BÜZÜŞÜVERMEK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



BÜZÜŞÜVERMEK harflerini içeren 4 harfli 41 kelime bulunuyor. 4 harfli BÜZÜŞÜVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÜVEZ15, BÜVE14, ŞEVK13, ZEVK13, REVÜ12, ÜZÜM12, BEZM10, EVRE10, MÜZE10, ÜZME10, ÜŞME10, VERE10, BREŞ9, BEZE9, ÜMÜK9, ÜZRE9, EŞME8, EZME8, MEZE8, MEŞK8, MEŞE8, ÜRKÜ8, EŞEK7, KÜME7, KREŞ7, REZE7, ÜREM7, ZERK7, BERE6, BERK6, KÜRE6, KEBE6, ERME5, EKME5, EMEK5, KREM5, KEME5, MEKE5, EREK4, ERKE4, KERE4


EREK


[isim]
  • Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef

    Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur. - Azra Erhat

Birleşik Kelimeler: erek bilimi


ERKE


[isim] [fizik]
  • Enerji
[felsefe]
  • Pozitif bilimlerde iş başarma gücü, bir direnmeyi yenme gücü

KERE (Kelime Kökeni: Arapça kerre)


[isim]
  • Kez, yol, defa, sefer

    Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran! - Burhan Felek

Birleşik Kelimeler: bin kere, bir kere, kırk kere, milyon kere, otuz kere, yüz kere


ERME


[isim]
  • Ermek işi

EKME


[isim]
  • Ekmek işi

EMEK


[isim]
  • Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, mesai, zahmet

    Ücret emeğin karşılığıdır. - Anayasa

[toplum bilimi]
  • İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emeği geçmek
  • emek çekmek
  • emek harcamak
  • emek olmadan yemek olmaz
  • emek vermek

Birleşik Kelimeler: artık emek, el emeği, göz emeği, sağdıç emeği


KREM (Kelime Kökeni: Fransızca crème)


[isim]
  • Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde
[sıfat]
  • Bu kıvamda hazırlanmış olan

    Krem deterjan.

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Vücutlarının yumuşaklığını gösteren açık renk, krem veya beyaz elbiseler içinde... - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: nemlendirici krem, patakrem, toparlayıcı krem, göz altı kremi, güneş kremi, saç kremi, tıraş kremi


KEME


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük sıçan

Birleşik Kelimeler: karakeme


MEKE


[isim] [halk ağzında]
  • Su kıyılarındaki böcekleri yiyerek yaşayan yaban ördeği

Birleşik Kelimeler: sakar meke

[isim] [halk ağzında]
  • Mısır ve tanesi

BERE


[isim]
  • Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük
[isim]
  • Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık

    Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi. - Abdülhak Şinasi Hisar


BERK


[sıfat]
  • Sert, katı

KÜRE (Kelime Kökeni: Arapça kure)


[isim] [matematik]
  • Bütün noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı cisim

Birleşik Kelimeler: küre kuşağı, ağır küre, ateş küre, düzlem küre, güney küre, hava küre, ışık küre, kuzey küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre, yerküre, gök küresi

[isim] [madencilik]
  • Madenci ocağı, maden fırını
[isim]
  • Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri

KEBE


[isim]
  • Kısa kepenek

    Eşek gitti. Üstünde yeni kebe de vardı. - Memduh Şevket Esendal


EŞEK


[isim] [hayvan bilimi]
  • Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan, uzun kulaklı (Equus asinus)

    Arkadaşını böyle dar vakit eşeğin üstünde görünce koştu. - Fakir Baykurt

[halk ağzında]
  • Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşeğe altın semer vursalar yine eşektir
  • eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış
  • eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek
  • eşeği dama çıkaran yine kendi indirir
  • eşeği düğüne çağırmışlar, "ya su lazımdır ya odun" demiş
  • eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek (veya koymak)
  • eşeğini sağlam kazığa bağlamak
  • eşeğin kuyruğu gibi
  • eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa
  • eşeğin ölümü köpeğe ziyafettir (veya düğündür)
  • eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
  • eşeği yoldan çıkaran sıpanın oynaması
  • eşek at olmaz, ciğer et olmaz
  • eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez
  • eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz
  • eşek derisi gibi
  • eşek eşeği ödünç kaşır
  • eşek gibi
  • eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır)
  • eşek kadar
  • eşek kocamakla tavla başı olmaz
  • eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz
  • eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır
  • eşek sudan gelinceye kadar dövmek
  • eşekten düşmüşe (veya düşmüş karpuza) dönmek

Birleşik Kelimeler: eşek arısı, eşekbaşı, eşek cenneti, eşek davası, eşek dikeni, eşek hıyarı, eşek inadı, eşek kafalı, eşekkulağı, eşek marulu, eşek maydanozu, eşekoğlueşek, eşek otu, eşek sıpası, eşeksırtı, eşek şakası, şeddeli eşek, uzuneşek, marsıvan eşeği, ocakeşeği, yaban eşeği, yereşeği


KÜME


[isim]
  • Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup

    Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler. - Nabizade Nâzım

[eğitim bilimi]
  • Bir sınıfta öğrencilerin, belli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek
[spor]
  • Durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan alt grup
[spor]
  • Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kümeden düşmek
  • kümeye çıkmak

Birleşik Kelimeler: küme bulut, küme çalışması, bir küme, boş küme, çift küme, denk küme, toplumsal küme, üst küme, ayrık kümeler, öncüller kümesi, yıldız kümesi