COŞUVERMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



COŞUVERMEK harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli COŞUVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KOVCU16, KOVUŞ16, EVCEK14, COŞKU13, KUVER12, VERME12, VEREM12, KOMŞU11, KOŞUM11, CORUM11, MEŞRU10, EŞMEK9, EMCEK9, KROŞE9, REŞME9, CEMRE9, MORUK8, OKUME8, ŞEKER8, KROME7, ERMEK6, KEREM6, KEMER6, KEMRE6, MEREK6


ERMEK


[-e]
  • Erişmek

    Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
[nesnesiz]
  • Ürün olgunlaşmak

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[nesnesiz] [din bilgisi]
  • Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erdiğine erer, ermediğine taş atar

Birleşik Kelimeler: aşermek


KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)


[isim] [eskimiş]
  • Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kerem buyurun (veya eyleyin)
  • kerem etmek

Birleşik Kelimeler: kerem sahibi


KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)


[isim]
  • Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı

    Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Tümsekli

    Kemer burun.

[anatomi]
  • Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı

    Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.

[jeoloji]
  • Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
[mimarlık]
  • İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı

    Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay

[eskimiş]
  • Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemer (veya kemerini) sıkmak
  • kemeri dolu olmak

Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri

[isim]
  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KEMRE


[isim] [halk ağzında]
  • Gübre, tezek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemre bağlamak


MEREK


[isim] [halk ağzında]
  • Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır

KROME (Kelime Kökeni: Fransızca chromé)


[sıfat]
  • Kromdan yapılmış veya kromla kaplanmış

    Kolundaki krome saate göz attı. - Refik Halit Karay


MORUK (Kelime Kökeni: Ermenice)


[isim] [argo]
  • Gençlere göre yaşlı anne, baba

    Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış. - Sait Faik Abasıyanık


OKUME (Kelime Kökeni: Latince)


[isim] [bitki bilimi]
  • Afrika'da yetişen, kerestesi parlak, öz odunu mor, dış odunu pembe renkli bir ağaç (Aucoumea)

ŞEKER (Kelime Kökeni: Farsça şeker)


[isim]
  • Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı
[tıp]
  • Şeker hastalığı

    Yirmi gün evvel ameliyat edildiği hâlde biraz şekeri görüldüğü için henüz taburcu edilememişti. - Haldun Taner

[sıfat] [mecaz]
  • Sevimli, cana yakın ve güzel

    Hele bak, ne şeker şey!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şeker gibi
  • şekeri kestirmek
  • şekerim!

Birleşik Kelimeler: şeker ağacı, şeker aktarması, Şeker Bayramı, şeker fasulyesi, şeker hastalığı, şeker kamışı, şeker pancarı, şekerpare, şekerrenk, esmer şeker, gizli şeker, gülbeşeker, kesme şeker, küp şeker, toz şeker, akide şekeri, badem şekeri, bayram şekeri, bonbon şekeri, çay şekeri, elma şekeri, horoz şekeri, kestane şekeri, kıtlama şekeri, kişniş şekeri, leblebi şekeri, lohusa şekeri, mevlit şekeri, meyve şekeri, nane şekeri, nikâh şekeri, nişasta şekeri, nöbet şekeri, pamuk şekeri, peynir şekeri, pudra şekeri, süt şekeri, üzüm şekeri


EŞMEK


[-i]
  • Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak

    Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın - Mehmet Akif Ersoy

[mecaz]
  • Araştırmak, incelemek
[nesnesiz]
  • At hızlı gitmek

EMCEK


[isim] [halk ağzında]
  • Meme

KROŞE (Kelime Kökeni: Fransızca crochet)


[isim] [spor]
  • Boksta kolun bükülmesiyle yapılan bir yumruk vuruş biçimi

REŞME


[isim] [halk ağzında]
  • Hayvanın başlığı, yuları ve gemi
[isim]
  • Konfeksiyonda düz dikiş yapan bir makine türü

CEMRE (Kelime Kökeni: Arapça cemre)


[isim]
  • Şubat ayında birer hafta arayla havada, suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cemre düşmek


MEŞRU (Kelime Kökeni: Arapça meşrūʿ)


[sıfat] [hukuk]
  • Yasal

    Meşru, gayrimeşru, ölümlü, ölümsüz çocuklarının sayısını bilen yok. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meşru sayılmak

Birleşik Kelimeler: meşru müdafaa