COŞKUNCA harflerinden oluşan 35 kelime bulunuyor. COŞKUNCA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Coşkunca kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
COŞKUNCA19
6 Harfli Kelimeler
COŞKUN14
5 Harfli Kelimeler
COŞKU13, ŞUNCA12, KOŞUN10, KONUŞ10
4 Harfli Kelimeler
KOŞU9, ACUN8, KOŞA8, KOCA8, ONCA8, OCAK8, ŞANO8, UŞAK8, KONU6, KANO5
3 Harfli Kelimeler
KUŞ7, ŞUA7, ŞOK7, UCA7, CUK7, AŞK6, KAŞ6, ŞAN6, ŞAK6, CAN6, ONA4, KAN3
2 Harfli Kelimeler
ŞU6, AŞ5, OK3, ON3, UN3, AN2, AK2
AN
(Kelime Kökeni: Arapça ān)
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- anı anına uymamak
- an meselesi
Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı
[isim] [halk ağzında]
-
İki tarla arasındaki sınır
[isim]
AK
[isim]
-
Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
[sıfat]
[sıfat] [mecaz]
[sıfat] [mecaz]
[sıfat] [mecaz]
-
Sıkıntısız, rahat
Ak günler göresin.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ak akçe kara gün içindir
- ak dediğine kara demek
- ak don kara don geçitte belli olur
- ak gün ağartır, kara gün karartır
- akı ak karası kara
- akı karası geçitte belli olur
- akım derken bokum demek
- ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
- ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
- ak koyunun kara kuzusu da olur
- ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
- akla karayı seçmek
- ak sakaldan yok sakala gelmek
Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı
KAN
[isim]
[mecaz]
Ata Sözleri ve Deyimler
- kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak)
- kana boyamak (veya bulamak veya bulatmak)
- kan ağlamak
- kan akıtmak
- kan akmak
- kan alacak damarı bilmek
- kan almak
- kana susamak
- kan beynine sıçramak (veya çıkmak)
- kan boğmak
- kan çanağı gibi
- kan çekmek
- kan çıkmak
- kan dere gibi akmak
- kan dökmek
- kan gelmek
- kan gitmek
- kan gövdeyi götürmek
- kan gütmek
- kanı donmak (veya çekilmek)
- kanı ısınmak
- kanı içine akmak
- kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar
- kanı kaynamak
- kanı kaynamak
- kanı kurumak
- kanına dokunmak
- kanına ekmek doğramak
- kanına girmek
- kanına işlemek
- kanına susamak
- kanını emmek
- kanını içine akıtmak
- kanını kaynatmak
- kanını kurutmak
- kanını yerde koymak
- kanı sulanmak
- kanı temizlenmek
- kanıyla ödemek
- kan istemek
- kan kaybetmek
- kan kusturmak
- kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
- kan olmak
- kan olmak
- kan oturmak
- kan revan içinde
- kan revan içinde kalmak
- kan tere batmak
- kan ter içinde
- kan ter içinde kalmak
- kan tutmak
- kan vermek
- kan yürümek
Birleşik Kelimeler: kan akçesi, kan aktarımı, kan ayaklı, kan bağı, kan bankası, kan basıncı, kan bilimi, kan çıbanı, kandamlası, kan davası, kan doku, kan dolaşımı, kan gazı, kan grubu, kan kanseri, kan kardeşi, kankırmızı, kan kırmızı, kankızıl, kankurutan, kan nakli, kan otu, kan pahası, kan parası, kan plazması, kan portakalı, kan pulcuğu, kan serumu, kan şekeri, kan taşı, kan unu, kan uyuşmazlığı, kan zehirlenmesi, kana kan, kanı ayaklı, kanı bozuk, kanı sıcak, ak kan, kirli kan, safkan, tazekan, temiz kan, kardeşkanı, tavşankanı
OK
[isim]
-
Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
[matematik]
-
Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ok atmak
- ok gibi (yerinden) fırlamak
- ok yaydan (veya yayından) çıkmak
Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku
ON
[isim]
-
Dokuzdan sonra gelen sayının adı
[sıfat]
Ata Sözleri ve Deyimler
- on defa (veya kere)
- on parmağı boğazında olmak
- on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
- on parmağında on kara
Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü
UN
[isim]
-
Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
Ata Sözleri ve Deyimler
- un ufak etmek
- un ufak olmak
- ununu elemek, eleğini asmak
Birleşik Kelimeler: un çorbası, un helvası, esmer un, has un, özlü un, balık unu, buğday unu, et unu, galeta unu, kan unu, mısır unu, pirinç unu, soya unu, yulaf unu
ONA
[zamir]
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: ona buna, sözüm ona
KANO
(Kelime Kökeni: Fransızca canot)
[isim]
AŞ
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşını, eşini, işini bil
- aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
- aş taşınca kepçeye paha olmaz
- aş tuz ile, tuz oran ile
Birleşik Kelimeler: aş damı, aşerme, aşevi, aşhane, aş ocağı, alaca aş, katıklı aş, arabaşı
KONU
[isim]
Birleşik Kelimeler: konu mankeni, ana konu, bahis konusu, söz konusu
AŞK
(Kelime Kökeni: Arapça ʿaşḳ)
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşka düşmek
- aşka gelmek
- aşk ağlatır, dert söyletir
- aşk olmayınca meşk olmaz
- aşk olsun
- aşk yapmak
Birleşik Kelimeler: aşkmerdiveni, ilanıaşk, karşılıksız aşk, yasak aşk, yıldırım aşkı
KAŞ
[isim] [anatomi]
[halk ağzında]
[halk ağzında]
-
Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set
[halk ağzında]
-
Ocağın veya şöminenin üst tarafında bulunan, üzerine malzeme konulan çıkıntı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaş (veya kaşını) yıkmak
- kaş göz etmek
- kaş göz işareti yapmak
- kaşı (veya kaşları) çatılmak
- kaşını gözünü eğmek
- kaşının altında gözün var dememek
- kaş ile göz, gerisi söz
- kaşla göz arasında
- kaşlarını çatmak
- kaş yapayım derken (veya yaparken) göz çıkartmak (veya çıkarmak)
Birleşik Kelimeler: kaşbastı, kaş jölesi, çatık kaş, çatma kaş, karakaş, baca kaşı, civankaşı, eyer kaşı, ocak kaşı, yüzük kaşı
[isim]
-
Antalya iline bağlı ilçelerden biri
ŞAN
(Kelime Kökeni: Arapça şān)
[isim]
Ata Sözleri ve Deyimler
- şanına yakışmak
- şanına yedirememek
- şanından olmak
- şan vermek
[isim] [müzik]
-
İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi
ŞAK
[isim]
-
Eni geniş bir şeyle vurulduğunda çıkan ses
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: şak şak
[isim] [eskimiş]
Birleşik Kelimeler: şakketmek
CAN
(Kelime Kökeni: Farsça cān)
[isim]
-
İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
[sıfat]
Ata Sözleri ve Deyimler
- cana (veya canına) can katmak
- cana gelecek mala gelsin
- cana kıymak
- can alacak nokta (veya yer)
- can alıp can vermek
- cana minnet saymak (veya bilmek)
- can atmak
- can başına sıçramak
- can baş üstüne
- can beslemek
- can boğazdan gelir (veya geçer)
- can borcunu ödemek
- can bostanda bitmez
- can bulmak
- can cana, baş başa
- can candan şirindir (veya tatlıdır)
- can canın yoldaşıdır
- can cümleden aziz
- can çekişmek
- can çekişmektense ölmek yeğdir
- can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
- candan geçmek
- can dayanmamak
- can derdinde olmak
- can derdine düşmek
- can gelmek
- canı acımak
- canı ağzına (veya boğazına) gelmek
- canı bayılmak
- canı burnuna (veya burnundan) gelmek
- canı burnundan çıkmak
- canı cana ölçmek
- canı canına (veya içine) sığmamak
- canı cehenneme
- canı çekilmek
- canı çekmek
- canı çıkasıca
- canı çıkmak
- canı çıksın!
- canı gelip gitmek
- canı gelmek
- canı gibi sevmek
- canı gitmek
- canı ile oynamak
- canı ile uğraşmak
- canı istemek
- canı isterse
- canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
- canım
- canım ciğerim
- canım dese canın çıksın diyor sanmak
- canımın içi
- canımı sokakta bulmadım
- canına acımamak
- canına değmek
- canına ezan okumak
- canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
- canına kastetmek
- canına kıymak
- canına minnet (olmak)
- canına okumak
- canına rahmet
- canına susamak
- canına tak demek (veya etmek)
- canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
- canına yandığım (veya yandığımın)
- canına yetmek
- canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
- canından geçmek
- canını acıtmak
- canını almak
- canını bağışlamak
- canını burnundan getirmek
- canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
- canını çıkarmak
- canını dar atmak
- canını dişine almak (veya takmak)
- canının derdine düşmek
- canının içine sokacağı gelmek
- canını sıkmak
- canını sokakta bulmamak
- canını vermek
- canını yakmak
- canın isterse
- canı sağ olsun!
- canı sıkılmak
- canı yanan eşek, attan yüğrük olur
- canı yanmak
- canı yerine gelmek
- canı yok mu?
- can kalmamak
- can kaygısına düşmek
- canlar!
- can olmak
- can sıkmak
- can vermek
- can yakmak
Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan