ELMASIMSI Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



ELMASIMSI harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli ELMASIMSI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ASIM7, ILIM7, ISIL7, SASI7, SIMA7, ASES6, ASIL6, AMME6, ALIM6, ESMA6, ESAS6, SALI6, SILA6, SEMA6, ALEM5, AMEL5, ELMA5, LAME5, MEAL5, MALE5, SELA5


ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)


[isim] [gök bilimi]
  • Evren
[zamir]
  • Herkes, başkaları

    Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.

[mecaz]
  • Eğlence

    O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • âlemin ağzı torba değil ki büzesin
  • âlemi var mı?
  • âlem yapmak

Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi

[isim]
  • Bayrak
[mecaz]
  • Simge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alem olmak


AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)


[isim]
  • Yapılan iş, edim, fiil
[din bilgisi]
  • Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
[mecaz]
  • İshal

Birleşik Kelimeler: aksülamel


ELMA


[isim] [bitki bilimi]
  • Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elma da alma da demesini biliriz
  • elma gibi
  • elmanın dibi göl, armudun dibi yol
  • elmayı çayıra, armudu bayıra

Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması


LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)


[isim]
  • Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
[sıfat]
  • Böyle bir kumaş veya deriden yapılan

    Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk


MEAL (Kelime Kökeni: Arapça meʾāl)


[isim] [eskimiş]
  • Anlam, kavram, mefhum

    Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. - Aka Gündüz


SELA (Kelime Kökeni: Arapça ṣalāʾ)


[isim] [din bilgisi]
  • Müslümanları bayram veya cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua

    Su selası, gündüz, vakitli vakitsiz verilirdi. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sela vermek (veya okumak)


ASES (Kelime Kökeni: Arapça ʿases)


[isim] [tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi
[eskimiş]
  • Gece bekçisi

Birleşik Kelimeler: asesbaşı


ASIL (Kelime Kökeni: Arapça aṣl)


[isim]
  • Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı

    Bir belgenin aslı.

[sıfat]
  • Gerçek, esas

    Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek. - Ahmet Ümit

[sıfat]
  • Bir şeyin temelini oluşturan, ana
[sıfat]
  • Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan

    Asıl sanat budur.

[sıfat]
  • Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı

    Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı.

[zarf]
  • (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak

    Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıl azmaz, bal kokmaz
  • aslı çıkmak
  • aslına bakarsan

Birleşik Kelimeler: asıl nüsha, asıl sayılar, aslı astarı, aslı faslı, aslı nesli


AMME (Kelime Kökeni: Arapça ʿāmme)


[isim]
  • Kamu

Birleşik Kelimeler: amme davası, amme efkârı, amme hukuku, amme idaresi, amme menfaati


ALIM


[isim]
  • Alma işi
[mecaz]
  • Kurum, çalım, gurur
[mecaz]
  • Çekicilik

    O ne eda, o ne alım, o ne çalım! - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: alım çalım, alım satım, dış alım, ön alım, spot alım, zor alım, destekleme alımı


ESMA (Kelime Kökeni: Arapça esmāʾ)


[isim] [eskimiş]
  • Adlar, isimler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esmayı üstüne sıçratmak

Birleşik Kelimeler: esmayıhüsna, esmayışerife


ESAS (Kelime Kökeni: Arapça esās)


[isim]
  • Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
[sıfat]
  • Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi

    Esas düşünce. Esas görev.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esasa bağlamak
  • esasına bakarsan
  • esası olmamak

Birleşik Kelimeler: esas duruş, esas vaziyet


SALI


[isim]
  • Pazartesi ile çarşamba arasındaki gün

    Pazartesi günleri üst üste iki dersi olduğundan salıları turşuya dönüyordu. - Haldun Taner


SILA (Kelime Kökeni: Arapça ṣila)


[isim]
  • Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sıla etmek
  • sılaya gitmek

Birleşik Kelimeler: sıla hastalığı, sıla özlemi, sıla sıygası, sılayırahim, daüssıla


SEMA (Kelime Kökeni: Arapça semāʾ)


[isim]
  • Gök

    Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi. - Hüseyin Cahit Yalçın

Birleşik Kelimeler: alaimisema

[isim] [eskimiş]
  • İşitme, duyma

Birleşik Kelimeler: semahane