ELEBAŞILIK harflerini içeren 4 harfli 27 kelime bulunuyor. 4 harfli ELEBAŞILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
IŞIK9,
IŞIL9,
IŞKI9,
AŞIK8,
ALIŞ8,
AKIŞ8,
BAKI7,
EŞEK7,
KAŞE7,
LAŞE7,
ŞALE7,
BALE6,
BELA6,
BEKA6,
ILIK6,
KABE6,
KEBE6,
ALIK5,
ALLI5,
AKIL5,
AKLI5,
ELEK4,
KALE4,
KELE4,
LAKE4,
LALE4,
LEKE4
ELEK
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: norton eleği
KALE
(Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)
[isim] [tarih]
[mecaz]
-
Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
[spor]
-
Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale gibi
- kaleyi içinden fethetmek
Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale
[isim]
-
Denizli iline bağlı ilçelerden biri
KELE
[isim] [halk ağzında]
Ata Sözleri ve Deyimler
LAKE
(Kelime Kökeni: Fransızca laqué)
[sıfat]
LALE
(Kelime Kökeni: Farsça lāle)
[isim] [bitki bilimi]
-
Zambakgillerden, yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte bir süs bitkisi (Tulipa gesneriana)
[tarih]
-
Ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka
Birleşik Kelimeler: lale ağacı, denizlaleleri, Acem lalesi, dağ lalesi, İstanbul lalesi, Manisa lalesi, Muş lalesi, Osmanlı lalesi
LEKE
(Kelime Kökeni: Farsça leke, lekke)
[isim]
[biyoloji]
-
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
[mecaz]
[gök bilimi]
-
Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm
Ata Sözleri ve Deyimler
- leke etmek
- leke getirmek
- leke olmak
- leke sürmek
Birleşik Kelimeler: Güneş lekeleri, güneş lekesi, sandık lekesi
ALIK
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: alık salık
ALLI
[sıfat]
Birleşik Kelimeler: allı pullu
AKIL
(Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳl)
[isim]
-
Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
[ruh bilimi]
Ata Sözleri ve Deyimler
- akıl akıldan üstündür
- akıl akıl, gel çengele takıl
- akıl alır gibi değil
- akıl almak
- akıl almamak
- akıl bırakmamak
- akılda kalmak
- akıldan çıkarmak
- akıldan çıkmak
- akıl danışmak
- akılda tutmak
- akıl durdurmak
- akıl erdirememek (veya ermemek)
- akıl erdirmek
- akıl ermek
- akıl etmek
- akıl havsala almamak
- akıl için yol (veya tarik) birdir
- akıl işi değil
- akıl kişiye sermayedir
- akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi akılını almış (veya akıllar gelin olmuş, herkes kendininkini beğenmiş)
- akıl öğretmek
- akıl para ile satılmaz
- akıl sır ermemek
- akıl terelelli (olmak)
- akıl var, izan (veya mantık veya yakın) var
- akıl vermek
- akıl yaşta değil baştadır
- akıl yürütmek
- akla (veya akıllara) durgunluk (veya şaşkınlık) vermek
- akla fenalık vermek
- akla gelmek
- akla gelmemek
- akla gelmeyen başa gelir
- akla hayale gelmemek
- akla sığar gibi
- akla sığmamak
- aklı almamak
- aklı başa yaş getirir
- aklı başına gelmek
- aklı başından gitmek
- aklı başka yerde olmak
- aklı bir (veya beş) karış yukarıda (veya havada) olmak
- aklı bir yerde olmak
- aklı bokuna karışmak
- aklı çıkmak
- aklı dağılmak
- aklı durmak
- aklı ermek
- aklı fikri bir şeyde olmak
- aklı gitmek
- aklı kalmak
- aklı karışmak
- aklı kesmek
- aklı kesmemek
- aklıma gelen başıma geldi
- aklına bir şey gelmek
- aklına bir şey gelmesin
- aklına düşmek
- aklına esmek
- aklına geleni işleme, her ağacı taşlama
- aklına geleni söylemek
- aklına geleni yapmak
- aklına gelmek
- aklına getirmek
- aklına getirmek
- aklına koymak
- aklına koymak
- aklına mukayyet olmak
- aklına sığdırmak
- aklına sığmamak
- aklına şaşayım (veya şaşarım)
- aklına takmak
- aklına turp sıkayım
- aklına tüküreyim
- aklına uymak
- aklına yatmak
- aklına yelken etmek
- aklında kalmak
- aklından çıkarmamak
- aklından çıkmak
- aklından geçirmek
- aklından geçmek
- aklından zoru olmak
- aklında olsun (veya kalsın!)
- aklında tutmak
- aklını (bir şeyle) bozmak
- aklını başına almak (veya toplamak veya devşirmek)
- aklını başından almak
- aklını başka yere vermek
- aklını çalmak
- aklını çelmek
- aklını devşirmek
- aklını kaçırmak
- aklını karıştırmak
- aklını kullanmak
- aklının ayarını bozmak
- aklının bir köşesine yazmak
- aklının köşesinden geçmemek
- aklının terazisi bozulmak
- aklının ucundan bile geçirmemek
- aklını oynatmak
- aklını peynir ekmekle yemek
- aklını şaşırmak
- aklını takmak
- aklını yormak
- aklınla bin yaşa
- aklın süzgecinden geçirmek
- aklın yolu birdir
- aklı sonradan gelmek
- aklı takılmak
- aklı yatmak
- aklı zıvanadan çıkmak
Birleşik Kelimeler: akılalmaz, akıl defteri, akıl dışı, akıl dişi, akıl doktoru, akıl hastanesi, akıl hastası, akıl hocası, akıl kârı, akıl kethüdası, akıl kumkuması, akıl kutusu, akıl küpü, akıl zayıflığı, akıldan yoksun, akıllara seza, akıllara şifa, akıllara zarar, akıllara ziyan, koyma akıl, oyma akıl, akla yakın, akla yatkın, akla zarar, akla ziyan, aklı başında, aklıevvel, aklı kıt, aklıselim, aklı sıra, aklı tam ayar, aklı yetik
AKLI
[sıfat]
-
Beyazı bulunan, beyaz renkli
Arabacı, içkinin söndürdüğü fersiz, kabarık, aklı gözlerini kızın yüzüne yanaştırarak fısıldadı.
- Peyami Safa
Birleşik Kelimeler: aklı karalı
BALE
(Kelime Kökeni: Fransızca ballet)
[isim]
BELA
(Kelime Kökeni: Arapça belā)
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- bela (veya belasını) aramak
- bela çıkarmak
- bela getirmek
- bela kesilmek
- belalar mübareği
- bela okumak
- bela olmak
- belası
- belasını bulmak
- belaya çatmak (veya girmek veya uğramak)
- belayı satın almak
Birleşik Kelimeler: defibela, güç bela, püsküllü bela, tatlı bela, yedi bela, zor bela, ar belası, baş belası, gönül belası, namus belası, hatır belasına
BEKA
(Kelime Kökeni: Arapça beḳā)
[isim] [eskimiş]
Ata Sözleri ve Deyimler
ILIK
[sıfat]
KÂBE
[isim] [din bilgisi]
-
Mekke'de bulunan, Müslümanlarca kıble olarak kabul edilen ve hac ibadeti yapılırken tavaf edilen kutsal yer
[mecaz]
-
Bir kimsenin taptığı, kutsal saydığı yer