Şık ile Biten Kelimeler
ŞIK ile biten 49 kelime bulunuyor. Sonu ŞIK olan kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Şık kelimesinin anlamı nedir? Şık ile başlayan kelimeler. İçinde şık olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
12 Harfli Kelimeler
KARMAKARIŞIK18
10 Harfli Kelimeler
BAĞLILAŞIK24
9 Harfli Kelimeler
DAYANIŞIK18, ÇALAKAŞIK16
8 Harfli Kelimeler
BAĞDAŞIK23, BAĞLAŞIK21, ÇAPRAŞIK19, TOPLAŞIK17, KAYNAŞIK14, SIRNAŞIK14, SARMAŞIK14, YAKLAŞIK14, KARMAŞIK13
7 Harfli Kelimeler
YIĞIŞIK22, BAĞIŞIK21, YIVIŞIK21, SIVIŞIK20, YAPIŞIK18, GÜNAŞIK17, KIPIŞIK17, KIZIŞIK16, ÇAKIŞIK15, ÇATIŞIK15, YILIŞIK15, ARDIŞIK14, AYRIŞIK14, BULAŞIK14, BARIŞIK14, DOLAŞIK14, DANIŞIK14, SIKIŞIK14, YAKIŞIK14, KIRIŞIK13
Tümünü Gör
6 Harfli Kelimeler
APIŞIK15, ŞIKŞIK14,
5 Harfli Kelimeler
DIŞIK12, KAŞIK9
4 Harfli Kelimeler
IŞIK9, AŞIK8
3 Harfli Kelimeler
ŞIK7
ŞIK (Kelime Kökeni: Fransızca chic)
-
Güzel, zarif, modaya uygun
Şık bir elbise.
-
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan
Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı. - Halide Edip Adıvar
-
Yerinde, uygun
Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa
-
Seçenek
Sizin için iki şık var, ya çalışacaksınız ya bu işten vazgeçeceksiniz.
ÂŞIK (Kelime Kökeni: Arapça ʿāşiḳ)
-
Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kimse
Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar. - Asaf Halet Çelebi
- Birbirini seven bir çiftten kadına oranla genellikle erkeğe verilen ad
-
Halk ozanı
Dinleyin âşıklar benim sözümü / Felek yaktı kül eyledi özümü - Halk türküsü
-
Dalgın, kalender kimse
Âşık yine geç kaldın.
-
`Ahbap, arkadaş` anlamında kullanılan bir seslenme sözü
Âşık! Anlat bakalım, neler yaptın?
Ata Sözleri ve Deyimler
- âşığa Bağdat sorulmaz
- âşığa Bağdat uzak değil
- âşığı kesilmek
- âşığın gözü kördür
- âşık, âlemi kör, dört yanını duvar sanır
- âşık etmek
- âşık olmak
Birleşik Kelimeler: badeli âşık, sırsıklam âşık
- Aşık kemiği
- Aşırma
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşığı cuk oturmak
- aşık atmak
- aşık atmak (veya oynamak)
- aşık daima bey oturmaz
Birleşik Kelimeler: aşık kemiği
KAŞIK
- Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı
- Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaşık atmak (veya çalmak)
- kaşık kadar
- kaşıkla verip kepçeyle geri almak
- kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak
- kaşık sallamak
Birleşik Kelimeler: kaşık çalımı, kaşık düşmanı, kaşık havası, kaşık kaşık, kaşık otu, kaşık oyunu, kaşık tırnak, çalakaşık, tahta kaşık, çay kaşığı, çorba kaşığı, kahve kaşığı, tatlı kaşığı
IŞIK
-
Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk
Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. - Halide Edip Adıvar
-
Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç
Bir gece yatmışken kalktı, bitişik odaya girdi, ışığı yaktı. - Yusuf Atılgan
-
Aydınlanmak için kullanılan elektrik
Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı. - Ahmet Ümit
-
Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı
Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu. - Peyami Safa
-
Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb
Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan. - Necati Cumalı
- Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma
Ata Sözleri ve Deyimler
- ışığı altında
- ışık almak
- ışık tutmak
Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışık aylası, ışık aynası, ışık bacası, ışık çanağı, ışık değneği, ışık eğrisi, ışık göçüm, ışık gölge, ışık hızı, ışık ışını, ışıkkesen, ışık kirliliği, ışık korkusu, ışık küre, ışıkölçer, ışık ölçümü, ışık yılı, ışık yuvarı, ışığa doğrulum, ışığa göçüm, dağınık ışık, yeşil ışık, ay ışığı, burçlar ışığı, buz ışığı, gün ışığı, güven ışığı, projektör ışığı, umut ışığı
ALIŞIK
-
Herhangi bir duruma alışmış olan
Onun böyle durmasına alışık değilim. - Adalet Ağaoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- alışık olmak
DIŞIK
- Cüruf
KARMAŞIK
-
İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil
Bu çeşitten karmaşık soruları bir çırpıda çözmeye kalkışacak değilim buracıkta. - Nermi Uygur
- Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks
- Üstün teknolojisi olan, sofistike
- Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike
- Anlaşılması güç olan (durum), sofistike
Birleşik Kelimeler: karmaşık sayı
KIRIŞIK
-
Kırışmış olan
Söz tiyatroya gelince bu yaşlı sanatkârın kırışık yüzü birdenbire canlandı. - Peyami Safa
- Kırışmış yer, kırışıklık
-
Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım
Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında - Halit Fahri Ozansoy
KAYNAŞIK
- Birbirine kaynamış, kaynaşmış
- Kıpırdak, oynak (kadın)
SIRNAŞIK
- Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan bir kimseden sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen (kimse)
- Rahatsız eden, sıkıntı veren
-
Yapmacık
Beni görünce sırnaşık bir tebessüm yayıldı suratına. - Elif Şafak
SARMAŞIK
-
Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki (Hedera helix)
Rüzgârın balkon sarmaşıklarında ıslıklar çaldığı bir akşamdı. - Attila İlhan
Birleşik Kelimeler: çit sarmaşığı, deniz sarmaşığı, duvar sarmaşığı, Japon sarmaşığı, kuzu sarmaşığı, orman sarmaşığı, yer sarmaşığı
YAKLAŞIK
-
Gerçek değeri ve miktarı değil, ondan az fazla veya eksik bir niceliği gösteren, aşağı yukarı bir değerlendirme yapılarak bulunan, ortalama, takribî
Yaklaşık bir hesap. Yaklaşık bir sayı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- yaklaşık olarak
Birleşik Kelimeler: yaklaşık bilgi, yaklaşık değer
ARDIŞIK
- Birbiri ardından gelen, mütevali
Birleşik Kelimeler: ardışık devre, ardışık görüntü, ardışık olgular, ardışık sayılar
AYRIŞIK
- Ayrışmış olan
- Ayrı türden, çeşit çeşit, muhtelif, heterojen
- Birbirlerine çok fazla benzer özellikler taşımayan parça veya birimlerden oluşan bütün veya topluluk, ayrı cinsten, heterojen
BULAŞIK
-
Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi. - Azra Erhat
-
İz, etki, kalıntı
Daha balayının bulaşığı geçmedi. - Burhan Felek
-
Kirli
Bulaşık kap.
-
Düzensiz, karışık
Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Yapışkan, sulu
Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder. - Kerim Korcan
Birleşik Kelimeler: bulaşık adam, bulaşık bezi, bulaşık deniz, bulaşık deterjanı, bulaşık eldiveni, bulaşık gemi, bulaşıkhane, bulaşık iş, bulaşık makinesi, bulaşık suyu, bulaşık tozu