Asıl ile Biten Kelimeler



ASIL ile biten 11 kelime bulunuyor. Sonu ASIL olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Asıl kelimesinin anlamı nedir? Asıl ile başlayan kelimeler. İçinde asıl olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

VELHASIL20, MUNFASIL18, MUTTASIL12

7 Harfli Kelimeler

ELHASIL13, MAYASIL12

6 Harfli Kelimeler

ANASIL8

5 Harfli Kelimeler

FASIL13, VASIL13, HASIL11, NASIL7

4 Harfli Kelimeler

ASIL6


ASIL (Kelime Kökeni: Arapça aṣl)


[isim]
  • Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı

    Bir belgenin aslı.

[sıfat]
  • Gerçek, esas

    Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek. - Ahmet Ümit

[sıfat]
  • Bir şeyin temelini oluşturan, ana
[sıfat]
  • Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan

    Asıl sanat budur.

[sıfat]
  • Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı

    Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı.

[zarf]
  • (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak

    Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıl azmaz, bal kokmaz
  • aslı çıkmak
  • aslına bakarsan

Birleşik Kelimeler: asıl nüsha, asıl sayılar, aslı astarı, aslı faslı, aslı nesli


NASIL (Kelime Kökeni: Türkçe ne + Arapça aṣl)


[zarf]
  • Bir işin ne biçimde, hangi yolla olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz

    Nasıl sevebilirse üç gönül bir tek gülü / Sen de güzelliğine kul edersin üç gönlü - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]
  • Ne gibi, ne türlü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nasıl ki
  • nasıl olmuşsa
  • nasıl olsa
  • nasılsınız


ANASIL (Kelime Kökeni: Arapça ʿanaṣl)


[zarf] [eskimiş]
  • Kökten, asıl olarak, esaslı bir biçimde

    Anasıl asker ve erkek bir kavim olmadıkları için askerliğin şanından hiçbir zaman nasipleri yoktur. - Yahya Kemal Beyatlı


HASIL (Kelime Kökeni: Arapça ḥāṣil)


[sıfat]
  • Olan, ortaya çıkan, görünen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hasıl etmek
  • hasıl olmak

Birleşik Kelimeler: hasılıkelam


MUTTASIL (Kelime Kökeni: Arapça muttaṣil)


[sıfat] [eskimiş]
  • Bitişik, yan yana olan
[zarf]
  • Aralık vermeden, aralıksız, durmadan, biteviye

    Yalnız birçok nefer yırtık, fersude eşyayı muttasıl at, eşek, öküz arabalarına yükletiyorlardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu


MAYASIL (Kelime Kökeni: Arapça māyesīl)


[isim] [tıp]
  • Tende kızartı, kaşınma, sulanma, kabuk bağlama vb. doku bozukluklarıyla kendini gösteren ve bulaşıcı olmayan bir deri hastalığı, egzama

    Rıza Bey'in ayak parmakları mayasıl olmuştur. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: mayasıl otu


ELHASIL (Kelime Kökeni: Arapça elḥāṣil)


[zarf]
  • Kısacası

FASIL (Kelime Kökeni: Arapça faṣl)


[isim]
  • Bölüm, kısım, devre

    Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu. - Peyami Safa

[ekonomi]
  • Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler
[müzik]
  • Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi

    Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış. - Attila İlhan

[tiyatro]
  • Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
[eskimiş] [tiyatro]
  • Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü

Birleşik Kelimeler: fasıl heyeti, fasletmek, aslı faslı


VASIL (Kelime Kökeni: Arapça vāṣil)


[sıfat]
  • Ulaşan, varan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vasıl olmak


MUNFASIL (Kelime Kökeni: Arapça munfaṣil)


[sıfat] [eskimiş]
  • Ayrı duran, ayrılmış, ayrık, ayrılı

VELHASIL (Kelime Kökeni: Arapça ve'l-ḥāṣil)


[zarf]
  • Kısacası

    Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin / Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: velhasılıkelam