BOĞULUŞ ile Oluşan Kelimeler (BOĞULUŞ Kelime Türetme)



BOĞULUŞ harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. BOĞULUŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Boğuluş kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

BOĞULUŞ22

5 Harfli Kelimeler

BULUŞ12

4 Harfli Kelimeler

BUĞU15, OĞUL13, OLUŞ9, BOLU8

3 Harfli Kelimeler

LOĞ11, BOŞ9, LOŞ7, BOL6, BUL6, ULU5

2 Harfli Kelimeler

ŞU6, BU5, OL3


OL


[sıfat] [eskimiş]
  • O gösterme sıfatı

    Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi

[zamir]
  • O gösterme zamiri

ULU


[sıfat]
  • Erdemleri bakımından çok büyük, yüce

    Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. - Reşat Nuri Güntekin


BU


[sıfat]
  • Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz

    Hiçbiri bu çocukların eline su dökemez. - Ahmet Ümit

[zamir]
  • En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz

    Oysa bizi bekleyen yaşam bu değildi. - Reha Mağden

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bu abdestle daha çok namaz kılınır
  • bu denli
  • bu kadar
  • bu kadar kusur kadı kızında da bulunur
  • bu minval üzere
  • buna değdi (idi) buna değmedi (idi) demek
  • bunda bir iş var
  • bundan
  • bundan iyisi can sağlığı
  • bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
  • bu sıcağa kar mı dayanır?
  • bu yana

Birleşik Kelimeler: bu açıdan, bu arada, bu bakımdan, bu cümleden, bu gidişle, bu gözle, bu haysiyetle, bu kabîl, bu meyanda, bu sefer, bu takdirde, bu takım, bu türlü, bu yönden, bu yüzden, bununla beraber, bununla birlikte, işbu, o bu, şu bu


BOL


[sıfat]
  • İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı

    Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bol doğramak

Birleşik Kelimeler: bol bol, bol bolamat, bol bulamaç, bol kepçe, bol keseden, bol paça, eli bol, gönlü bol

[isim]
  • Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki

BUL


[isim]
  • Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta

ŞU


[sıfat]
  • Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı niteleyen söz

    Bu parayı da şu adrese gönderiver. - Ayla Kutlu

[zamir]
  • Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan söz, şurası

    Bunu istemem, şunu isterim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şu denli
  • şu günlerde (veya sırada)
  • şu kadar
  • şu kadar ki
  • şuna bak!
  • şundan
  • şunun şurası
  • şusu busu

Birleşik Kelimeler: şu açıdan, şu bakımdan, şu bu, şu hâlde, şu takdirde, şu yönden, şu yüzden


LOŞ


[sıfat]
  • Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan

    İçeriye doğru gittiler, loş bir köşede, küçük bir masaya yerleştiler. - Halide Edip Adıvar


BOLU


[isim]
  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

OLUŞ


[isim]
  • Olma işi, vuku

    Nadire Hanım bir bakıma kocasının büyük adam oluşuna seviniyor. - Memduh Şevket Esendal

[felsefe]
  • Bir durumdan öteki duruma geçiş

Birleşik Kelimeler: birey oluş, ön oluş, dağ oluşu


BOŞ


[sıfat]
  • İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı

    Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. - Aka Gündüz

[mecaz]
  • Anlamsız

    Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi? - Nazım Hikmet

[mecaz]
  • Bilgisiz

    Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Bir işe yaramayan, yararsız

    Yaşlı başlı insanlarız, dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz. - Reşat Nuri Güntekin

[zarf] [mecaz]
  • Habersiz, hazırlıksız bir biçimde

    Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım. - Orhan Pamuk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • boşa almak
  • boşa çıkarmak
  • boşa çıkmak
  • boşa gitmek
  • boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz
  • boş atıp dolu tutmak (veya vurmak)
  • boşa vermek
  • boş başak dik durur
  • boş bırakmak
  • boş bırakmamak
  • boş bulunmak
  • boş çıkmak
  • boş çıkmamak
  • boş çuval ayakta (veya dik) durmaz
  • boş dönmek
  • boş durmak
  • boş durmamak
  • boş düşmek
  • boş gezenin boş kalfası
  • boş gezmek (veya gezinmek)
  • boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
  • boş gözlerle bakmak
  • boş ite menzil olmaz
  • boş kalmak
  • boş kile dipsiz ambar
  • boş konuşmamak
  • boş koymak
  • boş ol (veya olsun)
  • boş oturmak
  • boşta gezmek
  • boşta kalmak
  • boş torba ile at tutulmaz
  • boş ver!
  • boş vermek
  • boş yerine vurmak

Birleşik Kelimeler: boşboğaz, boş boş, boş inanç, boş kafalı, boş kâğıdı, boş küme, boş laf, boş yere, boşu boşuna, başıboş, eli boş, içi boş, kafası boş


LOĞ


[isim] [halk ağzında]
  • Yollarda, tarlalarda toprağı ezmek veya toprak damlı evlerin üstündeki killi toprağı sert bir katman durumuna getirmek için dam üzerinde yuvarlanan, silindir biçimindeki ağır taş, yuvgu, yuvak

BULUŞ


[isim]
  • Bulma işi

    Dün o evi güzel buluşum bir gerçekti. - Adalet Ağaoğlu

[edebiyat]
  • Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma

    Yazarın güzel buluşları var.

Birleşik Kelimeler: buluş belgesi, buluş hakkı


OĞUL


[isim]
  • Erkek evlat, mahdum

    Bir emrihak vaki olduğu zaman yerimize oğullarımız geçecek. - Feridun Fazıl Tülbentçi

[ünlem]
  • Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü

    Bu su onu da devirir oğul! - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oğul çıkarmak
  • oğul vermek

Birleşik Kelimeler: oğul balı, oğul otu, oğul uşak, oğul oğul, sütoğul, üvey oğul, âdemoğlu, amca oğlu, çapanoğlu, dayı oğlu, eloğlu, emmi oğlu, eşekoğlueşek, hala oğlu, hayvanoğluhayvan, herifçioğlu, hıyaroğluhıyar, hinoğlu, insanoğlu, itoğluit, kişioğlu, köpekoğlu, köpoğlu, köroğlu, kuloğlu, ölmezoğlu, sultanoğlu, uyaroğlu


BUĞU


[isim]
  • Su buharı

    Döşeme, suyun cızırtılarla soğuttuğu ağır bir taş gibi buğu içindeydi. - Yaşar Nabi Nayır

Birleşik Kelimeler: buğuevi, buğu kebabı, buğusu üstünde


BOĞULUŞ


[isim]
  • Boğulma işi