BAŞMUBASSIR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



BAŞMUBASSIR harflerini içeren 5 harfli 31 kelime bulunuyor. 5 harfli BAŞMUBASSIR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BASIŞ12, BAMBU11, BARIŞ11, ABRAŞ10, ABBAS10, BASIM10, SARIŞ10, BURSA9, BURMA9, BARBA9, BASMA9, BASUR9, MUSIR9, RUMBA9, SUSMA9, SUSAM9, SUBRA9, SAMBA9, SABUR9, SABIR9, ŞUARA9, ŞAMAR9, AMBAR8, BASAR8, MISRA8, SIRMA8, SAMUR8, SAMSA8, SARIM8, IRAMA7, SARMA7


IRAMA


[isim]
  • Iramak işi

SARMA


[isim]
  • Sarmak işi

    Evlerindeki düzensizliğin, yozlaşmanın ve erinçsizliğin her yanı sarmasının yaratıcısı annesiydi. - Muzaffer Uyguner

[askerlik]
  • Çevirme
[madencilik]
  • Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk
[sıfat]
  • Sarılarak yapılan

    Sarma yay.

Birleşik Kelimeler: sarma kafiye, ciğer sarma, kilit sarma, zeytinyağlı sarma, lahana sarması, tavuk sarması, yaprak sarması


AMBAR (Kelime Kökeni: Farsça anbār)


[isim]
  • Genellikle tahıl saklanan yer

    Asker ambarlarında buğday var. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge

    Buğday ambarımız Konya.

[mimarlık]
  • Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 santimetre olan küp ölçek

    Şu dört yüz elli dört kuruş, iki ambar kum. - Halit Fahri Ozansoy

[ticaret]
  • Eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık

Birleşik Kelimeler: ambar memuru, ambarda kurutma, kırkambar, tahıl ambarı


BASAR (Kelime Kökeni: Arapça baṣar)


[isim] [eskimiş]
  • Göz
[mecaz]
  • İleriyi görme, algılama yetisi
[isim] [halk ağzında]
  • Merdivenin ayakla basılan yüzeyi

MISRA (Kelime Kökeni: Arapça miṣrāʿ)


[isim] [edebiyat]
  • Dize

SIRMA


[isim]
  • Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel

    Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş. - Refik Halit Karay

[sıfat]
  • Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan

    Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: sırma saç


SAMUR (Kelime Kökeni: Arapça semmūr)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sansargillerden, Kuzey Avrupa'da yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, postu için avlanan küçük hayvan (Martes zibellina)
[sıfat]
  • Bu hayvanın postundan yapılan

Birleşik Kelimeler: samur kaşlı, samur kürk, su samuru


SAMSA


[isim]
  • Baklavaya benzeyen bir tür hamur tatlısı

SARIM


[isim]
  • Sarma işi
[fizik]
  • Elektromıknatıslarda makara biçiminde sarılan iletken telin her bir halkası

BURSA


[isim]
  • Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

BURMA


[isim]
  • Burmak işi

    Ani bir diş ağrısı gibi, manevi bir sancı ruhumu burmaya başladı. - Hüseyin Cahit Yalçın

[sıfat]
  • Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış

    Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim. - Halide Edip Adıvar

[halk ağzında]
  • Musluk
[halk ağzında]
  • Eğrilmek için bükülmüş yün
[halk ağzında]
  • Yaşken burularak kurutulan ot

    Arabacılık, sararsın burmayı, çalarsın kamçıyı, haylarsın hayvanı geçer gidersin. - Ahmet Rasim

[halk ağzında]
  • Kuru incir

Birleşik Kelimeler: sarığıburma


BARBA (Kelime Kökeni: İtalyanca barba)


[isim] [eskimiş]
  • İhtiyar Rum meyhanecisi

    Barba, şuradan bize yarım okka rakı doldur. - Mahmut Yesari


BASMA


[isim]
  • Basmak işi

    Eşyanın üstüne çıkıp basmaya, üstünde zıplamaya başladık. - Ayla Kutlu

[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılan

    Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti. - Peyami Safa

[jeoloji]
  • Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı
[sıfat]
  • Basılmış, matbu
[halk ağzında]
  • Gübre, tezek

Birleşik Kelimeler: basmahane, basma kalıbı, basmakalıp, basmayazı, akbasma, albasma, emme basma tulumba, para basma, taban basma, deniz basması, kırk basması, taş basması


BASUR (Kelime Kökeni: Arapça bāsūr)


[isim] [tıp]
  • Kalın bağırsağın alt bölümünde ve anüste toplardamarların genişlemesiyle oluşan varis, hemoroit

Birleşik Kelimeler: basur memesi, basur otu


MUSIR (Kelime Kökeni: Arapça muṣirr)


[sıfat] [eskimiş]
  • Bir söz veya düşüncede direnen, ayak direyen (kimse)