DİKTAFON Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



DİKTAFON harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli DİKTAFON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FONDA14, DATİF13, FİDAN13, AFONİ12, KOFTİ12, AKTİF11, FANTİ11, İNFAK11, NİFAK11, DİKTA7, KADİT7, NAKDİ7, AKONT6, KOTAN6, KANTO6, NOKTA6, OKTAN6, TONİK6, ANTİK5, İNTAK5, NAKİT5


ANTİK (Kelime Kökeni: Fransızca antique)


[sıfat] [tarih]
  • İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika

Birleşik Kelimeler: Antik Çağ


İNTAK (Kelime Kökeni: Arapça inṭāḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Konuşturma söyletme
[edebiyat]
  • Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme

Birleşik Kelimeler: teşhis ve intak


NAKİT (Kelime Kökeni: Arapça naḳd)


[isim] [ekonomi]
  • Para, akçe

Birleşik Kelimeler: nakit kartı, nakit para


AKONT (Kelime Kökeni: Fransızca àcompte)


[isim] [ticaret]
  • Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme

KOTAN


[isim] [halk ağzında]
  • Pulluk, büyük saban

KANTO (Kelime Kökeni: İtalyanca canto)


[isim] [tiyatro]
  • Tuluat tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri

    Kantodan piyese kadar her gösteriye katılıyor; herkesi hüzne, sevgiye, coşkuya, isteğe boğuyordu. - Cahit Külebi


NOKTA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳṭa)


[isim]
  • Çok küçük boyutlarda işaret, benek
[mecaz]
  • Sınır, derece, radde

    Savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada...

[dil bilgisi]
  • Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.)
[matematik]
  • Hiçbir boyutu olmayan işaret
[spor]
  • Orta nokta

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nokta koymak
  • noktasına virgülüne dokunmadan

Birleşik Kelimeler: nokta atışı, noktainazar, nokta memuru, nokta nokta, nokta turizmi, noktası noktasına, başnokta, iki nokta, kara nokta, karanlık nokta, kırmızı nokta, kilit nokta, kör nokta, maddesel nokta, orta nokta, ölü nokta, sarı nokta, siyah nokta, üç nokta, alevlenme noktası, başa baş noktası, başlangıç noktası, başucu noktası, besleme noktası, boğumlanma noktası, buharlaşma noktası, can noktası, çıkış noktası, dayanak noktası, denetim noktası, doğu noktası, donma noktası, doruk noktası, doyma noktası, doyum noktası, dönüm noktası, düğüm noktası, ergime noktası, güney noktası, güz noktası, hareket noktası, ilkbahar noktası, izabe noktası, kavrama noktası, kaynama noktası, kerteriz noktası, kırılma noktası, kuzey noktası, nirengi noktası, odak noktası, parlama noktası, penaltı noktası, polis noktası, püf noktası, santra noktası


OKTAN (Kelime Kökeni: Fransızca octane)


[isim] [kimya]
  • Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad

TONİK (Kelime Kökeni: Fransızca tonique)


[isim] [tıp]
  • Organları uyaran ve güçlendiren ilaç

DİKTA (Kelime Kökeni: Almanca Diktat)


[isim]
  • Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk

KADİT (Kelime Kökeni: Arapça ḳadīd)


[sıfat]
  • Çok zayıf

    Gözlerini kadit elleriyle iyice ovdu. - Ömer Seyfettin

[isim] [eskimiş]
  • Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et
[isim]
  • İskelet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kadidi çıkmak


NAKDÎ (Kelime Kökeni: Arapça naḳdī)


[sıfat]
  • Parasal

    Ve bu nakdî fedakârlıkların yekûnuyla, dört beş aile rahat rahat geçinebilirdi. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: nakdî ceza, nakdî kıymet, nakdî teminat, nakdî vergi, nakdî yardım


AKTİF (Kelime Kökeni: Fransızca actif)


[sıfat]
  • Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal

    Farkına varmadan ezbercilikten kurtulup aktif araştırıcı olmuşsunuz. - Haldun Taner

[isim] [dil bilgisi]
  • Etken
[isim] [ekonomi]
  • Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aktif rol oynamak

Birleşik Kelimeler: aktif enerji, aktif fiil, aktif güç, aktif metot, aktif taşıma, radyoaktif izotoplar


FANTİ (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • İskambil oyunlarında oğlan, bacak veya vale adlarıyla bilinen kâğıt

İNFAK (Kelime Kökeni: Arapça infāḳ)


[isim] [hukuk]
  • Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama