EFLATUNUMSU Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



EFLATUNUMSU harflerini içeren 5 harfli 53 kelime bulunuyor. 5 harfli EFLATUNUMSU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AFSUN13, EFSUN13, FANUS13, MUTAF13, MUFLA13, MEFUL13, MATUF13, SUFLE13, ULUFE13, ESLAF12, ESNAF12, FASET12, FESAT12, MENFA12, TUFAN12, ATFEN11, ETFAL11, LENFA11, SUNUM9, ALMUS8, MESUT8, MESUL8, MUTLU8, MENUS8, MASUN8, MASNU8, NAMUS8, SUNMA8, SAMUT8, TULUM8, TUNUS8, ULUMA8, ELMAS7, EMSAL7, MELAS7, MELUN7, NAMLU7, SUNTA7, SULTA7, SANEM7, SEMAN7, SELAM7, TUMAN7, TEMAS7, ULEMA7, ASLEN6, ALTES6, LANSE6, METAN6, METAL6, MALEN6, SATEN6, LANET5


LANET (Kelime Kökeni: Arapça laʿnet)


[isim]
  • Tanrı'nın merhametinden yoksun olma

    Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]
  • Kötü, berbat, çok kötü

    Lanet bir adam.

[ünlem]
  • Bir ilenme sözü

    Lanet, filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler! - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lanet etmek
  • lanet okumak
  • lanet olsun!


ASLEN (Kelime Kökeni: Arapça aṣlen)


[zarf]
  • Kök veya soy bakımından

ALTES (Kelime Kökeni: Fransızca altesse)


[isim]
  • Prens ve prenseslere verilen şeref unvanı

LANSE (Kelime Kökeni: Fransızca lancé)


[sıfat]
  • Önceleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lanse etmek


METAN (Kelime Kökeni: Fransızca méthane)


[isim] [kimya]
  • Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı (CH4)

METAL (Kelime Kökeni: Fransızca métal)


[isim] [kimya]
  • Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde
[sıfat]
  • Bu maddeden yapılmış

    Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar. - Elif Şafak

Birleşik Kelimeler: metal bilimi, metal yatak, metal yorulması, alkali metaller


MALEN (Kelime Kökeni: Arapça mālen)


[zarf] [eskimiş]
  • Malca

SATEN (Kelime Kökeni: Fransızca satin)


[isim]
  • Atlas (I)
[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılmış

ELMAS (Kelime Kökeni: Arapça elmās)


[isim]
  • Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
[sıfat]
  • Bu taşlarla yapılmış

    Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım. - Turan Oflazoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elmas gibi

Birleşik Kelimeler: elmastıraş, kara elmas, camcı elması


EMSAL (Kelime Kökeni: Arapça ems̱āl)


[isim]
  • Benzer, eş, denk

    Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı. - Ercüment Ekrem Talu

[eskimiş] [matematik]
  • Katsayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emsal olmak
  • emsal oluşturmak
  • emsal vermek


MELAS (Kelime Kökeni: Fransızca mélasse)


[isim]
  • Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa

MELUN (Kelime Kökeni: Arapça melʿūn)


[sıfat]
  • Tanrı tarafından lanetlenmiş olan, lanetli

    Melun şeytan.

[isim]
  • Lanetlenmiş kimse

    Kendisini Müslüman adıyla takdim eden bu kır saçlı melunu da tanıdım. - Aka Gündüz

[mecaz]
  • Nefretle karşılanan, kötü

    Baykuşlar uğursuzdu ama yeterince melun değil. - Elif Şafak


NAMLU (Kelime Kökeni: Farsça nāmlū)


[isim] [askerlik]
  • Tüfek, tabanca, top vb. ateşli silahların ucunda bulunan boru biçimindeki parça

SUNTA (Kelime Kökeni: Arapça ṣunʿī + Farsça taḫte)


[isim]
  • Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan, sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta

SULTA (Kelime Kökeni: Arapça sulṭa)


[isim] [eskimiş]
  • Otorite

    Hepimiz insanız Süleyman, aynı mayanın sultasındayız. - Turan Oflazoğlu