[isim]

[eskimiş]

• Yaklaşık 68 santimetreye eşit olan uzunluk ölçüsü

  Bu duvarlar yerden bir arşın kadar yüksek, üstünde güzel bir parmaklığı olan duvarlardı. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

• Doğuştan boya maddesi bulunmadığı için kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde ak olan (hayvan veya insan), çapar (I), albinos

[isim]

[fizik]

• Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti, şua

• Işın etkin özdeklerin saçtıkları alfa, beta, gama ışınlarından her biri

[matematik]

• Bir noktadan çıkıp sonsuza giden yarım doğrulardan her biri

[edat]

• Bir şeyin gerekenin veya mantığın tersine olarak yapıldığını anlatan bir söz, rağmen

  Sabah olunca, bütün gece uyumamasına karşın kendini dinç hissediyordu. - İhsan Oktay Anar

[zarf]

• Kış mevsiminde, kış süresince

  Cuma ve pazartesi geceleri, kışın Aksaray'daki evimizde boza partisi verilirdi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[sıfat]

• Rengi karaya çalan, esmer (kimse)

  Beş on adım ötede duran yuvarlak kafalı, karaşın çocuk söze karıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

• Sarı saçlı ve ak tenli (kimse)

  Yanımdakilerden bu sarışın ve kibar tavırlı paşanın kim olduğunu sordum. - İbrahim Alâeddin Gövsa

• Sarıya yakın renkli

  Sarışın bir kış güneşi maviyi billurlaştırıyor, bulutları pamuk yığınlarına çeviriyordu. - Tarık Buğra

[isim]

• Eşya konacak yeri aracın içine dâhil edilmiş binek otomobili