DOĞALCILIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



DOĞALCILIK harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli DOĞALCILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DAĞCI18, AĞCIK16, DOĞAL15, DAĞLI15, AĞILI14, LIĞLI14, OĞLAK13, ODACI12, CIDAK11, ACILI10, ALICI10, AKICI10, ILICA10, KALCI9, ODALI9, DOLAK8, DALLI8, DILAK8, KILLI7, ALLIK6, ALKOL6, LOKAL6


ALLIK


[isim]
  • Al olma durumu

    Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar. - Sermet Muhtar Alus


ALKOL (Kelime Kökeni: Fransızca alcool)


[isim] [kimya]
  • Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol
[mecaz]
  • Her türlü alkollü içki

    Nefesleri alkol kokan bu kimseler pis paçavralar giyinmişlerdi. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alkol duvarını aşmak

Birleşik Kelimeler: alkolmetre, alkolölçer, asit alkol, etil alkol


LOKAL (Kelime Kökeni: Fransızca local)


[isim]
  • Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer

    Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Yöresel
[sıfat] [tıp]
  • Yerel

    Lokal anestezi.


KILLI


[sıfat]
  • Kılı olan, kıl ile kaplı

    İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi. - Peyami Safa


DOLAK


[isim] [halk ağzında]
  • Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası

    Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı. - Refik Halit Karay


DALLI


[sıfat]
  • Dalları olan

Birleşik Kelimeler: dallı budaklı, dallı güllü, bindallı, cimdallı


DILAK


[isim] [halk ağzında]
  • Bızır

KALCI


[isim]
  • Kal işi yapan kimse

ODALI


[sıfat]
  • Herhangi bir sayıda odası olan

    Ne bir teras ne bir taşlık. Sanırım iki odalı bir yerdi. - Ayla Kutlu

[isim] [tarih]
  • Topkapı Sarayı'nda oturan saray adamları

ACILI


[sıfat]
  • Acı katılmış olan

    Acılı tarhana.

[mecaz]
  • Acısı olan, kederli

    Pek acılı bir geçmişi bulunan roman kahramanım burada bütün dertlerinden kurtulur. - Adalet Ağaoğlu


ALICI


[isim]
  • Satın almak isteyen kimse, müşteri

    Sonra, mal satışı her şeyden önce bir organizasyon, bir alıcı ve pazar yerleri bulma işidir. - Nazım Hikmet

[sıfat]
  • Kendisine bir şey gönderilen kimse
[fizik]
  • Almaç
[sinema] [televizyon]
  • Kamera
[halk ağzında]
  • Azrail

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alıcı bulmak
  • alıcı çıkmak
  • alıcı gözüyle bakmak
  • alıcı kılığına girmek

Birleşik Kelimeler: alıcı kuş, alıcı ödemeli, az alıcı, can alıcı, gelin alıcı, göz alıcı, ışınım alıcısı, televizyon alıcısı


AKICI


[sıfat]
  • Akma özelliği olan
[edebiyat]
  • Kolay anlaşılabilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis

    Çevirilerinde kullandığı güzel, akıcı dil başarıyordu bunu. - Adalet Ağaoğlu

Birleşik Kelimeler: akıcı ünsüz


ILICA


[isim]
  • Sıcak su çıkan yer
[isim]
  • Erzurum iline bağlı ilçelerden biri

ODACI


[isim]
  • Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem

    Şişman odacı sahanlıkta bir daha gözüktü. - Ercüment Ekrem Talu


OĞLAK


[isim]
  • Keçi yavrusu
[isim] [gök bilimi]
  • Zodyak üzerinde Yay ile Kova arasında bulunan takımyıldızın adı, Cedi

Birleşik Kelimeler: Oğlak Dönencesi