BULANDIRIVERME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



BULANDIRIVERME harflerini içeren 5 harfli 75 kelime bulunuyor. 5 harfli BULANDIRIVERME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bulandırıverme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Bulandırıverme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

MEVDU15, BAVLI14, BAVUL14, DUVAR14, DAVUL14, DEVAM14, DEVRE13, EDVAR13, VURMA13, VEBAL13, EMVAL12, MEVLA12, VERME12, VEREM12, VANLI12, VELUR12, EVREN11, ELVAN11, REVAN11, BADEM10, DUBLE10, DUBAR10, MEBDE10, BURMA9, BUNMA9, BULMA9, BENDE9, BELDE9, BEDEN9, BEDEL9, DUMAN9, DUALI9, DURMA9, DARBE9, DAMLI9, MADUN9, NEDBE9, RUMBA9, ARDIL8, AMBER8, BAREM8, DURAL8, DELME8, DERUN8, DERME8, DENME8, EDALI8, ERDEM8, ENDAM8, ILIMA8, MADER8, MADEN8, MEDAR8, RUBLE8, URBAN8, BELEN7, ELDEN7, ERDEN7, ENDER7, LADEN7, MIRRA7, MUARE7, MARUL7, MELUN7, NAMLI7, NAMLU7, RENDE7, ULEMA7, AMELE6, ENLEM6, EMARE6, MALEN6, REMEL6, ANELE5, NELER5


ANELE (Kelime Kökeni: İtalyanca anello)


[isim] [denizcilik]
  • Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka

NELER


Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle


AMELE (Kelime Kökeni: Arapça ʿamele)


[isim]
  • Gündelikle çalışan işçi

    Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: amele pazarı, amele taburu, amele yanığı, tanzifat amelesi


ENLEM


[isim] [coğrafya]
  • Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi

Birleşik Kelimeler: enlem dairesi


EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)


[isim] [eskimiş]
  • Belirti, iz, ipucu

    Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


MALEN (Kelime Kökeni: Arapça mālen)


[zarf] [eskimiş]
  • Malca

REMEL (Kelime Kökeni: Arapça remel)


[isim] [edebiyat]
  • Aruz ölçülerinden biri
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde bir usul

BELEN


[isim] [halk ağzında]
  • Bel
[isim]
  • Hatay iline bağlı ilçelerden biri

ELDEN


[zarf]
  • Doğrudan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elden almak

Birleşik Kelimeler: elden düşme, art elden, bir elden, ilk elden, tezelden


ERDEN


[sıfat]
  • Bakire
[zarf]
  • Bakire olarak, bakire bir biçimde

    Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir. - Selim İleri


ENDER (Kelime Kökeni: Arapça ender)


[sıfat]
  • Çok az, çok seyrek

    Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi. - Burhan Felek

[zarf]
  • Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde

    Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi. - Halikarnas Balıkçısı


LADEN (Kelime Kökeni: Farsça lāden)


[isim] [bitki bilimi]
  • Ladengillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, tüylü ve genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki (Cistus creticus)
[eskimiş]
  • Bu bitkiden elde edilen sürme, rastık

MIRRA (Kelime Kökeni: Arapça mirra)


[isim]
  • Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve

MUARE (Kelime Kökeni: Fransızca moiré)


[isim]
  • Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir kumaş türü, kareli kumaş
[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılan

MARUL (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Birleşikgillerden, geniş ve uzun olan yeşil yaprakları taze olarak yenilen bir bitki (Lactuca sativa)

    Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor. - Yusuf Atılgan

Birleşik Kelimeler: acı marul, kıvırcık marul, yabani marul, deniz marulu, eşek marulu, yağ marulu