BAŞYAVERLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



BAŞYAVERLİK harflerini içeren 6 harfli 30 kelime bulunuyor. 6 harfli BAŞYAVERLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YAVŞAK17, ŞEVKLİ15, ŞALVAR15, EVLİYA14, KLAVYE14, VİKAYE14, ALİVRE12, KALEVİ12, KAVELA12, ALAYİŞ11, BEŞLİK11, ŞARABİ11, BAKİYE10, BEYLİK10, BAYRAK10, AŞİKAR9, AŞKALE9, KAŞELİ9, ŞALAKİ9, AKLİYE8, BAKİRE8, BALKAR8, EKABİR8, İLARYA8, KABARE8, KABİLE8, RİYALA8, RAKİBE8, YARLİK8, KARELİ6


KARELİ


[sıfat]
  • Karelere bölünmüş, üstünde kareleri olan, damalı, satrançlı

    Dokuz kat elbiseniz arasında, iri siyah kareli elbisenizi bulamamışlar. - Necip Fazıl Kısakürek


AKLİYE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳliyye)


[isim] [eskimiş] [tıp]
  • Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu

    Akliye hekimi.

[felsefe] [toplum bilimi]
  • Akılcılık

BAKİRE (Kelime Kökeni: Arapça bākire)


[sıfat]
  • Cinsel ilişkide bulunmamış (dişi), kızoğlan, kızoğlankız, erden

    Bu mahallede bakire kızları bakkal dükkânına bile yollamıyorlar. - Peyami Safa


BALKAR


[isim]
  • Malkar

EKÂBİR (Kelime Kökeni: Arapça ekābir)


[isim] [eskimiş]
  • Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler

    Kaymakam beyin hemen arkasında kalan ekâbiri umursamadan sıtma doktoru da kalkmıştı. - Tarık Buğra

[alay yollu]
  • Kendini beğenmiş kimse

    Senin gibi ekâbir bir adam bu tür haberlerin peşinde koşturmaz. - Ahmet Ümit


İLARYA (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Gümüş balığının küçüğü

KABARE (Kelime Kökeni: Fransızca cabaret)


[isim]
  • Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri

Birleşik Kelimeler: kabare tiyatrosu


KABİLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳabīle)


[isim] [toplum bilimi]
  • Boy (II)

    Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir. - Cemil Meriç


RİYALA (Kelime Kökeni: İtalyanca reale)


[isim] [tarih]
  • Osmanlı donanmasında tuğamirale eş bir rütbe

RAKİBE (Kelime Kökeni: Arapça raḳībe)


[isim] [eskimiş]
  • Kadın rakip

    Kocalarının aşkına sahip ve hâkim olmak hususundaki mübarezede kadınlar rakibelerine nispetle pek müsait olmayan bir mevkide bulunurlar. - Hüseyin Cahit Yalçın


YÂRLİK


[isim]
  • Yâr olma durumu

    Uysal, belli belirsiz mahzun, böylece de analığıyla, yârlik ve eşliği ile noksansız bir kadınlık özlediğini sezdirten bir mizaç... - Tarık Buğra


AŞİKÂR (Kelime Kökeni: Farsça āşikār)


[sıfat]
  • Açık, apaçık, belli, meydanda

    Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşikâr etmek
  • aşikâr olmak


AŞKALE


[isim]
  • Erzurum iline bağlı ilçelerden biri

KAŞELİ


[sıfat]
  • Kaşesi olan
[isim]
  • İşverenin, kendisine başkaca bir yükümlülüğü olmadan çalışma süresine göre ücret verdiği kimse

ŞALAKİ (Kelime Kökeni: Farsça şāl + Yunanca)


[isim] [eskimiş]
  • Şal taklidi kumaş