BAŞMİSAFİR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



BAŞMİSAFİR harflerini içeren 5 harfli 26 kelime bulunuyor. 5 harfli BAŞMİSAFİR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MAFİŞ15, AFŞAR14, FARAŞ14, ŞAFİİ14, BAFRA13, FARBA13, MASİF13, FİRMA12, FRİSA12, İSRAF12, SAFRA12, SAFİR12, ABRAŞ10, BASMA9, İŞMAR9, SAMBA9, ŞAMAR9, ASABİ8, AŞARİ8, AMBAR8, BİRİM8, BASAR8, ARABİ7, MİRAS7, SARMA7, ARAMİ6


ARAMİ (Kelime Kökeni: Arapça ārāmī)


[isim]
  • MÖ 11-8. yüzyıllarda Mezopotamya'da yaşamış bir halk

ARABİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿarabī)


[isim]
  • Arapça
[sıfat]
  • Araplarla ilgili, Araplara özgü olan

Birleşik Kelimeler: zamkıarabi


MİRAS (Kelime Kökeni: Arapça mīrās̱)


[isim] [hukuk]
  • Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
[mecaz]
  • Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
[mecaz]
  • Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey

    Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı. - İhsan Oktay Anar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mirasa konmak
  • miras helal, hele al demişler
  • miras yemek

Birleşik Kelimeler: mirasyedi, reddimiras, baba mirası


SARMA


[isim]
  • Sarmak işi

    Evlerindeki düzensizliğin, yozlaşmanın ve erinçsizliğin her yanı sarmasının yaratıcısı annesiydi. - Muzaffer Uyguner

[askerlik]
  • Çevirme
[madencilik]
  • Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk
[sıfat]
  • Sarılarak yapılan

    Sarma yay.

Birleşik Kelimeler: sarma kafiye, ciğer sarma, kilit sarma, zeytinyağlı sarma, lahana sarması, tavuk sarması, yaprak sarması


ASABİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣabī)


[sıfat]
  • Sinirli

    Bu sebepsiz ağrılar gibi onun her şeyi asabi mizacının belirtisi idi. - Tarık Buğra

[zarf]
  • Sinirli bir biçimde

    Artık çok daha asabi çıkıyordu Gaba'nın sesi. - Nazım Hikmet


AŞARİ (Kelime Kökeni: Arapça aʿşārī)


[isim] [eskimiş] [matematik]
  • Ondalık

AMBAR (Kelime Kökeni: Farsça anbār)


[isim]
  • Genellikle tahıl saklanan yer

    Asker ambarlarında buğday var. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge

    Buğday ambarımız Konya.

[mimarlık]
  • Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 santimetre olan küp ölçek

    Şu dört yüz elli dört kuruş, iki ambar kum. - Halit Fahri Ozansoy

[ticaret]
  • Eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık

Birleşik Kelimeler: ambar memuru, ambarda kurutma, kırkambar, tahıl ambarı


BİRİM


[isim]
  • Bir kümenin her elemanı
[dil bilgisi]
  • Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite

Birleşik Kelimeler: birimkare, birimküp, birim tüketimi, birimler bölüğü, son birim, biçim birimi, leksik birimi, nazım birimi, para birimi, ses birimi, sözlük birimi, zaman birimi


BASAR (Kelime Kökeni: Arapça baṣar)


[isim] [eskimiş]
  • Göz
[mecaz]
  • İleriyi görme, algılama yetisi
[isim] [halk ağzında]
  • Merdivenin ayakla basılan yüzeyi

BASMA


[isim]
  • Basmak işi

    Eşyanın üstüne çıkıp basmaya, üstünde zıplamaya başladık. - Ayla Kutlu

[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılan

    Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti. - Peyami Safa

[jeoloji]
  • Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı
[sıfat]
  • Basılmış, matbu
[halk ağzında]
  • Gübre, tezek

Birleşik Kelimeler: basmahane, basma kalıbı, basmakalıp, basmayazı, akbasma, albasma, emme basma tulumba, para basma, taban basma, deniz basması, kırk basması, taş basması


İŞMAR (Kelime Kökeni: Ermenice)


[isim] [halk ağzında]
  • El, göz veya baş ile yapılan işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • işmar etmek (veya geçmek)


SAMBA (Kelime Kökeni: Fransızca samba)


[isim]
  • Bir çeşit Brezilya dansı

ŞAMAR


[isim]
  • Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş

    İzzetinefsime yediğim bu şamardan sersemledim. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şamar atmak (veya indirmek)
  • şamar patlatmak

Birleşik Kelimeler: şamaroğlanı


ABRAŞ (Kelime Kökeni: Arapça abrāş)


[sıfat]
  • Alaca benekli

    Abraş at.

[halk ağzında]
  • Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse)
[isim] [halk ağzında]
  • Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık
[isim]
  • Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık
[isim]
  • Deseni ve atkısı bozuk halı

FİRMA (Kelime Kökeni: İtalyanca firma)


[isim] [ticaret]
  • Tüzel kişiliği olsun olmasın bir ekonomik etkinlik birimi