COŞTURABİLMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler



COŞTURABİLMEK harflerini içeren 7 harfli 28 kelime bulunuyor. 7 harfli COŞTURABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KABLOCU14, MECBURİ14, BAŞKURT13, KOŞULMA13, OLUŞMAK13, ŞAMBREL13, TOKUŞMA13, BEKTAŞİ12, MOTELCİ12, MEŞRUTİ12, MEŞRUTA12, CEBRAİL12, KOCAELİ11, KUŞETLİ11, MUKABİL11, MOBİLET11, ŞEMATİK11, TAMBURİ11, ATEŞLİK10, AEROBİK10, BURTLAK10, OTURMAK10, AKORTLU9, BAKTERİ9, KALİBRE9, METALİK8, MERTLİK8, TELKARİ7


TELKÂRİ


[isim]
  • Tel durumundaki gümüşü, altını örerek veya bir şey üzerine kakarak yapılan iş
[sıfat]
  • Gümüş veya altını ince teller durumuna getirip örerek yapılan (takı vb.)
[sıfat]
  • Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü

    Telkâri bir vazo.


METALİK (Kelime Kökeni: Fransızca métallique)


[sıfat]
  • Madeni

Birleşik Kelimeler: metalik boya, metalik renk


MERTLİK


[isim]
  • Yiğitlik

    Umudu olmadığı için, mertlik bende kalsın diye öyle görünürdü. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: civanmertlik


AKORTLU


[sıfat]
  • Akordu olan, akort edilmiş

BAKTERİ (Kelime Kökeni: Fransızca bactérie)


[isim]
  • Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimli olan, bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek hücreli canlı

Birleşik Kelimeler: bakterikıran, bakteri plağı


KALİBRE (Kelime Kökeni: Fransızca calibre)


[isim]
  • Mermilerde, ateşli silahlarda çap
[mecaz]
  • Kişinin çapı

ATEŞLİK


[isim]
  • Ateş yakılan veya konulan yer

AEROBİK (Kelime Kökeni: İngilizce aerobic)


[isim] [spor]
  • Sağlıklı bir vücuda sahip olmak için tempolu müzik eşliğinde yapılan bir jimnastik türü

Birleşik Kelimeler: aerobik solunum


BURTLAK


[isim] [halk ağzında]
  • Taşlık, çalılık yer

OTURMAK


[-e]
  • Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek

    Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]
  • Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak

    Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız. - Tarık Dursun K.

[-i]
  • Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak

    Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti. - Tarık Buğra

[-de]
  • Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek

    Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar. - Burhan Felek

[nesnesiz]
  • Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak

    Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?

[nesnesiz]
  • Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek

    Temelin bu tarafı on santim oturmuş.

[-le]
  • Biriyle beraber yaşamak

    O günden beri enişte beyle oturuyorum. - Sermet Muhtar Alus

[nesnesiz]
  • Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek

    Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.

[nesnesiz]
  • Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak

    Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oturup kalkmak


KOCAELİ


[isim]
  • Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

KUŞETLİ


[sıfat]
  • Kuşeti olan

    Kuşetli vagon.


MUKABİL (Kelime Kökeni: Arapça muḳābil)


[sıfat]
  • Bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan

    Düşmanlarla beraber Anadolu'da mukabil teşkilat yapmak üzere yetmiş beş kişi kadar göndermiş. - Atatürk

[zarf]
  • Karşılık olarak

    Bir iki iyi habere mukabil her gün nice kaza ve bela haberleri verir. - Abdülhak Şinasi Hisar

[zarf]
  • Rağmen

    Oraya altın parlaklığı veren guruplara mukabil buradan her sabah pırıl pırıl bir güneş doğduğunu da ben çok defalar gördüm. - Asaf Halet Çelebi


ŞEMATİK (Kelime Kökeni: Fransızca schématique)


[sıfat]
  • Şema biçiminde olan

TAMBURİ (Kelime Kökeni: Arapça ṭanbūrī)


[isim]
  • Tambur çalan kimse

    Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta / Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta - Yahya Kemal Beyatlı