Şık ile Biten 7 Harfli Kelimeler

ŞIK ile biten 7 harfli 28 kelime bulunuyor. Sonu ŞIK olan 7 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Şık ile başlayan 7 harfli kelimeler. İçinde Şık olan 7 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YIĞIŞIK22, BAĞIŞIK21, YIVIŞIK21, SIVIŞIK20, YAPIŞIK18, GÜNAŞIK17, KIPIŞIK17, KIZIŞIK16, ÇAKIŞIK15, ÇATIŞIK15, YILIŞIK15, ARDIŞIK14, AYRIŞIK14, BULAŞIK14, BARIŞIK14, DOLAŞIK14, DANIŞIK14, SIKIŞIK14, YAKIŞIK14, KIRIŞIK13, TIKIŞIK13, YANAŞIK13, YARAŞIK13, ALMAŞIK12, KARIŞIK12, KATIŞIK12, TANIŞIK12, ANLAŞIK11

ANLAŞIK

[isim]

  • Aralarında anlaşma bulunan taraflardan, kimselerden biri

ALMAŞIK

[sıfat]

  • İki veya daha çok şeyin sıralanmasında karşılıklı değil, aralıklı olarak sağda ve solda yerleşmiş olan
  • Almaşlı olarak işleyen, mütenavip, alternatif

Birleşik Kelimeler: almaşık yapraklar

KARIŞIK

[sıfat]

  • Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş

    Karışık salata.

  • Düzensiz, dağınık, intizamsız
  • Karışmış

    Ağzından kanla karışık diş parçalarını, onu yumruklayanların suratlarına tükürdü. - Halikarnas Balıkçısı

  • Saf olmayan, mağşuş

    Karışık süt.

  • Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan

    Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık, dolambaçlı işten! - Necati Cumalı

  • Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık

    Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Dolu

    Serin rüzgârlarını deniz kesti keseli /Tıkıyor göğüsleri kum karışık sam yeli - Faruk Nafiz Çamlıbel

[halk ağzında]

  • Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan

Birleşik Kelimeler: karmakarışık

KATIŞIK

[sıfat]

  • İçine başka şeyler karışmış olan, karışık, karma, mahlut

TANIŞIK

[isim]

  • Birbirini tanıyanlardan her biri

    Tanışıklar birbirlerine iftira ederlerdi. - Falih Rıfkı Atay

KIRIŞIK

[sıfat]

  • Kırışmış olan

    Söz tiyatroya gelince bu yaşlı sanatkârın kırışık yüzü birdenbire canlandı. - Peyami Safa

[isim]

  • Kırışmış yer, kırışıklık

[isim]

  • Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım

    Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında - Halit Fahri Ozansoy

TIKIŞIK

[sıfat]

  • Tıkışmış olan

YANAŞIK

[sıfat]

  • Yanaşmış durumda olan

[zarf]

  • Yanaşmış bir biçimde

    Arabalar kapı önündeki kaldırıma yanaşık park etmişler. - İnci Aral

Birleşik Kelimeler: yanaşık düzen, yanaşık nizam

YARAŞIK

[isim]

  • Yaraşma, uyma, uygunluk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaraşık almak

ARDIŞIK

[sıfat]

  • Birbiri ardından gelen, mütevali

Birleşik Kelimeler: ardışık devre, ardışık görüntü, ardışık olgular, ardışık sayılar

AYRIŞIK

[sıfat]

  • Ayrışmış olan
  • Ayrı türden, çeşit çeşit, muhtelif, heterojen

[kimya]

  • Birbirlerine çok fazla benzer özellikler taşımayan parça veya birimlerden oluşan bütün veya topluluk, ayrı cinsten, heterojen

BULAŞIK

[isim]

  • Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak

    Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi. - Azra Erhat

[mecaz]

  • İz, etki, kalıntı

    Daha balayının bulaşığı geçmedi. - Burhan Felek

[sıfat]

  • Kirli

    Bulaşık kap.

[sıfat]

  • Düzensiz, karışık

    Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

[mecaz]

  • Yapışkan, sulu

    Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder. - Kerim Korcan

Birleşik Kelimeler: bulaşık adam, bulaşık bezi, bulaşık deniz, bulaşık deterjanı, bulaşık eldiveni, bulaşık gemi, bulaşıkhane, bulaşık iş, bulaşık makinesi, bulaşık suyu, bulaşık tozu

BARIŞIK

[sıfat]

  • Başkası ile barış durumunda bulunan, dargın veya düşman olmayan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • barışık olmak

DOLAŞIK

[sıfat]

  • Karışık (saç, ip vb.)

    Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var - Karacaoğlan

  • Dolaşarak giden (yol)

    Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş. - Ahmet Haşim

[mecaz]

  • Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık

    Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren

    Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı. - Peyami Safa

DANIŞIK

[isim]

  • Olmayan bir durumu varmış gibi göstermek veya olduğundan başka anlatmak için önceden yapılan anlaşma, muvazaa