FARMAKOLOJİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

---

Detaylı Arama

---

Harfler

Başında

Sonunda

İçinde

Harf Sayısı

Türkçe İngilizce Dil

Ara

FARMAKOLOJİK harflerini içeren 5 harfli 55 kelime bulunuyor. 5 harfli FARMAKOLOJİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KOLAJ₁₅, LOJİK₁₅, JAKAR₁₄, AMORF₁₃, FORMA₁₃, FİRMA₁₂, FLAMA₁₂, FLORA₁₂, FLORİ₁₂, KOFRA₁₂, AFAKİ₁₁, FİRAK₁₁, FİLAR₁₁, FARİL₁₁, FAKİR₁₁, KAFİR₁₁, KALFA₁₁, AROMA₇, KOMAR₇, KOMİK₇, KOKMA₇, LOKMA₇, MİKRO₇, MORAL₇, MAKRO₇, OLMAK₇, ARAMİ₆, ALMAK₆, AKKOR₆, AKMAK₆, ALARM₆, İKMAL₆, İKRAM₆, KOLİK₆, KORAL₆, KLİMA₆, KOALA₆, KRİKO₆, KROKİ₆, KAMİL₆, KARMA₆, KALMA₆, KAKAO₆, KAKMA₆, MALİK₆, MARKİ₆, MARKA₆, MARAL₆, MALAK₆, MAKAK₆, RAMAK₆, RAKAM₆, KİKLA₅, KALAK₅, RAKİK₅

• Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)

• Burun, burun ucu

• İnce, narin

  Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu. - Orhan Seyfi Orhon

• Merhametli, yufka yürekli

• MÖ 11-8. yüzyıllarda Mezopotamya'da yaşamış bir halk

• Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak

  Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı

• Satın almak

• Ele geçirmek, fethetmek

  Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin

• Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak

  Çocuğu okuldan aldı.

• İçine sığmak

  Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.

• Kabul etmek

• Kendine ulaştırılmak, iletilmek

  Mektup almak. Haber almak.

• İçeri sızmak, içine çekmek

  Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.

• Erkek, kadınla evlenmek

  O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal

• Sürükleyip götürmek

  Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.

• Kazanmak, elde etmek

• Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak

  Soğuk almak. Ceza almak.

• Bürümek, sarmak, kaplamak

  Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.

• Kısaltmak, eksiltmek

  Ceketin boyundan almak.

• Yolmak, koparmak

  Kaş almak.

• İçeri girmesini sağlamak

  Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı

• Tat veya koku duymak

  Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.

• Örtmek, koymak

  Paltosunu sırtına aldı.

• Yol gitmek, mesafe katetmek

  O yolu bir saatte alırsınız.

• Çalmak

  Cebimden saatimi almışlar.

• Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek

  Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner

• Göreve, işe başlatmak

  Yeni bir kapıcı aldı.

• Görevden, işten çekmek

• Başlamak

  Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü

• İçecek veya sigara içmek

  Tadına bakmak için bir yudum aldım.

• Yutmak, kullanmak

  İlaç almak.

• Kazanç sağlamak

  Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.

Ata Sözleri ve Deyimler

• al (veya alın) ...
• alaşağı etmek
• al aşağı vur yukarı
• al benden de o kadar
• al birini, vur ötekine (veya birine)
• aldı
• aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
• aldı sazı eline
• al gülüm ver gülüm
• alıp başını gitmek
• alıp götürmek
• alıp satmaz görünmek
• alıp sattığı olmamak
• alıp vereceği olmamak
• alıp verememek
• alıp vermek
• alıp yürümek
• al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
• almadan vermek Allah'a mahsus
• almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
• al malın iyisini, çekme kaygısını
• alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
• al sana bir ... daha
• al takke ver külah

Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz

• Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan

  Akkor kömür.

• Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

  Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık

• Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak

  Dam akıyor.

• Art arda ve toplu olarak gitmek

  Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç

• Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

  Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay

• Boya birbirine karışmak

• Sürüp gitmek

  Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı

• Zaman çabuk geçmek

• Karışmak, katılmak

• Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Ata Sözleri ve Deyimler

• akacak kan damarda durmaz
• akan sular durmak
• akara kokara bakma, çuvala girene bak
• akarı kokarı olmamak
• akarına bırakmak
• akıp gitmek
• akmasa da damlar

Birleşik Kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt

• Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

• alarma geçmek

• Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme

  Kolordu ikmaliyle ilgili bir iş için görevli olarak gelmiş. - Attila İlhan

• Geri hizmet

• Cümlenin, dizenin anlamını sonra gelen cümle veya dize ile tamamlama

Ata Sözleri ve Deyimler

• ikmale bırakmak
• ikmale kalmak
• ikmal etmek

Birleşik Kelimeler: ikmal imtihanı

• Konuğu ağırlama

Ata Sözleri ve Deyimler

• ikramda bulunmak
• ikram etmek
• ikram görmek

Birleşik Kelimeler: izazuikram, izzetüikram

• Bağırsak, böbrek gibi içi boş organlarda aralıklı duyulan güçlü sancı

• Koro için yazılmış dinî ezgi

• Koroyla ilgili

• Soğuk veya sıcak hava vererek kapalı bir yerin havasını değiştiren elektrikli araç, iklimleme cihazı

• Avustralya'da yaşayan, okaliptus yapraklarıyla beslenen, yaklaşık 80 santimetre boyunda, otçul, kuyruksuz, keseli, tüyleri soluk boz veya sarımsı renkte olan bir tür memeli (Phascolarctos cinereus)

• Ağır bir yükün kaldırılmasını veya alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan alet, kaldırıcı