BÖNLÜK ile Oluşan Kelimeler (BÖNLÜK Kelime Türetme)



BÖNLÜK harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. BÖNLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bönlük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

BÖNLÜK16

5 Harfli Kelimeler

BÖLÜK15, ÖNLÜK13

4 Harfli Kelimeler

BÖLÜ14, ÖLÜK12

3 Harfli Kelimeler

BÖN11, ÖLÜ11, LÖK9, BÜK7, KÜL5, LÜK5

2 Harfli Kelimeler

ÖN8, NÜ4, ÜN4


NÜ (Kelime Kökeni: Fransızca nu)


[sıfat]
  • Çıplak
[isim]
  • Çıplak resim

ÜN


[isim]
  • Ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak)
  • üne kavuşmak


KÜL


[isim]
  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim] [eskimiş]
  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı


LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)


[isim] [eskimiş]
  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası


BÜK


[isim]
  • Dönemeç

ÖN


[isim]
  • Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı

    Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor. - Ahmet Ümit

[sıfat]
  • Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan

    Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önde gelmek
  • öne almak
  • öne çıkmak
  • öne düşmek
  • öne sermek
  • öne sürmek
  • önü alınmak
  • önünde ardında gidilmez
  • önüne arkasına bakmadan
  • önüne bakmak
  • önüne bir kemik atmak
  • önüne çıkmak
  • önüne dikilmek
  • önüne düşmek
  • önüne geçmek
  • önüne gelen
  • önüne geleni kapar, ardına geleni teper
  • önüne katmak
  • önünü almak
  • önünü ardını düşünmemek
  • önünü kesmek

Birleşik Kelimeler: ön ad, ön buharlaşma, ön büro, ön alım, ön avurt, önayak, ön ayak, ön belirti, ön bilgi, ön çalışma, ön damak, ön denetim, ön deyi, ön deyiş, ön doğru, ön ek, ön eleme, ön göğüs, öngörmek, öngörü, öngörülmek, ön gösterim, ön gün, ön hekim, ön içki, ön izleme, ön kabul, ön kayıt, ön kesinti, ön kol, ön koşul, ön lisans, ön oda, ön oluş, ön ödeme, ön proje, ön rapor, ön seçici, ön seçim, ön ses, ön sevişme, önsezi, ön soruşturma, ön söz, ön sözleşme, ön şart, ön tasar, ön tasım, ön teker, ön uyum, ön vurgu, ön yargı, ön yaylak, ön yüzbaşı, önden çekişli, önü sıra, önünde sonunda, göz önü, başı önünde, göz önünde


LÖK


[isim] [halk ağzında]
  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim] [halk ağzında]
  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

BÖN


[sıfat]
  • Budala, saf, avanak, ahmak

    Sandığınız kadar bön bir insan değilim ben. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bön bön bakmak


ÖLÜ


[sıfat]
  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı
[isim]
  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]
  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]
  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]
  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı


ÖLÜK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Canlılığı azalmış, hâlsiz

ÖNLÜK


[isim]
  • Herhangi bir iş genellikle de yemek yaparken giysi kirlenmesin diye giyilen, boyundan askılı ve bele bağlanan örtü, iş önlüğü

    Önünde önlük bağlı, kırk yaşlarında kadar bir kadın geldi. - Memduh Şevket Esendal

[eskimiş]
  • İlköğretim öğrencilerinin giydiği bir örnek giysi

Birleşik Kelimeler: iş önlüğü


BÖLÜ


[isim] [matematik]
  • Bölme işlemini gösteren `/` veya `:` işaretlerinin okunuşu, taksim

    `a/b` anlatımı, `a bölü b` diye okunur.


BÖLÜK


[isim]
  • Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım

    Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim. - Burhan Felek

[askerlik]
  • Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik

    Şehre giren kuvvetlerimiz iki süvari bölüğünden ibaretmiş. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[matematik]
  • On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı

    Birler bölüğü, binler bölüğü, milyonlar bölüğü.

Birleşik Kelimeler: bölükbaşı, bölük bölük, bölük pörçük, parça bölük, birimler bölüğü, levazım bölüğü, sade birimler bölüğü, söz bölüğü, süvari bölüğü, yüzlük birimler bölüğü, söz bölükleri


BÖNLÜK


[isim]
  • Bön olma durumu, budalalık, aptallık, sersemlik, saflık