Eli ile Başlayan Kelimeler



ELİ ile başlayan 18 kelime bulunuyor. Başında ELİ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Eli ile biten kelimeler. İçinde eli olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

ELİBÖĞRÜNDE30, ELİMİNASYON16

10 Harfli Kelimeler

ELİPSOİDAL18, ELİBELİNDE14

9 Harfli Kelimeler

ELİMSENDE13

8 Harfli Kelimeler

ELİPSOİT14

7 Harfli Kelimeler

ELİPTİK11, ELİNDEN9, ELİMİNE8, ELİTLİK7

6 Harfli Kelimeler

ELİFBA14, ELİYLE8

5 Harfli Kelimeler

ELİ11, ELİPS10

4 Harfli Kelimeler

ELİF10, ELİM5, ELİK4, ELİT4


ELİK


[isim] [halk ağzında]
  • Dağ keçisi

    Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir. - Kemal Bilbaşar


ELİT (Kelime Kökeni: Fransızca élite)


[sıfat]
  • Seçkin

ELİM (Kelime Kökeni: Arapça elīm)


[sıfat] [eskimiş]
  • Acıklı

    Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü. - Yahya Kemal Beyatlı


ELİTLİK


[isim]
  • Elit olma durumu

ELİMİNE (Kelime Kökeni: Fransızca éliminé)


[sıfat] [spor]
  • `Elemek` anlamındaki elimine etmek, `elenmek` anlamındaki elimine olmak (veya edilmek) birleşik fiillerinde geçen bir söz

ELİYLE


[zarf]
  • Aracılığıyla

    Gelsin de malım, isterse satışı hırsızının eliyle olsun. - Necip Fazıl Kısakürek


ELİNDEN


Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... elinden çıkmak
  • el (veya elini) uzatmak
  • el (veya elini) yakmak
  • el açmak
  • el almak
  • el atmak
  • el ayak (veya etek) çekmek
  • el ayak çekilmek
  • el bağlamak
  • el basmak
  • el bebek gül bebek
  • el bende!
  • el çekmek
  • el çektirmek
  • el çırpmak
  • elde (veya elinde) olmamak
  • elde avuçta (bir şey) kalmamak
  • elde avuçta (ne varsa)
  • elde etmek
  • el değiştirmek
  • el değmemek
  • elde kalmak
  • eldeki yara, yarasıza duvar deliği
  • elden ağza yaşamak
  • elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
  • elden bırakmamak (veya düşürmemek)
  • elden çıkarmak
  • elden çıkmak
  • elden geçirmek
  • elden gel!
  • elden geldiği kadar
  • elden gelmemek
  • elden gitmek
  • elden kaçırmak
  • elden kaçmak
  • elden ne gelir?
  • elde tutmak
  • el dokunulmamak
  • ele alınır
  • ele alınmaz
  • ele almak
  • ele avuca sığmamak
  • ele bakmak
  • ele geçirmek
  • ele geçmek
  • ele gelmek
  • el elde baş başta
  • el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
  • el elden üstündür (ta arşa kadar)
  • el el ile, değirmen yel ile
  • el eli yıkar, iki el yüzü
  • el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
  • el el üstünde oturmak
  • el ermez, güç yetmez
  • el etek öpmek
  • el etek tutmak
  • el etmek
  • ele vermek
  • eli (veya elleri) armut devşirmek
  • eli alışmak
  • eli altında olmak
  • eli ayağı (olmak)
  • eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak
  • eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
  • eli ayağı titremek
  • eli ayağı tutmak
  • eli aza varmamak
  • eli boş çıkmak
  • eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
  • eli boş gelmek
  • eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)
  • eli değmek
  • eli dursa ayağı durmaz
  • eli ekmek tutmak
  • eli eline değmemek
  • eli ermek
  • eli ermez gücü yetmez
  • eli genişlemek
  • eli gitmek
  • eli harama uzanmak
  • eli işe yatmak
  • eli kalem tutmak
  • eli kırılmak
  • eli kırılsın!
  • eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)
  • eli kolu bağlı durmak
  • eli kurusun!
  • elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
  • elinde ... var
  • elinde avucunda nesi varsa
  • elinde bulunmak (veya olmak)
  • elinde büyümek
  • elinde kalmak
  • elinden (bir şey) düşmemek
  • elinden (bir şeyi) düşürmemek
  • elinden almak
  • elinden bir iş (veya şey) gelmemek
  • elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
  • elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
  • elinden geleni yapmak
  • elinden gelmek
  • elinden hiçbir şey kurtulmamak
  • elinden iş çıkmamak
  • elinden iyi iş gelmek
  • elinden kan çıkmak
  • elinden kurtulmak
  • elinden tutmak
  • elinde olmak
  • elinde olmak
  • elinde patlamak
  • elinde tutmak
  • eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
  • eline almak
  • eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)
  • eline ayağına üşenmemek
  • eline bakmak
  • eline doğmak
  • eline düşmek
  • eline erkek eli değmemiş olmak
  • eline eteğine doğru
  • eline eteğine sarılmak
  • eline fırsat geçmek
  • eline geçmek
  • eline kalmak
  • eline su dökemez
  • eline tutuşturmak
  • eline yüzüne bulaştırmak
  • elini arı kovanına sokmak
  • elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)
  • elini ayağını öpeyim
  • elini belli etmek (veya göstermek)
  • elini çabuk tutmak
  • elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
  • elini kolunu bağlamak
  • elini kolunu sallaya sallaya gelmek
  • elini kolunu sallaya sallaya gezmek
  • elini kulağına atmak
  • elinin altında (olmak)
  • elinin hamuruyla erkek işine karışmak
  • elinin tersiyle çarpmak
  • elinin tersiyle itmek
  • elini oynatmak
  • elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
  • elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
  • elini sürmemek
  • elini taşın altına koymak (veya sokmak)
  • elini veren kolunu alamaz
  • elini vicdanına koymak
  • elinle ver, ayağınla ara
  • eli olmak
  • eli para görmek
  • eli silah tutmak
  • eli varmamak (veya gitmemek)
  • eli yatmak
  • eliyle koymuş gibi
  • el kadar
  • el kaldırmak
  • el katmak
  • el koymak
  • ellerde gezmek
  • elleri (veya ellerin) dert görmesin
  • ellerim yanıma gelsin
  • eller yukarı!
  • elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
  • elle tutulur
  • elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)
  • elle tutulur tarafı olmamak
  • el ovuşturmak
  • el öpenlerin çok olsun!
  • el öpmek
  • el öpmekle ağız aşınmaz
  • el pençe
  • el pençe divan
  • el pençe divan durmak
  • el sıkışmak
  • el sıkmak
  • el sürmemek
  • el tazelemek
  • el terazi, göz mizan
  • el tutmak
  • el üstünde tutmak
  • el vergisi, gönül sevgisi
  • el vermek
  • el vurmamak
  • el yarası onulur, dil yarası onulmaz
  • el yıkamak


ELİPS (Kelime Kökeni: Fransızca ellipse)


[isim] [matematik]
  • Bütün noktalarının belirli iki ayrı noktaya olan uzaklıklarının toplamı birbirine denk olan kapalı eğri
[dil bilimi]
  • Eksilti

ELİF (Kelime Kökeni: Arapça elif)


[isim]
  • Arap alfabesinin ilk harfinin adı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elifi mertek sanmak
  • elifin hecesi var, gündüzün gecesi var

Birleşik Kelimeler: elifi elifine


ELİPTİK (Kelime Kökeni: Fransızca elliptique)


[sıfat] [matematik]
  • Elips ile ilgili, elips biçiminde olan
[dil bilimi]
  • Kısaltılmış, eksiltili

ELİFÎ (Kelime Kökeni: Arapça elifī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Bantlarla süslenmiş

    Başında elifî taç vardı, pek güzel, pek ışıklı bir taçtı bu. - Nezihe Araz


ELİMSENDE


[isim]
  • Çocukların birbirine el değdirerek diğer arkadaşını ebe yapma amacıyla oynadıkları bir oyun

ELİBELİNDE


[isim] [halk ağzında]
  • Halı ve kilimlere yapılan, ellerini beline koymuş insan figürünü andıran bir motif türü, eliböğründe, koçboynuzu

ELİPSOİT (Kelime Kökeni: Fransızca ellipsoïde)


[sıfat]
  • Elipse benzeyen
[isim] [matematik]
  • Bir elipsin kendi ekseni etrafında döndürülmesiyle oluşan cismin biçimi

ELİFBA (Kelime Kökeni: Arapça elif + bā)


[isim]
  • Arap alfabesi

    Bu elifbada Türk'ün tek bir harfi yoktur. - Yahya Kemal Beyatlı