı, iki nokta, iki paralık, iki parmaklı, iki şekilli, ikitek, iki tek, ikitelli, iki terimli, iki yaşamlı, ikiyüzlü, iki yüzlü, ikide bir, ikide birde, beş iki, bir iki, üç iki, onikitelli, yetmiş iki millet


KİR


[isim]
  • Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik, pasak

    Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Utanılacak durum, leke, şaibe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kir götürmek
  • kir götürmek
  • kiri kabarmak
  • kir tutmak

Birleşik Kelimeler: kir pas, el kiri, etek kiri, yüz kiri


KİN (Kelime Kökeni: Farsça kīn)


[isim]
  • Birine karşı duyulan öç alma isteği, garaz

    Adımız miskindir bizim / Düşmanımız kindir bizim - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kin bağlamak
  • kin beslemek (veya tutmak)
  • kin duymak
  • kin gütmek

Birleşik Kelimeler: deve kini


KER (Kelime Kökeni: Farsça ker)


[isim] [eskimiş]
  • Kuvvet, kudret

Birleşik Kelimeler: kerli ferli


DİN (Kelime Kökeni: Arapça dīn)


[isim] [din bilgisi]
  • Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet

    Her dinin mabetleri bütün müminlere açıktır. - Hüseyin Cahit Yalçın

[din bilgisi]
  • Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen

    Yazık ki bu sanat ve din bahsinde bana arkadaşlık edecek kültürde değil. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü, kült

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dinden imandan çıkmak
  • dinden imandan olmak
  • dini bir uğruna
  • dini gibi bilmek
  • dini imanı para
  • dinime küfreden (veya söven veya dahleden) bari Müslüman olsa
  • dinim hakkı için (veya aşkına)
  • dinine yandığım

Birleşik Kelimeler: din adamı, din baronu, din birliği, din dışı, din erki, din felsefesi, dini bütün, gizli din, Hak dini

[isim] [fizik]
  • C.G.S. sisteminde 1 gramlık bir kütlenin hızını saniyede 1 santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir
[isim] [halk ağzında]
  • Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası

Birleşik Kelimeler: din doruğu

[isim] [halk ağzında]
  • İlmek

DEK


[edat]
  • Bir işin, bir durumun sona erdiği zaman veya yer, kadar, değin

    Bir iki adım atıp yanıma dek geliyor. - Zeyyat Selimoğlu

[isim] [eskimiş]
  • Düzen, hile, entrika
[sıfat]
  • Sağlam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deke düşmek


DİK


[sıfat]
  • Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan
[matematik]
  • Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş

    Dik açı. Dikdörtgen. Dik yamuk.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dik dik bakmak

Birleşik Kelimeler: dik açı, dik açıklık, dik âlâsı, dikbaşlı, dik biçme, dikdörtgen, dik duruşlu, dikgen, dikkafalı, dikkuyruk, dik rüzgâr, dik silindir, dik üçgen, dik yamuk, başı dik


EDİ


[isim] [halk ağzında]
  • İş yapma
[isim] [halk ağzında]
  • Birbiriyle iyi anlaşan iki yaşlının baş başa kalışını anlatan Edi ile Büdü, Şakire Dudu deyiminde geçen bir söz

İDE (Kelime Kökeni: Fransızca idée)


[isim]
  • Düşünce

ERG (Kelime Kökeni: Fransızca erg)


[isim] [fizik]
  • CGS sisteminde, uygulama noktasını, kuvvet yönünde 1 santimetre hareket ettiren 1 dinlik kuvvetin yaptığı işe eşit olan iş birimi: Bir kilogrammetre 981 x 105 erge eşittir
[isim] [coğrafya]
  • Büyük Sahra'da kumullarla örtülü bölge

GRİ (Kelime Kökeni: Fransızca gris)


[isim]
  • Kül rengi, boz renk, demir rengi, demirî
[sıfat]
  • Bu renkte olan

Birleşik Kelimeler: gri pasaport, açık gri, koyu gri, gümüş grisi, kum grisi, kurşun grisi


GEN


[sıfat] [eskimiş]
  • Geniş
[sıfat]
  • Üçgen, dörtgen vb. geometri terimlerinde `kenarlı` anlamıyla kullanılan bir söz

Birleşik Kelimeler: altıgen, beşgen, çeşitkenar üçgen, çokgen, dış çokgen, dik üçgen, dikdörtgen, dikgen, dokuzgen, dörtgen, eşkenar dörtgen, eşkenar üçgen, iç çokgen, ikizkenar üçgen, köşegen, küresel üçgen, ongen, sekizgen, üçgen, yedigen

[sıfat] [halk ağzında]
  • Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış (tarla)

    Yurdumuzun neresinde işlenmemiş bir parça toprak, gen bir tarla görsem seni anarım. - Necati Cumalı

[isim] [biyoloji]
  • İçinde bulunduğu hücre veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal öge