BOZKIRLI ile Oluşan Kelimeler (BOZKIRLI Kelime Türetme)



BOZKIRLI harflerinden oluşan 29 kelime bulunuyor. BOZKIRLI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bozkırlı kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

BOZKIRLI16

6 Harfli Kelimeler

BOZKIR13

5 Harfli Kelimeler

BIZIR12, KIZIL10, RIZIK10, KILIR7, LIKIR7

4 Harfli Kelimeler

BLOK7, ILIK6, KLOR5

3 Harfli Kelimeler

BOZ9, IRZ7, KOZ7, KIZ7, ZOR7, BOK6, BOL6, BOR6, IRK4, KOL4, KOR4, KIR4, KIL4, LOR4, LOK4, ROL4

2 Harfli Kelimeler

IR3, OK3, OL3


IR


[kimya]
  • İridyum elementinin simgesi
[isim]
  • 343 yır

OK


[isim]
  • Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
[matematik]
  • Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ok atmak
  • ok gibi (yerinden) fırlamak
  • ok yaydan (veya yayından) çıkmak

Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku


OL


[sıfat] [eskimiş]
  • O gösterme sıfatı

    Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi

[zamir]
  • O gösterme zamiri

IRK (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳ)


[isim]
  • Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu

    Türkler, insan olarak, ulus olarak doğunun en üstün ve şerefli ırkıdır. - Salâh Birsel

[biyoloji]
  • Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm

Birleşik Kelimeler: ırk ayrımı, ırk bilimi, ırk birliği, alt ırk, beyaz ırk, sarı ırk, siyah ırk


KOL


[isim] [anatomi]
  • İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
[anatomi]
  • Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü
[bitki bilimi]
  • Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal
[müzik]
  • Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
[tarih]
  • Karakol

    Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi. - Refik Halit Karay

[askerlik]
  • Kanat

    Sağ kol. Sol kol.

[denizcilik]
  • Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kola çıkmak
  • kol atmak
  • kol gezmek
  • kol kanat olmak (veya germek)
  • kolları kopmak
  • kollarını açmak
  • kollarının arasına almak
  • kollarını sallaya sallaya gelmek
  • kolları sıvamak
  • kolu kanadı kırılmak
  • koluna girmek
  • koluna kuvvet
  • kolunda altın bileziği olmak
  • kol uzatmak
  • kol vermek
  • kol vurmak

Birleşik Kelimeler: kolağası, kol ağzı, kol akımı, kol bağı, kolbastı, kolbaşı, kol böreği, kol değirmeni, kol demiri, kol emekçisi, kol kapağı, kol kemiği, kol kola, kol nizamı, kol saati, beşinci kol, çift kol, eğitsel kol, kafakol, karakol, karpuz kol, ön kol, sağkol, sağ kol, takma kol, kolu uzun, cırcır kolu, çengi kolu, dağ kolu, deve kolu, imdat kolu, iş kolu, kantar kolu, kapı kolu, keşif kolu, kumanda kolu, sürgü kolu, tulumba kolu, vites kolu, yay kolu, yürüyüş kolu, zuhuri kolu


KOR


[isim]
  • İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
[mecaz]
  • Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert

    Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. - Çetin Altan

[sıfat] [mecaz]
  • Kırmızı renkli

    Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kor dökmek
  • kor gibi
  • kor gibi yanmak

Birleşik Kelimeler: akkor


KIR


[isim]
  • Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk

    Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Kır sakal. Kır at.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan

Birleşik Kelimeler: gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı

[isim]
  • Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır

    Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı


KIL


[isim]
  • Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
[sıfat]
  • Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan

    Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü

[sıfat] [argo]
  • Huysuz, geçimsiz (kimse)
[bitki bilimi]
  • Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıl (kadar) kalmak
  • kıl gibi
  • kılı kıpırdamamak
  • kılı kırk yarmak
  • kılına dokunmamak
  • kılına halel gelmemek
  • kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
  • kıl kapmak
  • kıl olmak

Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar


LOR (Kelime Kökeni: Farsça lor)


[isim]
  • Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir

    Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: soya loru


LOK (Kelime Kökeni: İngilizce lock)


[isim] [denizcilik]
  • Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz

ROL (Kelime Kökeni: Fransızca rôle)


[isim] [sinema] [tiyatro]
  • Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı

    Genç bir çocuk yanıma sokuldu, artistliğe hevesliymiş, eğer filmde rol verirsek bedava artistlik yaparmış. - Fikret Otyam

[mecaz]
  • Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev

    Ev kadını rolünü çok ciddiyetle ele almıştım. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Gerçek olmayan davranış, gösteriş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rol almak
  • rol çalmak
  • rol kesmek
  • rol oynamak
  • rolüne çıkmak
  • rolü olmak
  • rol yapmak

Birleşik Kelimeler: rol çatışması, rol iflası, başrol


KLOR (Kelime Kökeni: Fransızca chlore)


[isim] [kimya]
  • Atom numarası 17, atom ağırlığı 35,5 olan, normal sıcaklıkta gaz durumunda bulunan, halojenlerden bir element (simgesi Cl)

Birleşik Kelimeler: klor hidrat, klor hidrik asit, klorölçer


ILIK


[sıfat]
  • Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak

    Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir. - Asaf Halet Çelebi


BOK


[isim]
  • Dışkı
[kaba konuşmada]
  • Güç durum

    Boka batmak. Boka düşmek.

[sıfat] [kaba konuşmada]
  • Hor görülen, tiksinilen

    Bırak şu bok herifi!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bok (veya bokun) soyu
  • boka nispetle tezek amberdir
  • bok atmak
  • bok canına olsun
  • bok etmek (veya bokunu çıkarmak)
  • bok karıştırmak
  • boku çıkmak
  • bokunda boncuk bulmak
  • bokuyla kavga etmek
  • bok üstün bok
  • bok yedi başı
  • bok yemek
  • bok yemek düşer
  • bok yemenin Arapçası
  • bok yoluna gitmek

Birleşik Kelimeler: bok böceği, bok püsür, boku bokuna, demir boku, kazboku


BOL


[sıfat]
  • İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı

    Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bol doğramak

Birleşik Kelimeler: bol bol, bol bolamat, bol bulamaç, bol kepçe, bol keseden, bol paça, eli bol, gönlü bol

[isim]
  • Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki