Ef ile Biten Kelimeler



EF ile biten 21 kelime bulunuyor. Sonu EF olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ef ile başlayan kelimeler. İçinde ef olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

HAYRULHALEF28

8 Harfli Kelimeler

MÜŞERREF20, MÜKELLEF17, MAALESEF16

6 Harfli Kelimeler

GERGEF20, RÖLYEF20, ÇİRKEF15

5 Harfli Kelimeler

HEDEF17, HALEF15, EŞREF14, SEDEF14, ŞEREF14, SELEF12, KENEF11, TELEF11

4 Harfli Kelimeler

ESEF11

3 Harfli Kelimeler

ŞEF12, DEF11, KEF9, LEF9, TEF9


KEF


[isim]
  • Kaynayan pekmezin, pişen etin üstünde oluşan köpük

LEF (Kelime Kökeni: Arapça leff)


[isim] [eskimiş]
  • İçine sokma, iliştirme

Birleşik Kelimeler: leffetmek, leffüneşir


TEF (Kelime Kökeni: Farsça def)


[isim]
  • Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı

    Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tef çalsan oynayacak
  • tefe koymak
  • tefe koyup çalmak


KENEF (Kelime Kökeni: Arapça kenīf)


[isim] [halk ağzında]
  • Tuvalet

    Sabahleyin kalkınca ilk iş kenefe gitmek sonra el yüz yıkamaktır. - Orhan Kemal

[sıfat]
  • Pis, berbat

TELEF (Kelime Kökeni: Arapça telef)


[isim]
  • Hayvanı yok etme, öldürme
[halk ağzında]
  • Boş yere harcama, yıpratma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • telef etmek
  • telef olmak


ESEF (Kelime Kökeni: Arapça esef)


[isim] [eskimiş]
  • Üzüntü, kaygı, tasa

    Ötekilerin yüzünde onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esef etmek
  • esef olunmak


DEF (Kelime Kökeni: Arapça defʿ)


[isim]
  • Savma

Birleşik Kelimeler: defetmek, defibela, defigam, defihacet, defolmak


SELEF (Kelime Kökeni: Arapça selef)


[isim] [eskimiş]
  • Bir görevde, meslekte kendinden önce bulunan ve yerine geçilen kimse, öncel, halef karşıtı

    Selefleri bu yolda bir sürü tedbir almışlar fakat tam muvaffak olamamışlardır. - Necip Fazıl Kısakürek

Birleşik Kelimeler: halef selef


ŞEF (Kelime Kökeni: Fransızca chef)


[isim]
  • Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse

    İstasyon şefi. Büro şefi.

Birleşik Kelimeler: şef garson


EŞREF (Kelime Kökeni: Arapça eşref)


[sıfat] [eskimiş]
  • Çok onurlu, çok şerefli

Birleşik Kelimeler: eşref saati


SEDEF (Kelime Kökeni: Arapça ṣadef)


[isim]
  • Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde
[sıfat]
  • Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş

    Sedef saplı avcı bıçağı duvarda, taşın üstünde cızırdıyor sanki. - Tarık Buğra

[tıp]
  • Sedef hastalığı

Birleşik Kelimeler: sedef hastalığı, sedef kakma, sedef otu, çayırsedefi, duvarsedefi, keçisedefi


ŞEREF (Kelime Kökeni: Arapça şeref)


[isim]
  • Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur

    İnsanın şerefi. Yurdun şerefi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... şerefine
  • şerefe (veya şerefinize)
  • şeref vermek

Birleşik Kelimeler: şeref kıtası, şeref konuğu, şeref locası, şeref misafiri, şeref salonu, şeref sözü, şeref tribünü, şeref üyesi, şeref yeri


ÇİRKEF (Kelime Kökeni: Farsça çirk + āb)


[isim]
  • Pis ve bulanık su

    Bağrışmalar oldu. Şerife ablam elinin çirkefiyle hemen koştu. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[sıfat] [mecaz]
  • İğrenç ve bulaşkan (kimse veya şey)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çirkef atmak
  • çirkefe taş atmak (veya çirkefi üzerine sıçratmak)


HALEF (Kelime Kökeni: Arapça ḫalef)


[isim]
  • Birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse, ardıl, selef karşıtı

Birleşik Kelimeler: halef selef, hayrulhalef


MAALESEF (Kelime Kökeni: Arapça maʿa'l-esef)


[zarf]
  • Üzülerek söylüyorum ki, ne yazık ki, maatteessüf

    Hatta maalesef bu sevgide bir çocuk içliliği bile vardır. - Nazım Hikmet