DEPREMSİZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



DEPREMSİZ harflerini içeren 4 harfli 38 kelime bulunuyor. 4 harfli DEPREMSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Depremsiz ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Depremsiz olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

PRİZ11, EDİP10, EDEP10, PİDE10, DİZE9, DERZ9, PRES9, PRİM9, SEPİ9, EPER8, EZME8, MEZE8, PİRE8, PERİ8, SEZİ8, DERS7, DEME7, EDİM7, MİDE7, RİZE7, REZE7, DERİ6, DERE6, ESME6, ESİM6, EDER6, SEME6, ESİR5, ESER5, ERME5, ERİM5, ESRE5, EMİR5, MERİ5, REİS5, REMİ5, SERİ5, SERE5


ESİR (Kelime Kökeni: Arapça esīr)


[isim]
  • Tutsak

    Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]
  • Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse

    Onun güzelliğinin esiri oldular.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esir almak
  • esir düşmek
  • esir etmek
  • esir olmak
  • esir yatmak

Birleşik Kelimeler: esir almaca, esir kampı, esir pazarı

[isim] [fizik]
  • Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz

ESER (Kelime Kökeni: Arapça es̱er)


[isim]
  • Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt

    Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eser kalmamak

Birleşik Kelimeler: eser miktarda, esericedit, başeser, edebî eser, neveser, şaheser, tarihî eser, yazma eser, sanat eseri, saz eseri, tesadüf eseri, eski eserler


ERME


[isim]
  • Ermek işi

ERİM


[isim]
  • Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil

    El erimi. Göz erimi.

Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi

[isim]
  • Muştu

ESRE


[isim]
  • Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre

EMİR (Kelime Kökeni: Arapça emr)


[isim]
  • Buyruk, komut, talimat, ferman
[bitki bilimi]
  • Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emir almak
  • emir altına almak
  • emir vermek
  • emrine girmek
  • emrine vermek

Birleşik Kelimeler: emir cümlesi, emir eri, emir kipi, emir kulu, emir komuta zinciri, emirname, emir subayı, emretmek, emreylemek, emrihak, emrivaki, emre muharrer senet, yazılı emir, evvelemirde, arama emri, ita emri, ödeme emri, ölüm emri, tediye emri, verile emri

[isim]
  • Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı

MERİ (Kelime Kökeni: Arapça merʿī)


[sıfat] [hukuk]
  • Geçerli

    Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor. - Yahya Kemal Beyatlı


REİS (Kelime Kökeni: Arapça reʾīs)


[isim]
  • Başkan
[denizcilik]
  • Küçük tekne kaptanı

    Üzgün gözlerle düşman reisine baktı. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: reis bey, reis efendi, reisülküttap, semtürreis, aile reisi, belediye reisi, ceza reisi, cumhur reisi, eyyam reisi, liman reisi


REMİ (Kelime Kökeni: Fransızca rami)


[isim]
  • Genellikle dört kişi arasında elli kâğıtlık bir deste ve iki jokerle oynanan bir iskambil oyunu

SERİ (Kelime Kökeni: Fransızca série)


[isim]
  • Herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi

    Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: seri imalat, seri katil, seri üretim

[sıfat]
  • Hızlı

    Nazik ve oynak tavırlar, seri kelimelerle sözüne devam etti. - Reşat Nuri Güntekin

[zarf]
  • Hızlı bir biçimde

    Seri konuşuyor.


SERE


[isim] [halk ağzında]
  • Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele

DERİ


[isim]
  • İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten

    Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Bu tabakadan yapılmış

    Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derisi kemiklerine yapışmak
  • derisine sığmamak
  • derisini yüzmek

Birleşik Kelimeler: deri altı, alt deri, dış deri, iç deri, orta deri, üst deri, dana derisi, domuz derisi, kaplan derisi, tırnak derisi, yılan derisi

[isim] [halk ağzında]
  • Toplantı, düğün

DERE


[isim] [coğrafya]
  • Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu

    Bu ensiz tahta köprü altında ince dere. - Enis Behiç Koryürek

[coğrafya]
  • İki dağ arasındaki uzun çukur

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derede tarla sel için, tepede harman yel için
  • dereyi geçerken at değiştirilmez
  • dereyi görmeden paçaları sıvamak

Birleşik Kelimeler: derebeyi, dereotu, dere tepe, dere yatağı, kuru dere


ESME


[isim]
  • Esmek işi

    Meltemin esmeye başladığı güneyden yavaş yavaş rüzgârsız ölü dalgalar sallana sallana gelmeye koyuldu. - Halikarnas Balıkçısı


ESİM


[isim] [halk ağzında]
  • Yelin esişi