DEĞİŞMEK harflerini içeren 4 harfli 24 kelime bulunuyor. 4 harfli DEĞİŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
EĞİŞ14,
İĞDE13,
EĞME12,
EĞİM12,
EĞİK11,
EŞME8,
EMİŞ8,
MEŞK8,
MEŞE8,
DEME7,
EŞEK7,
EŞİK7,
EDİM7,
EKŞİ7,
MİDE7,
ŞİKE7,
EDİK6,
KEDİ6,
EKİM5,
EKME5,
EMİK5,
EMEK5,
KEME5,
MEKE5
EKİM
[isim]
Birleşik Kelimeler: doku ekimi
EKME
[isim]
EMİK
[isim] [halk ağzında]
-
Emmekten çürüyen yer, emme izi
EMEK
[isim]
[toplum bilimi]
-
İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci
Ata Sözleri ve Deyimler
- emeği geçmek
- emek çekmek
- emek harcamak
- emek olmadan yemek olmaz
- emek vermek
Birleşik Kelimeler: artık emek, el emeği, göz emeği, sağdıç emeği
KEME
[isim] [halk ağzında]
Birleşik Kelimeler: karakeme
MEKE
[isim] [halk ağzında]
-
Su kıyılarındaki böcekleri yiyerek yaşayan yaban ördeği
Birleşik Kelimeler: sakar meke
[isim] [halk ağzında]
EDİK
[isim] [halk ağzında]
-
Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
KEDİ
[isim] [hayvan bilimi]
Ata Sözleri ve Deyimler
- kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek)
- kedi gibi
- kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
- kedi ile harara (veya çuvala) girmek
- kedi ile köpek gibi
- kedi ne, budu ne?
- kedinin boynuna ciğer asılmaz
- kedinin gideceği samanlığa kadar
- kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
- kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
- kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
- kedi olalı bir fare tuttu
- kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
- kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
- kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş
- kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır
Birleşik Kelimeler: kediayağı, kedi balı, kedi balığı, kedibastı, kedidili, kedigözü, kedi nanesi, kedi otu, kediyaladı, Ankara kedisi, bozkır kedisi, denizkedisi, külkedisi, Siyam kedisi, Van kedisi, yaban kedisi
DEME
[isim]
[edebiyat]
[edebiyat]
-
Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad
[edebiyat]
[halk ağzında]
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... demeye getirmek
- ... demeye kalmamak
- demem o (ki)
EŞEK
[isim] [hayvan bilimi]
[halk ağzında]
-
Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa
Ata Sözleri ve Deyimler
- eşeğe altın semer vursalar yine eşektir
- eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış
- eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek
- eşeği dama çıkaran yine kendi indirir
- eşeği düğüne çağırmışlar, "ya su lazımdır ya odun" demiş
- eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek (veya koymak)
- eşeğini sağlam kazığa bağlamak
- eşeğin kuyruğu gibi
- eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa
- eşeğin ölümü köpeğe ziyafettir (veya düğündür)
- eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
- eşeği yoldan çıkaran sıpanın oynaması
- eşek at olmaz, ciğer et olmaz
- eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez
- eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz
- eşek derisi gibi
- eşek eşeği ödünç kaşır
- eşek gibi
- eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır)
- eşek kadar
- eşek kocamakla tavla başı olmaz
- eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz
- eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır
- eşek sudan gelinceye kadar dövmek
- eşekten düşmüşe (veya düşmüş karpuza) dönmek
Birleşik Kelimeler: eşek arısı, eşekbaşı, eşek cenneti, eşek davası, eşek dikeni, eşek hıyarı, eşek inadı, eşek kafalı, eşekkulağı, eşek marulu, eşek maydanozu, eşekoğlueşek, eşek otu, eşek sıpası, eşeksırtı, eşek şakası, şeddeli eşek, uzuneşek, marsıvan eşeği, ocakeşeği, yaban eşeği, yereşeği
EŞİK
[isim]
[mecaz]
[coğrafya]
-
Karalar üzerinde veya deniz diplerinde birbirine komşu iki çukurluğu ayıran tümsek biçiminde, üzeri çoğu kez düz kabartılar
[müzik]
-
Telli çalgılarda üzerine tellerin bindiği köprü
[ruh bilimi]
-
Bir tepkinin başlamasında, ortaya çıkmasında etkili olan ruhsal, fizyolojik nokta
Ata Sözleri ve Deyimler
- eşiğine yüz sürmek
- eşiğini aşındırmak
- eşik (veya eşiğini) atlamak
Birleşik Kelimeler: duyum eşiği
EDİM
[isim]
[felsefe]
[hukuk]
-
Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz
[ruh bilimi]
-
Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış
Birleşik Kelimeler: edim bilimi
EKŞİ
[sıfat]
-
Sirke veya limon tadında olan
[isim]
[mecaz]
Ata Sözleri ve Deyimler
- ekşi yemedim ki karnım ağrısın
Birleşik Kelimeler: ekşi elma, ekşi kiraz, ekşikulak, ekşi maya, ekşi surat, ekşi yonca, ekşi yüz
MİDE
(Kelime Kökeni: Arapça miʿde)
[isim] [anatomi]
-
Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında besinlerin sindirime hazır duruma getirildiği; omurgasız hayvanlarda ise sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan parçası
[mecaz]
[mecaz]
Ata Sözleri ve Deyimler
- mide (veya midesini) bulandırmak
- midesi almamak (veya kaldırmamak veya kabul etmemek veya götürmemek)
- midesi bulanmak
- midesi ekşimek (veya kaynamak veya yanmak)
- midesi ezilmek (veya kazınmak)
- mideye indirmek
- mideye oturmak
- mideyi bastırmak
Birleşik Kelimeler: mide ağzı, mide fesadı, mide kapısı, mide spazmı
ŞİKE
(Kelime Kökeni: Fransızca chiqué)
[isim] [spor]
-
Bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi veya manevi bir çıkar karşılığı varılan anlaşma
[mecaz]
-
Bir çıkar karşılığı, uzlaşarak bir iş yapma, aldatma
Bu işte şike var.
Ata Sözleri ve Deyimler