BELÇİKA Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler



BELÇİKA harflerini içeren 3 harfli 23 kelime bulunuyor. 3 harfli BELÇİKA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAÇ8, ÇİL6, ÇEK6, ÇAL6, ÇAK6, KAÇ6, ABE5, ABİ5, BAL5, BEK5, BEL5, LEB5, ALİ3, ELK3, ELA3, İLK3, İLE3, İLA3, İKA3, KİL3, KAL3, KEL3, LAK3


ALİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿālī)


[sıfat]
  • Yüce, yüksek

    Bu bizim en büyük, en şanlı, en ali bir günümüz, en mukaddes millî bayramımız. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: Babıali, zatıalileri, zatıaliniz

[isim]
  • `Kurnazca ve haince düzen` anlamında Ali Cengiz oyunu, `çok zorba` anlamında Ali kıran baş kesen, `bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek` anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz

ELK (Kelime Kökeni: İngilizce elk)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik

ELA


[isim]
  • Gözde sarıya çalan kestane rengi
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Ela gözlerini sevdiğim dilber / Seni görmeyeli göresim geldi - Karacaoğlan


İLK


[sıfat]
  • Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
[isim]
  • Herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni

    İnsanı insan yapan duyguların ilkidir aşk. - Necati Cumalı

[zarf]
  • Birinci olarak, en başta

    İşte, önüme ilk çıkan kitapçıda, önüme ilk çıkan İngilizce kitaplara bakıyorum. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilk vuran okçudur

Birleşik Kelimeler: ilk adım, ilk ağızda, ilkbahar, ilk bakışta, İlk Çağ, ilk çeyrek, ilk devre, ilk dördün, ilk elden, ilk gençlik, ilk gösteri, ilk göz ağrısı, ilkgüz, ilk kânun, ilk mektep, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim, ilk önce, ilk örnek, ilk planda, ilk sezi, ilk tasarım, ilk teşrin, ilk yardım, ilk yarı, ilkyaz


İLE


[bağlaç]
  • Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz

    Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... ile beraber


İLA (Kelime Kökeni: Arapça ilā)


[edat] [eskimiş]
  • Belirtilen sayıların da dâhil edildiği aralığı anlatan söz

    Bugün Ege'de rüzgâr üç ila beş kuvvetinde esecekmiş.


KİL (Kelime Kökeni: Farsça gil)


[isim]
  • Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak

Birleşik Kelimeler: kil taşı, arı kil, lekeci kili


KAL


[isim] [madencilik]
  • Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi

Birleşik Kelimeler: kalhane

[isim] [eskimiş]
  • Söz, lakırtı, laf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale almamak


KEL (Kelime Kökeni: Farsça kel)


[sıfat]
  • Saçı dökülmüş olan (kimse)

    Simitçi kumraldı, saçları dökülmüştü, evet basbayağı keldi adam. - Ahmet Ümit

[mecaz]
  • Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)

    Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Gelişmemiş, cılız (bitki)

    Kel bir ağaç.

[mecaz]
  • İçinde az eşya bulunan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kel başa şimşir tarak
  • kele köseden yardım olmaz
  • keli görünmek
  • keli kızmak
  • keli körü toplamak
  • kelin ayıbını takke örter
  • kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur)
  • kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
  • kel yanında kabak anılmaz

Birleşik Kelimeler: kelaynak, kel kâhya, keloğlan


LAK


[isim]
  • Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk

ABE


[ünlem] [halk ağzında]
  • Seslenmek ve dikkati çekmek için özellikle Rumeli'de kullanılan bir söz

ABİ


[isim]
  • 343 ağabey

BAL


[isim]
  • Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bal alacak çiçeği bilmek (veya bulmak)
  • bal bal demekle ağız tatlanmaz
  • bal dök de yala
  • bal gibi
  • balı dibinden, yağı yüzünden
  • balın âlâsı oğlun tazesinden
  • balı olan bal yemez mi?
  • balı parmağı uzun yemez, kısmetlisi yer
  • bal ile kaymak yenir ama her keseye göre değil
  • bal olan yerde sinek de olur
  • bal sağmak
  • bal tutan parmağını yalar

Birleşik Kelimeler: bal arısı, balçiçeği, bal dudak, balgümeci, balhane, bal kabağı, bal kelebeği, balköpüğü, bal mumu, bal özü, bal peteği, bal rengi, acı bal, deli bal, süzme bal, ağaç balı, çam balı, gümeç balı, gün balı, kedi balı, kehribar balı, meyan balı, oğul balı, pamuk balı


BEK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Sert, katı
[isim] [spor]
  • Savunma oyuncusu

    Bekle haf genel olarak gol atmaz, alkışlanmaz, göklere çıkarılmaz. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: sağ bek, sol bek

[isim]
  • Hava gazı lambasının ucu

BEL


[isim] [halk ağzında]
  • İşaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel etmek

[isim] [anatomi]
  • İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm

    Kolum, boynundan beline doğru kayıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[anatomi]
  • Bu bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi

    Bel ağrısı.

[anatomi]
  • Hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bağlamak
  • belden aşağı vurmak
  • beli açılmak
  • beli bükülmek
  • beli çökmek
  • belini bükmek
  • belini doğrultmak
  • belini kırmak
  • belini vermek
  • bel kırmak
  • bel vermek

Birleşik Kelimeler: bel ağrısı, bel bağı, bel evladı, bel fıtığı, belgevşekliği, bel kemeri, belkemiği, bel kemiği, bel kündesi, belsoğukluğu, beli bükük, yarı bel, yol bel, etek belde, elibelinde, eteği belinde, kantarı belinde

[isim] [fizyoloji]
  • Meni

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beli gelmek
  • belinden gelmek

[isim]
  • Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bellemek

Birleşik Kelimeler: çatal bel

[isim] [fizik]
  • Ses şiddetiyle ilgili birim