ŞOPARLIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
ŞOPARLIK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli ŞOPARLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
KAPIŞ13,
KORAL (Kelime Kökeni: Fransızca choral)
- Koro için yazılmış dinî ezgi
- Kaynağı dinî ezgi olan orkestra parçası
- Koroyla ilgili
KARLI
-
Üstünde kar bulunan
Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü
-
Kar yağan
Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi. - Osman Cemal Kaygılı
-
Kârı olan, kazançlı
Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: kârlı iş
ORALI
-
O yerden olan
Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- oralı (bile) olmamak
AŞLIK
- Aş yapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler
- Dövüldükten sonra savrularak temizlenen ve kurutulan buğday
- Zahire
ALKIŞ
- Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
Ata Sözleri ve Deyimler
- alkış almak
- alkış kopmak
- alkış toplamak
- alkış tufanı kopmak
- alkış tutmak
Birleşik Kelimeler: alkış ağası
KIŞLA
-
Askerlerin toplu olarak barındıkları yapılar bütünü
Gece gündüz kışlada kaldığımızdan sivil hayat ile temasımız pek azdı. - Falih Rıfkı Atay
- Koyun ve keçi sürülerinin gecelediği veya kışın barındığı kapalı ağıl
KARIŞ
-
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık
Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Birleşik Kelimeler: karış karış, bir karış
KAŞLI
-
Herhangi bir nitelikte kaşı olan
Çatık kaşlı adam. İnce kaşlı kadın. Kaşlı yüzük.
Birleşik Kelimeler: kaşlı gözlü, çatık kaşlı, dört kaşlı, kalem kaşlı, samur kaşlı
KARŞI
-
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. - Halide Edip Adıvar
-
Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı
Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. - Refik Halit Karay
-
Ön, kat, huzur
İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Bulunan yere göre önde, ileride olan
Karşı evin kızları. Karşı mahalle.
-
Karşıt, zıt, muhalif
İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu. - Murathan Mungan
-
Yüzünü bir şeye doğru çevirerek
Bahçeye karşı oturmak.
-
Karşılık olarak, mukabil
Bir ölüm haberine karşı ben içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
İçin, hakkında
Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı? - Sait Faik Abasıyanık
- -e doğru
Ata Sözleri ve Deyimler
- karşı çıkmak
- karşı durmak
- karşı gelmek
- karşı koymak
- karşı olmak
- karşısına almak
- karşısına dikilmek
- karşısına geçmek
Birleşik Kelimeler: karşı akın, karşı devrim, karşı düşünce, karşı düşürüm, karşı gelim, karşı görüş, karşı karşıya, karşı olum, karşı oy, karşı sav, kapı karşı komşu, karşıdan karşıya, sabaha karşı
KALIŞ
- Kalma işi
ŞIRAK
- Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses
Birleşik Kelimeler: şırak şırak
ŞARKI (Kelime Kökeni: Arapça şarḳī)
- Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
-
Klasik Türk müziğinde aşk üzerine söylenen, nakaratı ve ara nağmesi olan parça
Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Ezgi, müzik parçası, melodi, liet
Ayaklarımızdaki zincirler, esirliğin ağır ve cefalı şarkılarını söyleyecektir. - Ruşen Eşref Ünaydın
- Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- şarkı söylemek
- şarkı tutturmak
KOPAL (Kelime Kökeni: Fransızca copal)
- Tropik bölgelerde yetişen, bazı erguvangillerden çıkarılan ve cila yapmakta kullanılan bir tür reçine
KAPLI
-
Kaplanmış olan
Çantasından çok sayfalı, maroken kaplı küçük bir defter çıkardı. - Ömer Seyfettin
- Kabı olan
- Ciltli
KALIP (Kelime Kökeni: Arapça ḳālib)
-
Bir şeye biçim vermeye veya eski biçimini korumaya yarayan araç
İstenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir. - Peyami Safa
- Biçki modeli, patron
-
Genellikle küp biçiminde yapılan
Bir kalıp peynir.
İki kalıp sabun.
-
Gösterişli görünüş
Kalıbına bakarsan aslan gibi.
-
Biçim, durum
Muayyen bir kalıba girecek insana benzemiyordu. - Halide Edip Adıvar
- Yenilikten uzak, özgün olmayan
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalıba dökmek
- kalıba vurmak
- kalıbı değiştirmek (veya dinlendirmek)
- kalıbından utanmamak
- kalıbını basmak
- kalıbının adamı olmamak
- kalıp gibi oturmak
- kalıp gibi serilmek
- kalıp gibi uyumak
- kalıp kesilmek
- kalıptan kalıba girmek
Birleşik Kelimeler: kalıp kıyafet, kalıp sigarası, alçı kalıp, basmakalıp, baskı kalıbı, basma kalıbı, buz kalıbı, pasta kalıbı, silme kalıbı, yüz kalıbı