FİDANCIK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



FİDANCIK harflerini içeren 4 harfli 24 kelime bulunuyor. 4 harfli FİDANCIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ANİF10, ADCI10, FİNK10, FAİK10, FANİ10, İFNA10, KAFİ10, NAFİ10, NAİF10, CIDA10, CADI10, KADI7, CANİ7, DİNK6, DANK6, NİDA6, ANIK5, AKIN5, KANI5, KINA5, İNAK4, İKNA4, KANİ4, KAİN4


İNAK


[isim] [felsefe]
  • Dogma

İKNA (Kelime Kökeni: Arapça iḳnāʿ)


[isim]
  • Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma

    Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikna etmek
  • ikna olmak


KANİ (Kelime Kökeni: Arapça ḳāniʿ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kanmış, inanmış

    İyi ama Ali, Göksel'in kaybolduğuna kani değildi ki. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kani olmak


KÂİN (Kelime Kökeni: Arapça kāʾin)


[sıfat] [eskimiş]
  • Bulunan, olan

ANIK


[sıfat] [eskimiş]
  • Hazır
[isim] [bitki bilimi]
  • Ballıbabagillerden, tek yıllık, mavi çiçekli, yemeklere koku vermek için kullanılan bir bitki, dağ reyhanı (Ziziphora)

AKIN


[isim]
  • Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması

    Adayı bir rençper akını doldurmuştu. - Sait Faik Abasıyanık

[spor]
  • Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akın etmek

Birleşik Kelimeler: akınkayası, hızlı akın, karşı akın

[isim] [edebiyat]
  • Kazak ve Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad

KANI


[isim]
  • İnanç, düşünce, kanaat

    Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır. - Salâh Birsel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanısında olmak
  • kanıya varmak


KINA (Kelime Kökeni: Arapça ḥinnāʾ)


[isim]
  • Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz

    Altın tas içinde kınam ezildi / Gümüş tarak ile zülfüm düzüldü - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya sürmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak)
  • kına gibi

Birleşik Kelimeler: kına ağacı, kına çiçeği, kına gecesi, kınakına, yüksük kına


DİNK


[isim] [halk ağzında]
  • Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek

DANK


[isim]
  • `Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak` anlamında dank etmek veya dank demek birleşik fiillerinde kullanılır

NİDA (Kelime Kökeni: Arapça nidāʾ)


[isim] [eskimiş]
  • Çağırma, bağırma, seslenme

    Baba, 'ya Allah' nidası ile yerinden zorla, oğluna abanarak kalktı. - Refik Halit Karay

[dil bilgisi]
  • Ünlem

KADI (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḍī)


[isim] [tarih]
  • Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kadı anlatışa göre fetva verir

Birleşik Kelimeler: kadıboğan, kör kadı, köşe kadısı


CAN (Kelime Kökeni: Farsça cān)


[isim]
  • İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
[sıfat]
  • Çok içten, sevimli, sevilen, şirin

    Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cana (veya canına) can katmak
  • cana gelecek mala gelsin
  • cana kıymak
  • can alacak nokta (veya yer)
  • can alıp can vermek
  • cana minnet saymak (veya bilmek)
  • can atmak
  • can başına sıçramak
  • can baş üstüne
  • can beslemek
  • can boğazdan gelir (veya geçer)
  • can borcunu ödemek
  • can bostanda bitmez
  • can bulmak
  • can cana, baş başa
  • can candan şirindir (veya tatlıdır)
  • can canın yoldaşıdır
  • can cümleden aziz
  • can çekişmek
  • can çekişmektense ölmek yeğdir
  • can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
  • candan geçmek
  • can dayanmamak
  • can derdinde olmak
  • can derdine düşmek
  • can gelmek
  • canı acımak
  • canı ağzına (veya boğazına) gelmek
  • canı bayılmak
  • canı burnuna (veya burnundan) gelmek
  • canı burnundan çıkmak
  • canı cana ölçmek
  • canı canına (veya içine) sığmamak
  • canı cehenneme
  • canı çekilmek
  • canı çekmek
  • canı çıkasıca
  • canı çıkmak
  • canı çıksın!
  • canı gelip gitmek
  • canı gelmek
  • canı gibi sevmek
  • canı gitmek
  • canı ile oynamak
  • canı ile uğraşmak
  • canı istemek
  • canı isterse
  • canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
  • canım
  • canım ciğerim
  • canım dese canın çıksın diyor sanmak
  • canımın içi
  • canımı sokakta bulmadım
  • canına acımamak
  • canına değmek
  • canına ezan okumak
  • canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
  • canına kastetmek
  • canına kıymak
  • canına minnet (olmak)
  • canına okumak
  • canına rahmet
  • canına susamak
  • canına tak demek (veya etmek)
  • canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
  • canına yandığım (veya yandığımın)
  • canına yetmek
  • canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
  • canından geçmek
  • canını acıtmak
  • canını almak
  • canını bağışlamak
  • canını burnundan getirmek
  • canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
  • canını çıkarmak
  • canını dar atmak
  • canını dişine almak (veya takmak)
  • canının derdine düşmek
  • canının içine sokacağı gelmek
  • canını sıkmak
  • canını sokakta bulmamak
  • canını vermek
  • canını yakmak
  • canın isterse
  • canı sağ olsun!
  • canı sıkılmak
  • canı yanan eşek, attan yüğrük olur
  • canı yanmak
  • canı yerine gelmek
  • canı yok mu?
  • can kalmamak
  • can kaygısına düşmek
  • canlar!
  • can olmak
  • can sıkmak
  • can vermek
  • can yakmak

Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan


ANİF (Kelime Kökeni: Arapça ʿanīf)


[sıfat] [eskimiş]
  • Sert, kaba

    Bu haşin, anut, katil mazinin anif tahakkümü yalnız Türklere, yalnız Türkiye'ye mahsus değildi. - Ömer Seyfettin

[zarf]
  • Sert, kaba bir biçimde

    Lakin babam şiddetli ve anif hareket ediyordu. - Yahya Kemal Beyatlı


ADCI


[sıfat] [felsefe]
  • Adcılık öğretisine bağlı (kimse), isimci