ŞÜKREYLEMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ŞÜKREYLEMEK harflerini içeren 6 harfli 21 kelime bulunuyor. 6 harfli ŞÜKREYLEMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

RÜŞEYM14, ÜLEŞME12, KEŞKÜL11, YÜKLEM11, EŞLEME10, YÜKLER10, EYLEME9, EŞELEK9, KÜREME9, LEŞKER9, ÜREMEK9, ÜRKMEK9, YERMEK9, YELMEK9, YELEME9, EKLEME7, ELEMEK7, KELEME7, KEMERE7, KEKEME7, MELEKE7

EKLEME

[isim]

  • Eklemek işi

[sıfat]

  • Eklenmiş

Birleşik Kelimeler: ekleme dişi

ELEMEK

[-i]

  • Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek

    Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim - Halk türküsü

  • Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek
  • İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak

[mecaz]

  • Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak

[spor]

  • Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek

KELEME

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Sürülmeden bırakılmış (tarla)
  • Bakımsız bırakılmış (bağ veya bahçe)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keleme olmak

KEMERE (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri

KEKEME

[sıfat]

  • Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire söyleyen ve keserek konuşan, keke, kekeç

    Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan. - Memduh Şevket Esendal

MELEKE (Kelime Kökeni: Arapça meleke)

[isim]

  • Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık

    Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim. - Necip Fazıl Kısakürek

[ruh bilimi]

[felsefe]

  • Yeti
  • Yelken makarası

EYLEME

[isim]

  • Eylemek işi

EŞELEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Elma, armut, ayva vb. meyvelerin yenmeyen iç bölümü

KÜREME

[isim]

  • Küremek işi

LEŞKER (Kelime Kökeni: Farsça leşker)

[isim]

[eskimiş]

  • Asker

    Aldı gam leşkeri gönül şehrini. - Dertli

  • Ordu

ÜREMEK

[nesnesiz]

  • Canlı, doğup çoğalmak

    Altı yedi ay içinde küçük sürü üredi. - Ömer Seyfettin

  • Yetişmek

    Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz. - Salâh Birsel

[mecaz]

  • Çoğalmak, artmak

    Yün kalın olduğu için örgü çabuk ürüyor.

ÜRKMEK

[nesnesiz]

  • Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek

    Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı. - Ömer Seyfettin

  • Şaşkınlık ve korku duymak

    Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu. - Yaşar Kemal

  • Ağaç meyve vermemek

    Şeftaliler bu yıl ürkmüş.

[mecaz]

  • Çekinmek

    Yaramaz çocuk tutumundan her zaman ürkerdi. - Haldun Taner

YERMEK

[-i]

  • Kötülüklerini söylemek, zemmetmek
  • Birinin veya bir şeyin kusurlarını ortaya koymak, hicvetmek, övmek karşıtı
  • Beğenmemek, hoşlanmamak, tiksinmek

Birleşik Kelimeler: kireçyeren

YELMEK

[-e]

[halk ağzında]

  • Aceleyle, telaşlı bir biçimde koşmak

YELEME

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Havai