BAĞSIZ ile Oluşan Kelimeler (BAĞSIZ Kelime Türetme)



BAĞSIZ harflerinden oluşan 22 kelime bulunuyor. BAĞSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bağsız kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

BAĞSIZ20

4 Harfli Kelimeler

AĞIZ15, BAĞI14, AĞSI13, SAĞI13, SIĞA13, BAZI10, BASI8

3 Harfli Kelimeler

ZAĞ13, BAĞ12, SIĞ12, AĞI11, SAĞ11, BAZ8, AZI7, SAZ7, BAS6, ASI5

2 Harfli Kelimeler

9, AZ5, AB4, AS3


AS


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kakım
[isim]
  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey
[sıfat]
  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]
  • Arsenik elementinin simgesi

AB (Kelime Kökeni: Farsça āb)


[isim] [eskimiş]
  • Su

Birleşik Kelimeler: abıhayat, abıkevser, abuhava


ASI


[isim]
  • Asma işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)


AZ


[sıfat]
  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]
  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş] [kimya]
  • Azot elementinin simgesi

BAS (Kelime Kökeni: Fransızca basse)


[isim] [müzik]
  • En kalın erkek sesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bas tutmak

Birleşik Kelimeler: basbariton, basgitar, basklarnet


AZI


[isim]
  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
[halk ağzında]
  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi


SAZ


[isim]
  • Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu, kiliz, kofa

    Köyün saz kaplı, karanlık çökmüş damlarına seslendi. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]
  • Bu kamıştan yapılmış

Birleşik Kelimeler: saz benizli, saz rengi, saz tavuğu

[isim] [müzik]
  • Her tür müzik aracı, çalgı

Birleşik Kelimeler: saz eseri, sazevi, saz semaisi, saz şairi, saz şiiri, saz takımı, ince saz, ritim saz, divan sazı, meydan sazı, elektronik sazlar, nefesli sazlar, telli sazlar, üflemeli sazlar, vurmalı sazlar, yaylı sazlar


BASI


[isim]
  • Resim klişesi, dökme harf, taş kalıp kullanarak makine yardımı ile kâğıt, bez vb.ne yazı, resim, çıkarma işi, tab, edisyon

BAZ (Kelime Kökeni: Fransızca base)


[sıfat]
  • Temel

    Baz fiyat.

[isim] [kimya]
  • Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baz almak

Birleşik Kelimeler: baz losyon, baz morfin, baz yük



[isim]
  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

[mecaz]
  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]
  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file
[spor]
  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]
  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

BAZI (Kelime Kökeni: Arapça baʿż)


[sıfat]
  • Birtakım, kimi

    Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim - Enis Behiç Koryürek

[zarf]
  • Bazen

    Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi - Ali İzzet Özkan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bazı dingil döner, bazı teker

Birleşik Kelimeler: bazı bazı


AĞI


[isim]
  • Zehir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağı gibi

Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı


SAĞ


[sıfat]
  • Vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan, sol karşıtı

    Sağ cebinde kocaman bir gazete tomarı görünüyordu. - Ömer Seyfettin

[isim]
  • Bu taraftaki yön

    Sağa dönmek. Sağdan yürümek.

[isim] [spor]
  • Boksta sağ yumrukla vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sağa kaymak
  • sağa sola
  • sağa sola bakmadan
  • sağdan geri dönmek (veya etmek)
  • sağ elinin verdiğini sol elin görmesin
  • sağ eliyle sol kulağını göstermek
  • sağ gösterip sol vurmak
  • sağ gözünü sol gözünden sakınmak
  • sağını solunu bilmemek
  • sağı solu (belli) olmamak
  • sağ yapmak

Birleşik Kelimeler: sağ açık, sağ bek, sağ çıkarma, sağ eğilimli, sağ haf, sağ iç, sağ kanat, sağkol, sağ kol, sağ şerit, ortanın sağı

[sıfat]
  • Sağlam, esen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sağ kalmak
  • sağ ol
  • sağ olsun

Birleşik Kelimeler: sağbeğeni, sağduyu, sağ esen, sağgörü, sağistem, sağ para, sağ salim, sağ selamet, sağtöre, sağyağ


BAĞ


[isim]
  • Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne

    Ayakkabının bağı çözüldü.

[mecaz]
  • İlgi, ilişki, rabıta

    Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. - Anayasa

[anatomi]
  • Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti

    Eklem bağı, asıcı bağ.

[denizcilik]
  • Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm
[müzik]
  • Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret

Birleşik Kelimeler: bağ doku, bağ-fiil, organik bağ, ağız bağı, ayak bağı, bel bağı, boyun bağı, diz bağı, domuzbağı, düzen bağı, etek bağı, göbek bağı, gönül bağı, göz bağı, kan bağı, kasık bağı, kol bağı, sancak bağı

[isim]
  • Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun
  • bağ babadan, zeytin dededen kalmalı
  • bağ bayırda, tarla çayırda
  • bağ bozmak
  • bağ budamak
  • bağı ağlayanın yüzü güler

Birleşik Kelimeler: bağ bahçe, bağ bıçağı, bağboğan, bağ bozumu, bağ çubuğu, bağkesen


SIĞ


[sıfat]
  • Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan (göl, deniz, akarsu vb.)

    Mercan adaları sığ bir kayalığın etrafını alırlar. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Ayrıntıya inemeyen, yeterli olmayan, yüzeyde kalan

    Sığ düşünce.