F ile Başlayan 4 Harfli Kelimeler



F harfleri ile başlayan 4 harfli 69 kelime bulunuyor. Başında F olan 4 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "f ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde F olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

FEVÇ19, FÖTR16, FAVA16, FEVT16, FEVK16, FIÇI15, FÜZE15, FLOŞ14, FOÇA14, FOŞA14, FİŞE13, FLAŞ13, FOBİ13, FÜRS13, FÜME13, FRİZ13, FOYA13, FÜRU13, FAÇA13, FAİZ13, FARZ13, FECİ13, FEZA13, FERÇ13, FELÇ13, FERZ13, FLÜT12, FORM12, FORS12, FOTO12, FABL12, FEDA12, FİDE12, FİNO11, FLOK11, FLOR11, FOLK11, FONT11, FORA11, FUTA11, FULE11, FUAR11, FİLO11, FOTA11, FİLM11, FAKS11, FARS11, FAUL11, FIRT11, FAAL10, FİNK10, FİRE10, FLİT10, FRER10, FRAK10, FREN10, FİİL10, FAİK10, FAİL10, FAKR10, FANİ10, FARE10, FARK10, FEKE10, FİLE10, FERT10, FERİ10, FENT10, FENA10


FAAL (Kelime Kökeni: Arapça faʿāl)


[sıfat]
  • Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif

    Medeni milletler arasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır. - Falih Rıfkı Atay


FİNK


[isim] [teklifsiz konuşmada]
  • `Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek` anlamına gelen fink atmak sözünde geçer

    Senin derdin İstanbullarda fink atmak, ben buna aracı olamam. - Adalet Ağaoğlu


FİRE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [ticaret]
  • Ağırlık yitimi
[sıfat]
  • Eksik, noksan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fire vermek


FLİT (Kelime Kökeni: İngilizce flit)


[isim]
  • Sinek, sivrisinek vb. böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç

FRER (Kelime Kökeni: Fransızca frère)


[isim]
  • Yabancılara ait okullarda görevli papaz

    Mektepte arkadaşlarına hükmeden frerlerden hiç korkmadı. - Ömer Seyfettin


FRAK (Kelime Kökeni: Fransızca frac)


[isim]
  • Resmî törenlerde giyilen uzun etekli, eteğinin arkası beline kadar yırtmaçlı, siyah erkek ceketi veya takımı

    Babam Cumhuriyet Bayramı törenlerine frak ve silindir giyerek katılırdı. - Çetin Altan


FREN (Kelime Kökeni: Fransızca frein)


[isim] [teknik]
  • Bir makinenin, herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durdurmaya yarayan mekanizma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • freni patlamak (veya tutmamak)
  • fren yapmak

Birleşik Kelimeler: fren mesafesi, acı fren, havalı fren, kazık fren, el freni, imdat freni


FİİL (Kelime Kökeni: Arapça fiʿl)


[isim]
  • İş, davranış
[dil bilgisi]
  • Olumlu veya olumsuz olarak çekimli durumda zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte kişi kavramı veren kelime, eylem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fiile koymak

Birleşik Kelimeler: fiil cümlesi, fiil çekimi, fiil gövdesi, fiil kökü, fiil tabanı, fiil tasrifi, fiilden türeme fiil, fiilden türeme isim, aktif fiil, bağ-fiil, birleşik fiil, çekimli fiil, dönüşlü fiil, edilgen fiil, ek fiil, etken fiil, ettirgen fiil, isimden türeme fiil, işteş fiil, olumlu fiil, olumsuz fiil, sıfat-fiil, türemiş fiil, yardımcı fiil, zarf-fiil, fiili bozuk, bağlama zarf-fiili, beklenmezlik fiili, bitirme fiili, geçmiş zaman sıfat-fiili, gelecek zaman sıfat-fiili, geniş zaman sıfat-fiili, mutavaat fiili, müşareket fiili, sürerlik fiili, tezlik fiili, yakınlık fiili, yaklaşma fiili, yeterlik fiili


FAİK (Kelime Kökeni: Arapça fāʾiḳ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Üstün, yüksek

FAİL (Kelime Kökeni: Arapça fāʿil)


[sıfat] [eskimiş]
  • Eden, yapan, işleyen

    Vilayetin bir yerinde faili yakalanamayan bir irtica vakası çıkar. - Reşat Nuri Güntekin

[isim] [dil bilgisi]
  • Özne
[isim] [hukuk]
  • Hukuki sonuç doğuracak bir suç işleyen kimse

Birleşik Kelimeler: faili meçhul, failimuhtar


FAKR (Kelime Kökeni: Arapça faḳr)


[isim] [eskimiş]
  • Yoksulluk, fukaralık

    Bu dakikadan itibaren önümüzde yürüyecek olan bu genç adam, azlıkla, fakr ile, mazlumluk ve mağlubiyetle ittifak etmişti. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Birleşik Kelimeler: fakruzaruret


FÂNİ (Kelime Kökeni: Arapça fānī)


[sıfat]
  • Ölümlü, gelip geçici, kalımsız

    Her fâni güneşten, çimden nasibini alıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]
  • İnsanoğlu

Birleşik Kelimeler: fâni dünya

[isim] [fizik]
  • İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti

FARE (Kelime Kökeni: Arapça fāre)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus)

    Tarla faresi. Fındık faresi.

[bilişim]
  • Düz bir yüzey üzerinde yuvarlanan bir top aracılığıyla imlecin hareketini sağlayan elektronik araç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fare çıktığı deliği bilir
  • fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (veya kıçına) kabak bağlamış
  • fare düşse başı yarılır
  • fareler cirit atmak (veya oynamak)

Birleşik Kelimeler: fare deliği, faredişi, farekulağı, farekuyruğu, fare otu, kör fare, sivrifare, cep faresi, çatı faresi, fındık faresi, fil faresi, firavun faresi, kamyon faresi, lağım faresi, otel faresi, tarla faresi


FARK (Kelime Kökeni: Arapça farḳ)


[isim]
  • Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans

    Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz. - İsmet Özel

[mantık]
  • Ayrım
[matematik]
  • Çıkarma işleminin sonucu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fark atmak
  • fark etmek
  • fark etmez
  • fark gözetmek
  • farkına varmak
  • farkında olmak
  • fark olunmak
  • fark yapmak

Birleşik Kelimeler: ortak fark, toplumsal fark, potansiyel farkı, saat farkı, sayı farkı


FEKE


[isim]
  • Adana iline bağlı ilçelerden biri