DÖNENME ile Oluşan Kelimeler (DÖNENME Kelime Türetme)



DÖNENME harflerinden oluşan 23 kelime bulunuyor. DÖNENME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dönenme kelimesinin anlamı nedir? Dönenme ile başlayan kelimeler. İçinde dönenme olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

DÖNENME16

6 Harfli Kelimeler

ÖDENME15

5 Harfli Kelimeler

DÖNME14, DÖNEM14, ÖDEME14, DENME8, NEDEN7

4 Harfli Kelimeler

ÖDEM13, ÖNEM11, DEME7, EMEN5, NENE4

3 Harfli Kelimeler

DEM6, EDE5, MEN4, NEM4

2 Harfli Kelimeler

ÖD10, ÖN8, DE4, EM3, ME3, EN2, NE2


EN


[isim]
  • Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı

    Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni.

[isim] [halk ağzında]
  • Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret
[zarf]
  • Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime

    En iyi adamını yollamış buraya. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • en kötü günümüz böyle olsun

Birleşik Kelimeler: en aşağı, en azından, enberi, enöte


NE


[kimya]
  • Neon elementinin simgesi
[zamir]
  • Hangi şey
[sıfat]
  • Hangi

    Güzel heykel, ne yandan bakarsan, ne yana çevirirsen gene güzeldir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[sıfat]
  • Nasıl

    Bu ne kıyafet?

[zarf]
  • Neden

    Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun? - Burhan Felek

[zarf]
  • Şaşma veya abartı bildiren bir söz

    Ne sıcak, ne sıcak! Ne güzel çiçekler! Ne kaba adam!

[ünlem]
  • Soru biçiminde şaşma bildiren ünlem

    Ne, yıkıldı ha!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle

Birleşik Kelimeler: ne âlâ, neme gerek, neme lazım


EM


[isim] [halk ağzında]
  • İlaç, merhem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eme seme yaramamak
  • eme yaramak


ME


[isim]
  • Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses

    Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca


NENE


[isim]
  • Nine
[eskimiş]
  • Anne

MEN (Kelime Kökeni: Arapça menʿ)


[isim]
  • Yasaklama

Birleşik Kelimeler: menedilmek, menetmek, menolunmak


NEM (Kelime Kökeni: Farsça nem)


[isim]
  • Havada bulunan su buharı

Birleşik Kelimeler: nemçeker, nemdenetir, nemölçer, neme yönelim, bağıl nem, mutlak nem, salt nem, ağaç nemi


DE



EMEN


[isim] [halk ağzında]
  • Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur

EDE


[isim] [halk ağzında]
  • Ağabey

DEM (Kelime Kökeni: Farsça dem)


[isim]
  • Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
[halk ağzında]
  • Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması
[eskimiş]
  • Soluk, nefes
[eskimiş]
  • İçki
[eskimiş]
  • Koku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem çekmek
  • dem tutmak
  • dem vurmak

Birleşik Kelimeler: her dem

[isim] [eskimiş]
  • Kan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem dökmek

Birleşik Kelimeler: deveranıdem


NEDEN


[zarf]
  • Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin

    Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz? - Haldun Taner

[isim]
  • Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep

    İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden onu ayrıca ilgilendiriyor. - Attila İlhan

[felsefe]
  • Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • neden olmak

Birleşik Kelimeler: neden bilimi, neden sonra, ereksel neden, ağırlaştırıcı neden, hafifletici neden, varlık nedeni


DEME


[isim]
  • Demek işi

    Çoğumuz hâlâ yazarım demeye çekiniriz. - Adalet Ağaoğlu

[edebiyat]
  • Halk edebiyatında şiir
[edebiyat]
  • Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad
[edebiyat]
  • Ağıt
[halk ağzında]
  • Atasözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... demeye getirmek
  • ... demeye kalmamak
  • demem o (ki)


DENME


[isim]
  • Denmek işi

ÖN


[isim]
  • Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı

    Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor. - Ahmet Ümit

[sıfat]
  • Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan

    Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önde gelmek
  • öne almak
  • öne çıkmak
  • öne düşmek
  • öne sermek
  • öne sürmek
  • önü alınmak
  • önünde ardında gidilmez
  • önüne arkasına bakmadan
  • önüne bakmak
  • önüne bir kemik atmak
  • önüne çıkmak
  • önüne dikilmek
  • önüne düşmek
  • önüne geçmek
  • önüne gelen
  • önüne geleni kapar, ardına geleni teper
  • önüne katmak
  • önünü almak
  • önünü ardını düşünmemek
  • önünü kesmek

Birleşik Kelimeler: ön ad, ön buharlaşma, ön büro, ön alım, ön avurt, önayak, ön ayak, ön belirti, ön bilgi, ön çalışma, ön damak, ön denetim, ön deyi, ön deyiş, ön doğru, ön ek, ön eleme, ön göğüs, öngörmek, öngörü, öngörülmek, ön gösterim, ön gün, ön hekim, ön içki, ön izleme, ön kabul, ön kayıt, ön kesinti, ön kol, ön koşul, ön lisans, ön oda, ön oluş, ön ödeme, ön proje, ön rapor, ön seçici, ön seçim, ön ses, ön sevişme, önsezi, ön soruşturma, ön söz, ön sözleşme, ön şart, ön tasar, ön tasım, ön teker, ön uyum, ön vurgu, ön yargı, ön yaylak, ön yüzbaşı, önden çekişli, önü sıra, önünde sonunda, göz önü, başı önünde, göz önünde