FELDMAREŞAL Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



FELDMAREŞAL harflerini içeren 5 harfli 42 kelime bulunuyor. 5 harfli FELDMAREŞAL kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AFŞAR14, EŞRAF14, EŞREF14, FARAŞ14, ŞEREF14, EFDAL13, FARAD13, FERDA13, FERDE13, FLAMA12, FERMA12, AREFE11, DEŞME11, DALAŞ10, DARAŞ10, ALMAŞ9, EŞLEM9, MELEŞ9, MAŞER9, REŞME9, ŞAMAR9, AMADE8, DRAMA8, DELME8, DAMLA8, DAMAR8, DAMAL8, DALMA8, DERME8, ERDEM8, MARDA8, MADER8, MEDAR8, ADALE7, ALLEM6, AMELE6, ALARM6, EMARE6, LAMEL6, MARAL6, MELAL6, REMEL6


ALLEM


[isim]
  • `Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak` anlamıyla allem etmek, kallem etmek sözünde geçer

    Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan mahrum etmek için her şeyi yaptılar. - Necip Fazıl Kısakürek


AMELE (Kelime Kökeni: Arapça ʿamele)


[isim]
  • Gündelikle çalışan işçi

    Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: amele pazarı, amele taburu, amele yanığı, tanzifat amelesi


ALARM (Kelime Kökeni: Fransızca alarme)


[isim]
  • Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alarma geçmek


EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)


[isim] [eskimiş]
  • Belirti, iz, ipucu

    Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


LAMEL (Kelime Kökeni: Fransızca lamelle)


[isim]
  • Mikroskopla yapılan incelemede bazen lamların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası
[biyoloji]
  • Çok ince tabaka

MARAL (Kelime Kökeni: Moğolca)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Dişi geyik

MELAL (Kelime Kökeni: Arapça melāl)


[isim] [eskimiş]
  • Can sıkıntısı, usanç

    Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • melal duymak


REMEL (Kelime Kökeni: Arapça remel)


[isim] [edebiyat]
  • Aruz ölçülerinden biri
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde bir usul

ADALE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḍale)


[isim] [anatomi]
  • Kas

AMADE (Kelime Kökeni: Farsça āmāde)


[sıfat] [eskimiş]
  • Hazır

DRAMA (Kelime Kökeni: Latince)


[isim]
  • Dram

DELME


[isim]
  • Delmek işi
[sıfat]
  • Delinerek yapılmış
[halk ağzında]
  • Yelek

DAMLA


[isim]
  • Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı, katre

    Elime bir damla yağmur düştü. - Halide Edip Adıvar

[halk ağzında]
  • Kalbe inen inme, felç

    Damladan ölmüş.

[mecaz]
  • Çok az miktar

    Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Damla biçiminde olan (ziynet)

    Damla elmas.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damla inmek
  • damlaya uğramak

Birleşik Kelimeler: damla damla, damla hastalığı, damla sakızı, damla taş, damla taşı, bir damla, kandamlası


DAMAR


[isim] [anatomi]
  • Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal

    Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]
  • Soy, yaradılış
[mecaz]
  • Huy

    Cimrilik damarı. Şairlik damarı.

[bitki bilimi]
  • İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
[hayvan bilimi]
  • Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damardan girmek
  • damarı (veya damarları) kabarmak
  • damarı kurusun!
  • damarına (veya damarlarına) işlemek
  • damarına basmak
  • damarına çekmek
  • damarına girmek
  • damarını bulmak
  • damarı tutmak

Birleşik Kelimeler: damar aktarma, damar damar, damardaraltan, damargenişleten, damar görüntüleme, damar sertliği, damar tabaka, damar tıkanıklığı, atardamar, halkalı damar, kılcal damar, orta damar, toplardamar, damarı bozuk, bilek damarı, can damarı, cin damarı, gazel damarı, korku damarı, maden damarı, su damarı, şah damarı, iletken damarlar


DAMAL


[isim]
  • Ardahan iline bağlı ilçelerden biri