BELGEGEÇERLETME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



BELGEGEÇERLETME harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli BELGEGEÇERLETME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GEÇME13, ÇERGE12, GEÇER12, GEREÇ12, BELGE11, GEBRE11, GELME10, GEMRE10, GERME10, ÇELME9, LETÇE8, REÇEL8, BETER7, ELBET7, TEBER7, ELEME6, METRE6, MERET6, REMEL6, TEMEL6, TELEM6, TERME6


ELEME


[isim]
  • Elemek işi, eliminasyon
[spor]
  • Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı

Birleşik Kelimeler: eleme sınavı, ön eleme


METRE (Kelime Kökeni: Fransızca mètre)


[isim] [matematik]
  • Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi

    İskenderun Körfezi'ne sekiz yüz metre yukarıdan bakıyordum. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: metrekare, metreküp, metre sistemi, akselerometre, alkalimetre, alkolmetre, altimetre, ampermetre, anemometre, areometre, asidimetre, azotometre, barometre, bolometre, çelik metre, dansimetre, debimetre, dekametre, densimetre, desimetre, dilatometre, dinamometre, elektrodinamometre, elektrometre, fotometre, füzyometre, galvanometre, gazometre, grafometre, gramsantimetre, grizumetre, hektometre, hidrometre, higrometre, interferometre, kalorimetre, kilogrammetre, kilometre, klinometre, kolorimetre, kronometre, lüksmetre, manometre, manyetometre, mikrometre, milimetre, minimetre, odyometre, oleometre, ozonometre, ödyometre, parametre, parkmetre, pedometre, piknometre, pirometre, plüviyometre, polarimetre, radyometre, sakarimetre, sakkarometre, santimetre, sülfürimetre, şerit metre, takeometre, takimetre, takometre, taksimetre, tansiyometre, telefonometre, telemetre, termometre, voltametre, voltmetre


MERET (Kelime Kökeni: Arapça mārid)


[isim]
  • Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü

    Ben de öyle söyledim. Bırakalım artık şu meredi, dedim. - Ahmet Ümit

[sıfat] [halk ağzında]
  • Uğursuz

REMEL (Kelime Kökeni: Arapça remel)


[isim] [edebiyat]
  • Aruz ölçülerinden biri
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde bir usul

TEMEL (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü

    Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor. - Halide Edip Adıvar

[sıfat] [mecaz]
  • En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz

    Devletin temel kanununun adı Anayasa'dır. - Burhan Felek

[mecaz]
  • Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler

    Temelde sıradan bir Fransız vodviline dayanırdı oynadıkları oyun. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • temel atmak
  • temel kakmak
  • temel tutmak

Birleşik Kelimeler: temel bilimler, temel cümle, temel çivisi, temel direği, temel direk, temel duruş, temel duvarı, temel eğitim, temel haklar, temel harf, temel kazısı, temel öğretim, temel önerme, temel sayılar, temel taşı, temel tümce


TELEM (Kelime Kökeni: Fransızca téléimprimeur sözünün kısaltılmış biçimi)


[isim]
  • Bir metnin doğrudan doğruya gönderilmesini ve alıcı olarak basımevi harfleriyle yazılmasını sağlayan araç

TERME (Kelime Kökeni: Farsça terme)


[isim] [halk ağzında]
  • Bir tür yaban turpu
[isim]
  • Samsun iline bağlı ilçelerden biri

BETER (Kelime Kökeni: Farsça bedter)


[sıfat]
  • Daha kötü, çok kötü

    Çöller, Yemen ellerinden beter imiş. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beter etmek
  • beterin beteri var

Birleşik Kelimeler: besbeter, beş beter


ELBET (Kelime Kökeni: Arapça elbet)


[zarf]
  • Elbette

    Gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında. - Elif Şafak


TEBER (Kelime Kökeni: Farsça teber)


[isim] [eskimiş]
  • Balta

LETÇE


[isim]
  • Letonca

REÇEL (Kelime Kökeni: Farsça rīçāl)


[isim]
  • Meyvelerin şekerle kaynatılmasıyla hazırlanan tatlı

    Onlar kahve, süt hatta kışın salep içmeyi, zeytin, peynir, reçel ve ekmek yemeyi tercih ederler. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ayva reçeli, çilek reçeli, erik reçeli, kayısı reçeli, kızılcık reçeli, kiraz reçeli, meyve reçeli, vişne reçeli


ÇELME


[isim]
  • Çelmek işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çelme atmak (veya takmak veya vurmak)


GELME


[isim]
  • Gelmek işi

    Ne söylense duyulur bir ürperme sesinde / Neden hayır olmasın üç beyin gelmesinde - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]
  • Gelmiş olan

    Avrupa'dan gelme bir televizyon.

[sıfat]
  • Yetişme

    İyi aileden gelme çocuk.

[fizik]
  • Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi

Birleşik Kelimeler: bilmezlikten gelme, gidip gelme


GEMRE


[isim] [bitki bilimi]
  • Son turfanda yetişen, sert kabuklu bir tür siyah üzüm

Birleşik Kelimeler: pembegemre