ŞÖVALYELİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ŞÖVALYELİK harflerini içeren 5 harfli 26 kelime bulunuyor. 5 harfli ŞÖVALYELİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ŞÖYLE16, AŞEVİ14, İŞLEV14, ŞEKVA14, AYEVİ13, VİYAK13, ALEVİ11, EVLİK11, İLAVE11, KAVİL11, VİLLA11, VEKİL11, YEŞİL10, EŞKAL8, EŞLİK8, İŞLEK8, İŞKAL8, KLİŞE8, ŞEKLİ8, ŞEKİL8, LEYLİ7, YELLİ7, ALKİL5, ELLİK5, İLKEL5, KELLİ5

ALKİL (Kelime Kökeni: Fransızca alkyle)

[isim]

[kimya]

  • Alkol kökü

ELLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eldiven
  • Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç

[denizcilik]

  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İLKEL

[sıfat]

  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

  • Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
  • Basit, karmaşık olmayan

    Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam

[isim]

  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad

[mecaz]

  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz

[felsefe]

  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum

KELLİ

[edat]

[halk ağzında]

  • `Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz

    Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı

LEYLİ (Kelime Kökeni: Arapça leylī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Yatılı

    Orada Amerikan mektebine leyli verdi. - Peyami Safa

  • Geceye özgü

    Kadınlar orada güzel, ince, saf, leylidir. - Ahmet Haşim

Birleşik Kelimeler: leyli meccani

YELLİ

[sıfat]

  • Yeli çok olan, rüzgârlı

    Yelli bir tepe.

  • Çok yellenen

[mecaz]

  • İşveli, fıkırdak

EŞKÂL (Kelime Kökeni: Arapça eşkāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Dıştan görünüş

    Şu anda kendisinin eşkâlini bilen yüzlerce ve belki de binlerce kişi onu arıyordu. - İhsan Oktay Anar

  • Biçim (II)
  • Kılık

EŞLİK

[isim]

  • Eş olma durumu
  • Birlikte, beraber

    Terminale ancak benim eşliğimde gidebildi.

[müzik]

  • Belirli bir modeli ile armoni oluşturan ve bir veya birkaç partiye bölüştürülen sesler bütünü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşlik etmek

İŞLEK

[sıfat]

  • Çok işleyen, canlı, hareketli

    İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Özenmeden, çabuk yazıldığı hâlde okunaklı ve güzel olan (yazı)

    İşlek, açık bir yazı. Bir kadın elinden çıkma. - Tarık Dursun K.

Birleşik Kelimeler: işlek ek

İŞKÂL (Kelime Kökeni: Arapça işkāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Güçleştirme, zorlaştırma, çetinleştirme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • işkâl etmek

KLİŞE (Kelime Kökeni: Fransızca cliché)

[isim]

  • Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, şekil, yazı çıkarılmış metal levha

    Klişecilik sanatını usta bir klişeci kadar bildiği hatta kendisi de klişe yaptığı için, siyah ve beyazın tonlarını son derece hünerle kaynaştırır. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

[mecaz]

  • Basmakalıp (söz, görüş vb.)

    Söylediği sözün klişe olduğunu, bir yazarın klişelerle yazmamak zorunda olduğunu kabul etmez o. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: klişehane, dişi klişe

ŞEKLÎ (Kelime Kökeni: Arapça şeklī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Biçimle ilgili, biçimsel, formel

ŞEKİL (Kelime Kökeni: Arapça şekl)

[isim]

  • Biçim
  • Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim

    Bu kitapta birçok şekil var.

  • Davranış biçimi, tutum, yol, tarz

    Bu şekilde hareket etmek doğru değildir.

  • Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi

    Yalnızlığın şekilleri vardır, kimsesiz bir yerde yalnızlık, sosyete ve kalabalık içinde yalnızlık. - Reşat Nuri Güntekin

  • Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi

    Yönetim şekli.

  • Anlatım biçimi

    Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[edebiyat]

  • Biçim

[matematik]

  • Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim

    Geometrik şekil.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şekil almak
  • şekil vermek
  • şekil ve şemail
  • şekle sokmak (veya koymak)

Birleşik Kelimeler: şekil bilgisi, şekil değiştirme, benzer şekiller, yüzey şekilleri

YEŞİL

[isim]

  • Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk

    Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil / Tarla sarı olsun / Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun - Cahit Sıtkı Tarancı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Tek başına dolaştığın derin, yeşil ormanlarda / Yaprakları kurutacak sonbaharı düşündün mü? - Enis Behiç Koryürek

[sıfat]

  • Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı

    Yeşilfasulye.

[sıfat]

  • Olmamış, ham (meyve)

    Yeşil kayısı.

Birleşik Kelimeler: yeşil alan, yeşilbağa, yeşilbaş, yeşilbiber, yeşilçekirge, yeşil dalga, yeşilfasulye, yeşil ışık, yeşil kart, yeşil kuşak, yeşil oy, yeşil pasaport, yeşil saat, yeşil saha, yeşil salata, yeşilsazan, yeşilsoğan, yeşil yakalı, yeşilzeytin, acı yeşil, açık yeşil, koyu yeşil, çağla yeşili, çam yeşili, küf yeşili, mercan yeşili, orman yeşili, safra yeşili, tavus yeşili, turkuaz yeşili, zümrüt yeşili

ALEVİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿalevī)

[isim]

  • Hz. Ali'ye bağlı olan kimse