ESKRİMCİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



ESKRİMCİ harflerini içeren 4 harfli 27 kelime bulunuyor. 4 harfli ESKRİMCİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Eskrimci ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Eskrimci olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

SECİ8, CEMİ8, ECİR7, ESİM6, İSİM6, MİSK6, ESKİ5, ESİR5, ESİK5, ERİM5, EKİM5, EKSİ5, EMİR5, EMİK5, İRİS5, İRSİ5, KREM5, KİMİ5, MİRİ5, MERİ5, RİSK5, REİS5, REMİ5, SİRK5, SERİ5, SEKİ5, ERİK4


ERİK


[isim] [bitki bilimi]
  • Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)

Birleşik Kelimeler: erik hoşafı, erik kompostosu, erik marmeladı, erik pestili, erik rakısı, erik reçeli, kuru erik, sarıerik, bardacık eriği, bardak eriği, can eriği, çakal eriği, dağ eriği, gövem eriği, Japon eriği, Malta eriği, mürdüm eriği, türbe eriği, üryani eriği, yaban eriği


ESKİ


[sıfat]
  • Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı

    Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? - Nurullah Ataç

[isim]
  • Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey

    Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim] [alay yollu]
  • Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz

    Mebus eskisi. Müdür eskisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eski ağza yeni taam
  • eski çamlar bardak oldu
  • eski defterleri kapatmak
  • eski defterleri yoklamak (veya karıştırmak)
  • eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
  • eski düşman dost olmaz
  • eski hamam eski tas
  • eski hayratı da berbat etmek
  • eski kimliğine bürünmek
  • eski köye yeni âdet getirmek
  • eski kulağı kesiklerden olmak
  • eskisi kadar (veya gibi)
  • eskisini aratmamak
  • eskisi olmayanın yenisi (veya acarı) olmaz
  • eskiye rağbet (veya itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı

Birleşik Kelimeler: Eski Çağ, Eski Dünya, eski eserler, eski göz ağrısı, eski kafalı, eski kurt, eski püskü, eski toprak, eski tüfek, eski yazı, başeski


ESİR (Kelime Kökeni: Arapça esīr)


[isim]
  • Tutsak

    Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]
  • Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse

    Onun güzelliğinin esiri oldular.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esir almak
  • esir düşmek
  • esir etmek
  • esir olmak
  • esir yatmak

Birleşik Kelimeler: esir almaca, esir kampı, esir pazarı

[isim] [fizik]
  • Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz

ESİK


[isim] [halk ağzında]
  • Çukur yer

ERİM


[isim]
  • Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil

    El erimi. Göz erimi.

Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi

[isim]
  • Muştu

EKİM


[isim]
  • Ekme işi

    Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: doku ekimi


EKSİ


[isim] [matematik]
  • Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs
[sıfat] [matematik]
  • Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), menfi, nakıs, negatif, artı karşıtı
[mecaz]
  • Eksiklik

    Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: eksi sayı, eksi uç


EMİR (Kelime Kökeni: Arapça emr)


[isim]
  • Buyruk, komut, talimat, ferman
[bitki bilimi]
  • Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emir almak
  • emir altına almak
  • emir vermek
  • emrine girmek
  • emrine vermek

Birleşik Kelimeler: emir cümlesi, emir eri, emir kipi, emir kulu, emir komuta zinciri, emirname, emir subayı, emretmek, emreylemek, emrihak, emrivaki, emre muharrer senet, yazılı emir, evvelemirde, arama emri, ita emri, ödeme emri, ölüm emri, tediye emri, verile emri

[isim]
  • Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı

EMİK


[isim] [halk ağzında]
  • Emmekten çürüyen yer, emme izi

İRİS (Kelime Kökeni: Fransızca iris)


[isim] [anatomi]
  • Saydam tabaka ile göz merceği arasında bulunan, ince, kasılabilen bir zardan oluşan, gözün renkli bölümü

İRSÎ (Kelime Kökeni: Arapça irs̱ī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kalıtımsal

KREM (Kelime Kökeni: Fransızca crème)


[isim]
  • Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde
[sıfat]
  • Bu kıvamda hazırlanmış olan

    Krem deterjan.

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Vücutlarının yumuşaklığını gösteren açık renk, krem veya beyaz elbiseler içinde... - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: nemlendirici krem, patakrem, toparlayıcı krem, göz altı kremi, güneş kremi, saç kremi, tıraş kremi


KİMİ


[zamir]
  • Birtakımı, bazısı, kimisi

    Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti. - Lâtife Tekin

[sıfat]
  • Bazı

    Kimi kez, hikâye yazmanın anlık bir istek olduğunu düşünürüm. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye
  • kimine hay hay, kimine vay vay
  • kiminin parası, kiminin duası

Birleşik Kelimeler: kimi vakit, kimi zaman


MİRÎ (Kelime Kökeni: Farsça mīr + Arapça -ī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Hükûmetin, hazinenin malı olan, beylik
[isim] [tarih]
  • Devlet hazinesi

Birleşik Kelimeler: mirî kâtibi, mirî mal


MERİ (Kelime Kökeni: Arapça merʿī)


[sıfat] [hukuk]
  • Geçerli

    Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor. - Yahya Kemal Beyatlı