AŞIRMASYON Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



AŞIRMASYON harflerini içeren 5 harfli 61 kelime bulunuyor. 5 harfli AŞIRMASYON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SAYIŞ12, OYNAŞ11, ŞARYO11, YANIŞ11, YARIŞ11, YAŞAM11, MAYIS10, SOMYA10, SOYMA10, SANIŞ10, SARIŞ10, SAYIM10, ŞAYAN10, YOSMA10, YARAŞ10, ARŞIN9, AYRIM9, MAYIN9, SAYRI9, SAYMA9, SAYIN9, ŞAMAR9, ŞAMAN9, YOMRA9, YONMA9, YORMA9, YANSI9, YARIM9, YASMA9, AYSAR8, MISRA8, MARYA8, MASON8, MAYNA8, ORAYA8, ORASI8, SORMA8, SIRMA8, SINMA8, SARIM8, SARAY8, YAMAN8, YANMA8, YARIN8, YARMA8, AROMA7, AYRAN7, IRAMA7, MANAS7, MARON7, NASIR7, ORMAN7, ONAMA7, ROMAN7, SONRA7, SONAR7, SAMAN7, SARMA7, SANRI7, SANMA7, YARAN7


AROMA (Kelime Kökeni: İtalyanca aroma)


[isim]
  • Hoş koku

AYRAN


[isim]
  • Süt veya yoğurt yayıkta çalkalanarak yağı alındıktan sonra kalan sulu bölüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayranı kabarmak
  • ayranım budur, yarısı sudur
  • ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya

Birleşik Kelimeler: ayran ağızlı, ayran budalası, ayran delisi, ayran gönüllü


IRAMA


[isim]
  • Iramak işi

MANAS


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kın kanatlılardan, ergin evrede yaprakları, kurtçuk evresinde kökleri kemirerek tarım bitkilerine ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek (Polyhylla fullo)

MARON (Kelime Kökeni: Fransızca marron)


[isim]
  • Kestane rengi
[sıfat]
  • Bu renkte olan

NASIR (Kelime Kökeni: Arapça nāsūr)


[isim]
  • En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri

    Ellerinde nasır, yüzlerinde nur / Yarına ümitle yürüyenlere / Bir selam uçuralım - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nasır bağlamak (veya tutmak)
  • nasırına basmak

Birleşik Kelimeler: nasır yakısı


ORMAN


[isim]
  • Ağaçlarla örtülü geniş alan

    Bütün evi bir ormanmış gibi rahatça ve her anlamda kullanabiliyorlardı. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • orman gibi
  • orman taşlamak

Birleşik Kelimeler: orman çayırı, orman dizisi, orman evi, orman gülü, orman işletmesi, orman kaçkını, orman kanunu, orman kebabı, orman kibarı, orman koruma memuru, orman köylüsü, orman köyü, orman kuşağı, orman sarmaşığı, orman sıçanı, orman tavuğu, orman yeşili, deli orman, tropikal orman, vahşi orman, yağmur ormanları


ONAMA


[isim]
  • Onamak işi, uygun bulma, tasvip

    Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî ve özel herhangi bir işle görevlendirilemez. - Anayasa


ROMAN


[isim]
  • Çingene
[isim]
  • İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür

Ata Sözleri ve Deyimler

  • romanı yazılmak

Birleşik Kelimeler: çizgi roman, ırmak roman, nehir roman, polisiye roman, resimli roman, tarihî roman, tarihsel roman, tefrika roman, köy romanı


SONRA


[zarf]
  • Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı

    Önce parasız temsiller verilirken sonra paralı verilmeye başlandı. - Metin And

[isim]
  • Arkadan gelen bölüm veya zaman

    Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı.

Birleşik Kelimeler: az sonra, milattan sonra, neden sonra, okul sonrası


SONAR (Kelime Kökeni: Fransızca sonar)


[isim]
  • Batmış olan nesnenin, yüzeye yakın balıkların yerini ve durumunu yansılanan ses dalgalarıyla belirleyen sistem

SAMAN


[isim]
  • Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, hayvanlara yedirilen ufalanmış sapları

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saman altından su yürütmek
  • saman gibi

Birleşik Kelimeler: saman alevi, saman kâğıdı, samankapan, saman nezlesi, saman rengi, saman sarısı, Samanuğrusu, Samanyolu


SARMA


[isim]
  • Sarmak işi

    Evlerindeki düzensizliğin, yozlaşmanın ve erinçsizliğin her yanı sarmasının yaratıcısı annesiydi. - Muzaffer Uyguner

[askerlik]
  • Çevirme
[madencilik]
  • Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk
[sıfat]
  • Sarılarak yapılan

    Sarma yay.

Birleşik Kelimeler: sarma kafiye, ciğer sarma, kilit sarma, zeytinyağlı sarma, lahana sarması, tavuk sarması, yaprak sarması


SANRI


[isim] [ruh bilimi]
  • Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, varsanı, birsam, halüsinasyon

    Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey. - Attila İlhan


SANMA


[isim]
  • Sanmak işi, zannetme, zanneyleme