Ane ile Biten 8 Harfli Kelimeler



ANE ile biten 8 harfli 43 kelime bulunuyor. Sonu ANE olan 8 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ane ile başlayan 8 harfli kelimeler. İçinde Ane olan 8 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ŞİFAHANE21, SEFİHANE19, ÜSTÜVANE19, BOZAHANE18, DARPHANE18, ECZAHANE18, FATİHANE18, GAFİLANE18, SOFİYANE18, YAZIHANE18, BOYAHANE17, HALIHANE17, SAFİYANE17, ZARİFANE17, DAHİYANE16, İPEKHANE16, UMUMHANE16, BESİHANE15, ÇİLEHANE15, DERSHANE15, SEFİLANE15, CAHİLANE15, BİRAHANE14, FAKİRANE14, NAÇİZANE14, PEDERANE14, SPONTANE14, SEMAHANE14, HALİSANE13, HAKİMANE13, MAHİRANE13, MESUDANE13, ÜSTADANE13, CANİYANE13, CESURANE13, İNEKHANE12, MASUMANE12, SADIKANE12, ZALİMANE12, İBLİSANE11, NAZİKANE11, DAKİKANE10, MALİKANE9


MALİKÂNE (Kelime Kökeni: Arapça mālik + Farsça -āne)


[isim]
  • Geniş bir alana kurulmuş, büyük ve gösterişli ev

İBLİSANE (Kelime Kökeni: Arapça iblīs + Farsça -āne)


[sıfat] [eskimiş]
  • Şeytanca

    Mektebi terk etmek isteyen bir talebeyi iblisane birtakım desiselerle kandırarak fikrinden döndürmüştü. - Reşat Nuri Güntekin


NAZİKÂNE (Kelime Kökeni: Farsça nāzukāne)


[zarf]
  • Nazikçe

    Yakından tanıdığında çok nazikâne kapının yolunu gösterdi. - Cahit Uçuk


İNEKHANE (Kelime Kökeni: Türkçe inek + Farsça ḫāne)


[isim]
  • İneklerin barındığı yer

MASUMANE (Kelime Kökeni: Arapça maʿṣūm + Farsça -āne)


[zarf]
  • Masumca

SADIKANE (Kelime Kökeni: Arapça ṣādiḳ + Farsça -āne)


[zarf] [eskimiş]
  • Sadıkça

ZALİMANE (Kelime Kökeni: Arapça ẓālim + Farsça -āne)


[zarf] [eskimiş]
  • Acımasızca

HALİSANE (Kelime Kökeni: Arapça ḫāliṣ + Farsça -āne)


[zarf]
  • İçtenlikle

    Derhâl anladım ki bu işte bana halisane tarafgirlik edecektir. - Reşat Nuri Güntekin


HAKİMANE (Kelime Kökeni: Arapça ḥakīm + Farsça -āne)


[zarf] [eskimiş]
  • Bilgece
[zarf] [eskimiş]
  • Buyururcasına, hükmedercesine

    Fikirlerini anlattığı vakitlerdeki hâkimane ve müstehzi sesiyle söyledi. - Peyami Safa


MAHİRANE (Kelime Kökeni: Arapça māhir + Farsça -āne)


[sıfat] [eskimiş]
  • Becerikli

    Herhâlde gayet gizli ve mahirane bir tahkikata ihtiyaç vardı. - Reşat Nuri Güntekin


MESUDANE (Kelime Kökeni: Arapça mesʿūd + Farsça -āne)


[zarf] [eskimiş]
  • Mesutça

    Mesudane bir hayat geçireceğimizi, annemin bizi yakında cennette beklediğini söylüyorlardı. - Yahya Kemal Beyatlı


ÜSTADANE (Kelime Kökeni: Farsça ustādāne)


[zarf] [eskimiş]
  • Üstatça

    Gayet muntazam ve üstadane bir takip planı yapmıştım. - Reşat Nuri Güntekin


CAN (Kelime Kökeni: Farsça cān)


[isim]
  • İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
[sıfat]
  • Çok içten, sevimli, sevilen, şirin

    Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cana (veya canına) can katmak
  • cana gelecek mala gelsin
  • cana kıymak
  • can alacak nokta (veya yer)
  • can alıp can vermek
  • cana minnet saymak (veya bilmek)
  • can atmak
  • can başına sıçramak
  • can baş üstüne
  • can beslemek
  • can boğazdan gelir (veya geçer)
  • can borcunu ödemek
  • can bostanda bitmez
  • can bulmak
  • can cana, baş başa
  • can candan şirindir (veya tatlıdır)
  • can canın yoldaşıdır
  • can cümleden aziz
  • can çekişmek
  • can çekişmektense ölmek yeğdir
  • can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
  • candan geçmek
  • can dayanmamak
  • can derdinde olmak
  • can derdine düşmek
  • can gelmek
  • canı acımak
  • canı ağzına (veya boğazına) gelmek
  • canı bayılmak
  • canı burnuna (veya burnundan) gelmek
  • canı burnundan çıkmak
  • canı cana ölçmek
  • canı canına (veya içine) sığmamak
  • canı cehenneme
  • canı çekilmek
  • canı çekmek
  • canı çıkasıca
  • canı çıkmak
  • canı çıksın!
  • canı gelip gitmek
  • canı gelmek
  • canı gibi sevmek
  • canı gitmek
  • canı ile oynamak
  • canı ile uğraşmak
  • canı istemek
  • canı isterse
  • canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
  • canım
  • canım ciğerim
  • canım dese canın çıksın diyor sanmak
  • canımın içi
  • canımı sokakta bulmadım
  • canına acımamak
  • canına değmek
  • canına ezan okumak
  • canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
  • canına kastetmek
  • canına kıymak
  • canına minnet (olmak)
  • canına okumak
  • canına rahmet
  • canına susamak
  • canına tak demek (veya etmek)
  • canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
  • canına yandığım (veya yandığımın)
  • canına yetmek
  • canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
  • canından geçmek
  • canını acıtmak
  • canını almak
  • canını bağışlamak
  • canını burnundan getirmek
  • canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
  • canını çıkarmak
  • canını dar atmak
  • canını dişine almak (veya takmak)
  • canının derdine düşmek
  • canının içine sokacağı gelmek
  • canını sıkmak
  • canını sokakta bulmamak
  • canını vermek
  • canını yakmak
  • canın isterse
  • canı sağ olsun!
  • canı sıkılmak
  • canı yanan eşek, attan yüğrük olur
  • canı yanmak
  • canı yerine gelmek
  • canı yok mu?
  • can kalmamak
  • can kaygısına düşmek
  • canlar!
  • can olmak
  • can sıkmak
  • can vermek
  • can yakmak

Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan


CESURANE (Kelime Kökeni: Arapça cesūr + Farsça -āne)


[sıfat] [eskimiş]
  • Cesura yakışan

    Cesurane ve daha ziyade ısrara bırakmayan bir katiyetle yalan söyledim. - Halit Ziya Uşaklıgil

[zarf]
  • Cesurca

    Süratle merdivenleri çıktı, cesurane idare heyeti odasına girdi. - Reşat Nuri Güntekin


BİRAHANE (Kelime Kökeni: İtalyanca birra + Farsça ḫāne)


[isim]
  • Genellikle bira içilen, aynı zamanda çabuk hazırlanan bazı sıcak veya soğuk yemeklerin de yenildiği yer

    Dün akşam Reha Bey bana oturduğumuz birahanede muharrir Ahmet Rasim Bey'i de tanıttı. - Osman Cemal Kaygılı