FASULYEGİLLER Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



FASULYEGİLLER harflerini içeren 5 harfli 59 kelime bulunuyor. 5 harfli FASULYEGİLLER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GAFUR16, GAFİL15, FUAYE14, FULYA14, FURYA14, YULAF14, ELYAF13, SUFLE13, ESLAF12, FRİSA12, FULAR12, GAYUR12, İSRAF12, İFLAS12, RUFAİ12, RESİF12, SAFİR12, SAFER12, SELEF12, SEFİR12, SEFİL12, SEFER12, UYGAR12, ARİFE11, AREFE11, FİLAR11, FARİL11, FERLİ11, GAYRİ11, GİRAY11, YERGİ11, GLASE10, GASİL10, LUGAR10, SİGAR10, SARİG10, SERGİ10, EGALE9, GAİLE9, GELİR9, LEGAL9, UYSAL9, SİYER8, SEYİR8, YULAR8, LEYLİ7, RİYAL7, RESUL7, SUARE7, SALUR7, USARE7, YELLİ7, YEREL7, YERLİ7, ESİRE6, İRSAL6, İSALE6, SİLLE6, RALLİ5


RALLİ (Kelime Kökeni: İngilizce rally)


[isim]
  • Yarışmacıların otomobille belli yolları izleyerek ve özel kurallara uyarak belirli bir yere ulaşmalarına dayanan otomobil yarışı

ESİRE (Kelime Kökeni: Arapça esīre)


[isim] [eskimiş]
  • Dişi tutsak

İRSAL (Kelime Kökeni: Arapça irsāl)


[isim] [eskimiş]
  • Gönderme

İSALE (Kelime Kökeni: Arapça isāle)


[isim] [eskimiş]
  • Akıtma

SİLLE (Kelime Kökeni: Farsça sīlī)


[isim]
  • Elin iç yüzüyle vurulan tokat

    Adam keçinin gerisine hafif bir sille indirdi. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: sille tokat


LEYLİ (Kelime Kökeni: Arapça leylī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Yatılı

    Orada Amerikan mektebine leyli verdi. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: leyli meccani


RİYAL (Kelime Kökeni: İspanyolca real)


[isim]
  • Pesetanın dörtte biri değerinde İspanyol parası

RESUL (Kelime Kökeni: Arapça resūl)


[isim] [din bilgisi]
  • Kendisine kitap indirilmiş peygamber
[eskimiş]
  • Haberci

SUARE (Kelime Kökeni: Fransızca soirée)


[isim]
  • Gece gösterimi

SALUR


[isim] [tarih]
  • Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri

USARE (Kelime Kökeni: Arapça ʿuṣāre)


[isim] [eskimiş] [biyoloji]
  • Öz su

    İki parmak arasında bütün usaresini salıveriyor, eriyor bitiyor. - Necip Fazıl Kısakürek


YELLİ


[sıfat]
  • Yeli çok olan, rüzgârlı

    Yelli bir tepe.

[mecaz]
  • İşveli, fıkırdak

YEREL


[sıfat]
  • Yöresel
[gök bilimi]
  • Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere göre tanımlanan
[tıp]
  • Sınırlı bir yerle ilgili olan, mevzii, lokal

Birleşik Kelimeler: yerel ağ, yerel korozyon, yerel radyo, yerel saat, yerel televizyon, yerel yayın, yerel yönetim


YERLİ


[sıfat]
  • Taşınamayan, başka yere götürülemeyen

    Yerli dolap. Yerli sedir.

Birleşik Kelimeler: yerli dolap, yerli malı, yerli yerinde, yerli yerine, yerli yersiz, baba yerli


SİYER (Kelime Kökeni: Arapça siyer)


[isim] [eskimiş]
  • Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap