BURUŞUKÇA Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



BURUŞUKÇA harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli BURUŞUKÇA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

UÇUŞ12, BURÇ10, ŞUUR9, UÇUK9, BURU8, ÇUKA8, ŞURA8, UŞAK8, UÇAK8, UÇAR8, ABUK7, BURA7, ÇARK7, RUBA7, ŞARK7, URBA7, BARK6, KURU6, URUK6, AKUR5, KURA5


AKUR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳūr)


[sıfat] [eskimiş]
  • Azgın, şiddetli

    Ben, akur bir kuvvetin üstünde uçuyor gibi pek çabuk yakınlaşan uzaklara bakıyor, bu azgın ata bindikçe daima duyduğum şeyleri tekrar hissediyordum. - Ömer Seyfettin


KURA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurʿa)


[isim]
  • İki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirleme, ad çekme

    Okulu bitirirken kurada Karaköse'yi çekince dağda taşta doya doya ata bineceği için seviniyordu. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kura çekmek
  • kurası olmak

Birleşik Kelimeler: kura efradı, kura neferi, kaçın kurası


KURU


[sıfat]
  • Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı

    Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Etkisi ve sonucu olmayan

    Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]
  • Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
[mecaz]
  • Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

    Kuru, zevksiz bir hayat.

[mecaz]
  • Akıcı olmayan, duygudan yoksun

    Kuru bir anlatım.

[isim]
  • Kuru fasulye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuru başına kalmak
  • kuruda kalmak
  • kuru gayret çarık eskitir
  • kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
  • kuru laf karın doyurmaz
  • kurunun yanında yaş da yanar
  • kuru tahtada kalmak

Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu


URUK


[isim] [eskimiş]
  • Soy, sülale

ABUK


[sıfat]
  • Saçma (söz, kişi, davranış)

BURA


[isim]
  • Bu yer

    En solda yarım ay biçiminde soyunma odaları ve duşlar bulunurdu ve burayı erkek çocuklar kullanırdı. - Ayla Kutlu


ÇARK (Kelime Kökeni: Farsça çarḫ)


[isim]
  • Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası

    Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor. - Sait Faik Abasıyanık

[askerlik]
  • Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çarka vermek (veya çektirmek)
  • çark çevirmek
  • çark etmek
  • çarkı döndürmek
  • çarkına etmek (veya okumak)

Birleşik Kelimeler: çarkıfelek


RUBA (Kelime Kökeni: İtalyanca roba)


[isim] [eskimiş]
  • Giysi, giyecek, urba

ŞARK (Kelime Kökeni: Arapça şarḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Doğu
[isim]
  • Doğu

Birleşik Kelimeler: Şark çıbanı, Şark kurnazlığı, Orta Şark, Yakın Şark


URBA (Kelime Kökeni: İtalyanca roba)


[isim] [halk ağzında]
  • Giysi

    Hemen belli olsun diye beyaz urbalar giyindi. - Nezihe Araz


BURU


[isim] [halk ağzında]
  • Sancı, buruntu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • burusu tutmak (veya tutulmak)


ÇUKA


[isim] [hayvan bilimi]
  • Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de yaşayan tekirlerin irisi

ŞURA


[isim]
  • Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer

    Şuraya oturmuştu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şuradan buradan

[isim]
  • Bir alanla ilgili olarak oluşturulan danışma kurulu

    Millî eğitim şûrası. Sağlık şûrası.


UŞAK


[isim]
  • Çocuk

Birleşik Kelimeler: uşakkapan, oğul uşak, çadıruşağı, yalı uşağı

[isim]
  • Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

UÇAK


[isim]
  • Kanatlarının altındaki havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı, tayyare

Birleşik Kelimeler: uçaksavar, dolmuş uçak, tepkili uçak, avcı uçağı, bombardıman uçağı, deniz uçağı