Far ile Başlayan Kelimeler



FAR ile başlayan 50 kelime bulunuyor. Başında FAR olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Far kelimesinin anlamı nedir? Far ile biten kelimeler. İçinde far olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

FARKLILAŞTIRMAK27

14 Harfli Kelimeler

FARKLILAŞTIRMA26, FARMAKODİNAMİK25

13 Harfli Kelimeler

FARKSIZLAŞMAK28, FARMAKODİNAMİ24

12 Harfli Kelimeler

FARMAKOLOJİK30, FARFARACILIK29, FARMAKOGNOZİ28, FARKSIZLAŞMA27, FARKLILAŞMAK23

11 Harfli Kelimeler

FARMAKOLOJİ29, FAREKUYRUĞU29, FARKLILAŞMA22, FARMASONLUK21, FARKINDALIK21

10 Harfli Kelimeler

FARZIMUHAL26, FAREKULAĞI25, FARMAKOLOG23, FARFARALIK23, FARKSIZLIK22

9 Harfli Kelimeler

FARFARACI25, FARMAKOPE21, FARKLILIK17

8 Harfli Kelimeler

FARENJİT23, FARAZİYE19, FAREDİŞİ19, FARKLICA18, FARMASON17

7 Harfli Kelimeler

FARFARA19, FARKSIZ18, FARIMAK15, FARBALA15

6 Harfli Kelimeler

FARSÇA16, FARİZA15, FARAZİ15, FARAZA15, FARIMA14, FARKLI13, FARİSİ13, FARİKA12

5 Harfli Kelimeler

FARİĞ18, FAR14, FARBA13, FARAD13, FARİL11

4 Harfli Kelimeler

FARZ13, FARS11, FARE10, FARK10

3 Harfli Kelimeler

FAR9


FAR (Kelime Kökeni: Fransızca phare)


[isim]
  • Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği

    Taksi yaklaşırken farların ışıkları gittikçe güçlenerek yukarılara doğru tırmandı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: kısa far, uzun far, sis farı

[isim]
  • Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün

    Uzun ve kıvırcık kirpiklerini göz kapaklarına kadar sürdüğü farla boyadı. - Cahit Uçuk


FARE (Kelime Kökeni: Arapça fāre)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus)

    Tarla faresi. Fındık faresi.

[bilişim]
  • Düz bir yüzey üzerinde yuvarlanan bir top aracılığıyla imlecin hareketini sağlayan elektronik araç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fare çıktığı deliği bilir
  • fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (veya kıçına) kabak bağlamış
  • fare düşse başı yarılır
  • fareler cirit atmak (veya oynamak)

Birleşik Kelimeler: fare deliği, faredişi, farekulağı, farekuyruğu, fare otu, kör fare, sivrifare, cep faresi, çatı faresi, fındık faresi, fil faresi, firavun faresi, kamyon faresi, lağım faresi, otel faresi, tarla faresi


FARK (Kelime Kökeni: Arapça farḳ)


[isim]
  • Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans

    Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz. - İsmet Özel

[mantık]
  • Ayrım
[matematik]
  • Çıkarma işleminin sonucu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fark atmak
  • fark etmek
  • fark etmez
  • fark gözetmek
  • farkına varmak
  • farkında olmak
  • fark olunmak
  • fark yapmak

Birleşik Kelimeler: ortak fark, toplumsal fark, potansiyel farkı, saat farkı, sayı farkı


FARİL (Kelime Kökeni: İngilizce farl)


[isim]
  • Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip

FARS (Kelime Kökeni: Fransızca farce)


[isim] [tiyatro]
  • Güldürü

    Eser konu bakımından eski farslar gibi bir toplamadır. - Fahir İz

[isim]
  • İran'ın güneybatısında yaşayan halk veya bu halkın soyundan olan kimse

FARİKA (Kelime Kökeni: Arapça fāriḳa)


[isim] [eskimiş]
  • Ayırmaç

Birleşik Kelimeler: alametifarika


FARKLI


[sıfat]
  • Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı

    En dipte ikişer ayak merdivenle çıkılan ayrı iki odada farklı aileler otururlardı. - Ayla Kutlu


FARİSİ (Kelime Kökeni: Farsça fārs + Arapça -ī)


[isim] [eskimiş]
  • Farsça

FARBA (Kelime Kökeni: Fransızca falbala'dan)


[isim]
  • Fırfır

FARAD (Kelime Kökeni: (İngiliz fizikçi Faraday özel adından))


[isim] [fizik]
  • Elektrik sığa birimi

FARZ (Kelime Kökeni: Arapça farż)


[isim] [din bilgisi]
  • Müslümanlıkta, özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan ibadet
[mecaz]
  • Yapmak zorunda kalınan şey, boyun borcu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • farz etmek
  • farz olmak
  • farz olunmak

Birleşik Kelimeler: farzımuhal


FARIMA


[isim]
  • Farımak işi

FARAŞ (Kelime Kökeni: Arapça ferrāş)


[isim]
  • Toplanan süprüntüleri alıp atmak için kullanılan teneke veya plastikten yapılmış kısa saplı bir kürek türü

    Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı. - Ercüment Ekrem Talu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • faraş gibi (veya kadar)


FARIMAK


[nesnesiz]
  • Güçsüz düşmek, yorulmak
[halk ağzında]
  • Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak

FARBALA (Kelime Kökeni: Fransızca falbala)


[isim]
  • Fırfır

    Tam o sırada çıt etti, merdivenin üstüne asılı farbalaların bir köşesi koptu. - Peyami Safa