BÜRÜNÜVERMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



BÜRÜNÜVERMEK harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli BÜRÜNÜVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BÜRÜM12, BÜKÜM12, VERME12, VEREM12, BÜRÜK11, BÜKÜN11, EVREN11, KEVEN11, BÜKME10, ÜRÜME10, BÜKEN9, RÜKÜN9, ÜRKME8, ÜREME8, BENEK7, ERMEK6, KEREM6, KEMER6, KEMRE6, MEREK6, ERKEN5, NEKRE5


ERKEN


[zarf]
  • Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı

    Sakın geç kalma, erken gel. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır
  • erken kalktım işime, şeker kattım aşıma

Birleşik Kelimeler: erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı


NEKRE (Kelime Kökeni: Arapça nekre)


[sıfat] [eskimiş]
  • Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci

    Nekre ve zarif, iyi bir hatipti. - Falih Rıfkı Atay


ERMEK


[-e]
  • Erişmek

    Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
[nesnesiz]
  • Ürün olgunlaşmak

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[nesnesiz] [din bilgisi]
  • Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erdiğine erer, ermediğine taş atar

Birleşik Kelimeler: aşermek


KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)


[isim] [eskimiş]
  • Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kerem buyurun (veya eyleyin)
  • kerem etmek

Birleşik Kelimeler: kerem sahibi


KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)


[isim]
  • Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı

    Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Tümsekli

    Kemer burun.

[anatomi]
  • Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı

    Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.

[jeoloji]
  • Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
[mimarlık]
  • İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı

    Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay

[eskimiş]
  • Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemer (veya kemerini) sıkmak
  • kemeri dolu olmak

Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri

[isim]
  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KEMRE


[isim] [halk ağzında]
  • Gübre, tezek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemre bağlamak


MEREK


[isim] [halk ağzında]
  • Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır

BENEK


[isim]
  • Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta, puan

    Burunlar koyu renkte beneklerle kaplıdır. - Salâh Birsel

[gök bilimi]
  • Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm, fakül

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ak benek, sarı benek


ÜRKME


[isim]
  • Ürkmek işi, tevahhuş

ÜREME


[isim]
  • Üremek işi
[biyoloji]
  • Canlıların cinsel hücrelerinin birleşmesinden ortaya çıkan tohumla veya doğrudan doğruya oluşturdukları sporlarla çoğalmaları, tenasül

Birleşik Kelimeler: üreme organları, döllenmesiz üreme, eşeyli üreme, eşeysiz üreme, kendiliğinden üreme


BÜKEN


[isim] [anatomi]
  • Oynak kemikleri arasındaki açıları daraltan kasların genel adı, açan karşıtı

RÜKÜN (Kelime Kökeni: Arapça rukn)


[isim] [eskimiş]
  • Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü

BÜKME


[isim]
  • Bükmek işi
[spor]
  • Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı

Birleşik Kelimeler: gıcırı bükme


ÜRÜME


[isim]
  • Ürümek işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ürümesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir


BÜRÜK


[isim]
  • Çarşaf, başörtüsü