DİSKÇALAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



DİSKÇALAR harflerini içeren 5 harfli 38 kelime bulunuyor. 5 harfli DİSKÇALAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DARAÇ10, ÇASAR9, SALÇA9, SARAÇ9, SAÇAK9, ARKAÇ8, ADSAL8, ALÇAK8, ÇARKA8, ÇAKAL8, ÇAKAR8, ÇAKRA8, ÇALAK8, ÇALAR8, KRAÇA8, KAÇAR8, KALÇA8, LAÇKA8, SADİK8, SADAK8, ARDAK7, DAKAR7, DALAK7, İDRAK7, KADAR7, KADİR7, LADİK7, İRSAL6, KALAS6, LASKİ6, SKALA6, SALİK6, SARAK6, SALAK6, SAKİL6, SAKAR6, SAKAL6, SAİKA6


İRSAL (Kelime Kökeni: Arapça irsāl)


[isim] [eskimiş]
  • Gönderme

KALAS (Kelime Kökeni: (Romanya'da Galati şehrinin adından))


[isim]
  • Kalın biçilmiş uzun tahta
[sıfat] [mecaz]
  • Kaba, anlayışsız kimse, kereste

    Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas. - Sulhi Dölek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalas gibi

Birleşik Kelimeler: denge kalası


LASKİ (Kelime Kökeni: Arapça lasḳī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Yakı ile ilgili

SKALA (Kelime Kökeni: İtalyanca scala)


[isim]
  • Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi

    Akımölçerin skalası.

[müzik]
  • Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi
[eskimiş]
  • Gam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • skala yapmak


SALİK (Kelime Kökeni: Arapça sālik)


[sıfat]
  • Bir yola giren, bir yolda giden

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salik olmak


SARAK


[isim] [mimarlık]
  • Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme

SALAK


[sıfat]
  • Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan (kimse)

    Hem evli barklı bir kadın olduğundan haberi yok mu bu salak şeyin? - Ayla Kutlu


SAKİL (Kelime Kökeni: Arapça s̱aḳīl)


[sıfat] [eskimiş]
  • Ağır
[isim] [müzik]
  • Türk müziğinde bir usul

SAKAR


[isim]
  • Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma
[sıfat]
  • Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse)

    Orada ne babamın sakar hareketlerinden ne annemin çehresindeki hüznünden haberim olurdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: sakar meke, sakar otu


SAKAL


[isim]
  • Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü

    Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti. - Falih Rıfkı Atay

[denizcilik]
  • Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sakal bırakmak (veya koyuvermek veya salıvermek veya uzatmak)
  • sakalı bitmek
  • sakalı değirmende ağartmamak
  • sakalı ele vermek (veya kaptırmak)
  • sakalım yok ki sözüm dinlensin
  • sakalına ak (veya kır) düşmek
  • sakalına göre tarak vurmak
  • sakalına gülmek
  • sakalına kar yağmak
  • sakalının altına girmek
  • sakalı saydırmak
  • sakal oynatmaz

Birleşik Kelimeler: sakal fırçası, aksakal, çatal sakal, çember sakal, değirmi sakal, didon sakal, kaba sakal, keçi sakal, köse sakal, top sakal, erkeçsakalı, keçisakalı, tekesakalı


SAİKA (Kelime Kökeni: Arapça ṣāʿiḳa)


[isim] [eskimiş]
  • Yıldırım

    Öteden saikalar parçalıyor afakı! - Mehmet Akif Ersoy

Birleşik Kelimeler: siperisaika

[isim] [eskimiş]
  • Sebep

    Daha çok artan merakımın saikasıyla kapıya kadar ben de gittim. - Ercüment Ekrem Talu


ARDAK


[isim] [bitki bilimi]
  • İçten çürümeye yüz tutmuş ağaç

DALAK


[isim] [anatomi]
  • Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ
[hayvan bilimi]
  • Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan damarları çok olan bir organ
[halk ağzında]
  • Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri
[halk ağzında]
  • Bal peteği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dalak kestirmek

Birleşik Kelimeler: dalak otu, dağ dalak otu, tüylü dalak otu, arı dalağı


İDRAK (Kelime Kökeni: Arapça idrāk)


[isim]
  • Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme

    Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var. - Çetin Altan

[ruh bilimi]
  • Algı
[ruh bilimi]
  • Algılama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • idrak etmek


KADAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳadar)


[edat]
  • Ölçüsünde, derecesinde

    Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]
  • Miktarda, derecede

    İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. - Halide Edip Adıvar